Xavier'in Anlatımı
Gün bitmek üzereydi ve her şey fazlasıyla sıradandı. Dakikalar geçtikçe üzerimdeki endişe de azalıyordu biraz daha kendimi iyi hissetmek için koşuya çıkmaya karar verdim.Üzerime koşuya uygun bir şeyler giydim ve Kulaklığımı da yanıma alıp koşu yolumun üzerinden koşmaya başladım. Tam Gates malikanesinin önündeydim ki telefonum çaldı. Girasole'un aradığını gördüm.
"Seni aradım da bulamadım, neredesin."
"Koşuya çıktım biraz. Gates Malikanesinin yakınlarındayım. Turu tamamlayıp-"
Lafımı bölen şey etrafta duyduğum hışırtılar ve hırlama sesleriydi. Git gide yaklaşıyordu.
"Xavier?"
"Sanırım yaratık burada!" derken üzerime koşan bir şey olduğunu gördüm ve ben de koşmaya başladım. Koşarken telefonumu düşürdüm bu yüzden konuşma yarıda kesildi.
Ağaç dallarına çarpıyordum ve koşmam git gide güç hale geliyordu. Bu olaylar çok tanıdıktı. Gördüğüm rüyadakileri tekrardan yaşıyordum. Bu gece öleceğim geceydi.
Olabildiğince kendimden güç alarak koşu hızımı hızlandırma çalıştım. Git gide yavaşlıyordum ve hareket etmem güç hale geliyordu.
Yaratık benimle oynuyordu. Beni çok kolaylıkla yakalayabileceği bir noktadaydım ama o beni korkutmayı seçmişti. Bir süre sonra daha fazla koşamayacak hale geldim. Aramız biraz daha açılmış benziyordu. Ayaklarımın beni taşıyabildiği yere kadar Kaçmaya çalışırken okulun ters tarafına gidebilmiştim. Canavar okul tarafından gelmişti ve bana okula kaçacak fırsat tanımlamıştı. Nerede olduğuna bakmak için arkamı döndüğüm anda benden kat kat daha ağır bir Hyde üzerime atladı.
Pençelerini bana geçiriyordu. Nefes alamıyordum ve canavarı seçmekte zorlanıyordum. Hareket edemeyecek haldeydim. Ölüyordum gözlerimi açık tutmak inanılmaz zor bir hal almıştı ve artık canavarın pençeleri bana eskisi kadar acı verici hissettirmiyordu. Bilincim kapanmak üzereydi ama hala sesleri seçebiliyordum.
"Çocuklar, o burada." Ajax!
Hyde kafasına yediği odun parçasıyla ona dönüp kükremişti. Ona doğru ilerlemeye başladı ki Enid ona bir taş attı. Bu sefer Enid'e döndü. Ardından Wednesday, Girasole. Canavarın dikkatini dağıtmaya çalışıyorlardı ve başarılı oldukları da söylenebilir ama bu çok uzun sürmedi. Canavar bir anda Enid'in üzerine doğru koşmaya başladı. Ardından yüksek bir ses duydum ve gerisi karanlık.
Gözlerimi açtığımda Nevermore'dan hastanesinde değildim. Şehirin hastanesimdeydim. Ağzımda rahat nefes alabilmem için bir şeyler vardı Girasole yanımdaydı ama yere baktığı için gözlerimi açtığımı fark etmemişti. Hastane camından dışarı baktığımda, müdür, Ajax, Enid, Wednesday ve babamı gördüm.
"Xavier asla uyanmayacaksın sandım!"
Ağladığı gözlerinin kızarıklığındam belliydi, Fazlasıyla endişelenmişti. Elini yavaşca yanağıma koydu ve baş parmağıyla sevdi. "Doktor çağırmam gerekiyor."
Elini çekti ve kapının dışına çıktı. O kadar hızlı konuşuyordu ki benim cevap vermeme fırsat kalmıyordu.
İçeri Babam, doktor ve Girasole girmişti.
Babam biraz daha yakındı doktorsa dibimdeydi. Girasole ise kapının yanına kadar çekilmiş kendi ellerini tırnaklıyordu.
"Başına gelenleri hatırlıyor musun?" dedi doktor.
"Hatırlıyorum." konuşmakta zorlanıyordum ama konuşabiliyordum.
"Bir kaç kontrol yapacağım. Ardından Şerif gelecek ve birkaç soru soracak. Arkadaşlarına sordu, bir tek sen kaldın."
Adam serumu değiştirdi, ve sargı bezlerini açıp dikişleri kontrol etti.
Gülümsedi "kötüye giden bir şey yok, şimdilik."
Dedikten sonra çıktı, babam da Girasole de konuşmuyordu. Babam gerçekten benim için endişelenmişti.
Yanımda geldi ve konuşmaya başladı. "Başına gelmeyen play kalmadı."
Ben bir şey demeyince konuşmaya devam etti. "Ne demem gerektiğini bilmiyorum. Ben en iyisi çıkayım sen de dinlen."
Başka bir şey dememi beklemeden dışarı çıktı. Girasole hala elleriyle oynuyordu. Tırnaklarını bastırdığı için kızarmıştı.
"Kendine zarar vermeyi bırak."
Sanki konuşmamı bekliyormuş gibi bir anda gözlerinden yaşlar akmaya başladı. "Ben çok korktum. Orada öleceksin diye o kadar çok korktum ki."
Yanıma geldi ve yavaşca elimi elime değidirdi. Yaralarım olduğu için olabildiğince yavaş hareket ediyordu.
O sırada içeri Şerif Galpin girdi. Geçen yıldan sonra bir tane daha Hyde vakası duymak ona yaramamıştı.
"Anlat Thorpe, canavar sana neden saldırdı?"
"Bilmiyorum, bir anda saldırdı diğer Hyde gibi."
Tyler'dan bahsettiğimde gzöleir bir anlığına elinde tuttuğu not defterinden ayrılıp bana baktı sonra tekrardan defterine döndü. "Diğer Hyde'a benziyor muydu?"
"Emin değilim. Ona döndüğüm anda bana saldırmaya başladı."
"Arkadaşlarının orada olduğundan nasıl haberi vardı?"
"Hyde gelmeden önce Girasole ile konuşuyorduk. Ve o gelince de kaçarken telefon düştü."
"Son sorum, Gates Malikanesinin önünde ne işin vardı?"
"Koşu yolumun üzerindeydi."
Adam başını olumlu anlamda salladı. "Geçmiş olsun Thorpe. Sıra sende White, çok fazla sorum yok zaten."
Çantasında duran beze sarılı bir silah çıkardı. "Bunu nereden buldun?"
"Xavier bana orada canavar olduğunu söylediğinde tamamen korumasız gitmeyi göze almazdım. Ben de Marilyn Tornhill'in kalan eşyalarının arasında bir silah olduğunu biliyordum."
"Daha önce kullandın mı?"
"Hayır."
"Hyde'ı neresinden vurduğunu biliyor musun?"
"Emin değilim, sanırım karnına doğru."
"Yanlışlıkla bir arkadaşını vurmadığın için şanslısın."
Adam silahı tekrardan çantasına koydu ve konuşmaya devam etti, "Silah konusunda bir soruşturma başlatmayacağım ama buna el koyuyorum." dedikten sonra çıkıp gitti.
"Bilincimi kaybetmeden önce bir patlama sesi duymuştum zaten" gülümsemeye çalıştım, Girasole'un üzerimdeki bu kasvetli havayı kaldırmak istiyordum.
"Aklıma o an yapabileceğim başka bir şey gelmedi, buna rağmen bir kurşun Hyde'a fazla hafif geldi. Kaçıp gitmeyi başardı..."
* * *
Okuduğunuz için teşekkür ederim ❤️ ❤️
Umarım kitabı sevmişsinizdirr
Oy ve yorum atarsanız çok sevinirim 🌟
Kendinize iyi bakın
Bir sonraki bölümde görüşmek üzeree
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portrait || Xavier Thorpe
FanfictionXavier Thorpe, her gece rüyasında gördüğü kızı çizmişti. Her zamanki resimlerinden çok daha özenerek çizmişti ve farklı olduğu da her açıdan anlaşılıyordu. Ama okula geri döndüğünde onu bekleyen sürprizler vardı... _____ Xavier Thorpe × Fem Reader ...