Kafamın içinde uğultuların olduğu zaman dilimleri hiç olmamıştı. Beynim direkt çözüm odaklı çalıştığı içindi bu belki de. Ellerini tuttuğum adamın kafasının içinin allak bullak olduğuna yüzde yüz emindim. Polis buradayken hiçbiri bana dönüp de bir şey söyleyemiyordu.
Garipti.
" Fark ettin mi, ilk defa namlunun ucunda olan ben değilim, sizlersiniz. " diye mırıldandığımda Miraç'ın sadece bana baktığını fark ettim. Polisler burada yokmuş gibi davranıyordu. Elinin üst yüzeyini okşayarak onu geriyor muydum yoksa rahatlatıyor muydum emin değildim.
" Fark ettim. " sesi sakindi. Polislerle konuşmak istemiştim, onlara seslenmiştim. Cidden böyle sakin mi kalacaktı? Onları satmayacağıma emin miydi?
Hiç de bile!
Onlar da kimdi?
" Elimden geleni ardıma koymayacağımı biliyorsundur öyleyse. " onu kışkırtmak istiyordum sanırım. Yoksa bu laflarımın farklı imaları olamazdı.
Dudağının kulağıma değişini hissedince ürperdim. Sakindi. Lanet olası sakinliği beni delirtiyordu. " Elinden geleni ardına koymayacağını, biliyorum ve Sinsirella ne olur elinden geleni ardına koyma. "
Ne?
Cidden bu muydu söyleyeceği?
Onu ele vermemi mi istiyordu?
Salak!
O tam bir salaktı. Aksini inkar edenlerde salaktı. Toplu hakaret etmiş gibi hissediyordum kendimi ama görünen köy kılavuz istemiyordu.
" Seni ele verebilirim. " dedim sonra bakışlarım arkadaşlarına kaydı. " Sizi. " diye düzelttim. Kendini riske atmaktan çekinmiyordu ama ya arkadaşları? Belki onlar için geri adım atardı ha?
Ne de olsa onlar arkadaştan da öteydiler,öyle değil mi?
" Beni ele ver. " hiçbir şey umrunda değilmiş gibi omuz silktiğinde neredeyse onu pataklayacaktım. Neden polislere bir şeylerden bahsetme ne olur gibi bir cümle kurmuyordu? Kahretsin! Bu çocuk ne yapmaya çalışıyordu?
" Sen salak mısın? " sorum onu şaşırtmadı. Göz bile devirmedi. Bana söylemiş olsam tepkim bambaşka olurdu mesela.
" Sana hakaret davası açmalıyım. " dedi sanki şu an en önemli mesele buymuş gibi. Karşımızda polisler vardı ve benim konuşmamı bekliyorlardı durum bundan ibaretken bana söyleyeceği sözlerin bunlar olması açıkçası gururumu zedeliyordu.
" Dava sana açılacak haberin yok. " dedim öfkeli sesle. " Sen durumun ciddiyetinin farkında değilsin galiba hırsızcım. Sana diyorum ki..." Bana doğru eğildi. Dudakları dudaklarımı teğet geçmese ve direkt üzerine inse...
Ne saçmalıyordum ben?
" Bana diyorsun ki..." Gözleri dudaklarıma indiğinde aklını kaybedecek gibi konuşan tek kişi olmadığım için şanslı hissediyordum.
" Sözümü kesme lütfen. " kendimi toparladığımı sandığım ses tonuma içimden lanetler savurdum.
Bir de inleseydin be kızım Masal!
" Tüm dikkatimle sadece seni dinliyorum. " Ah, bu kız erimesin de ne yapsındı?
" Sana diyorum ki ben seni polislere şikayet edeceğim her ama her şeyi anlatacağım. Sen bana diyorsun nau nau. "
Neredeyse gülecekti. " Nau nau mu? "
" Lafın gelişi o. " önemli olmadığını belli ederek elimi salladim. " Ya seni ihbar edeceğim ihbar. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİNSİRELLA
Teen Fiction" Öp beni. " " Ne ? " " Duydun öp işte hemen. " dedim gözlerimi dudaklarına çevirerek. " Şu an mı ? " " Yok başka bi an. Ya seni bana parayla mi verdiler acaba ya ? Gerçi seni parayla da almam ama hırsız şey.. hadi uzatma da öp. " " Öpmek.. "...