-Not Good at Hiding Things-

186 28 7
                                    

Xavier'in Anlatımı

Derslerden sonra Girasole ile çalışmak için kütüphaneye gelmiştik.

Diğer öğrenciler kütüphaneye pek gelmezdi bu yüzden fazlasıyla sessizdi ve ders çalışmak için güzel bir ortam oluşturuyordu.

Girasole hazırladığı notları çıkardı ve masaya koydu. Bir tane kalem aldı ve ilk sayfadaki konuyu anlatmaya başladı.

İlk başta her şey çok güzel geliyordu ama bir süre sonra konular karışmaya başlamadı.

"Ben burayı anlamadım."

bana baktı ve konuşmaya devam etti.

"Aslında pek zor bir konu değil."

konuyu tekrardan anlatmaya başladı. Bu sefer biraz daha anlamıştım.

Böyle böyle bir kaç saat daha çalıştıktan sonra yorulmuştum ve uykum da gelmeye başlamıştı ama Girasole hiç sıkılmış durmuyordu.

Başımı omzuna koydum ve konuşmaya başladım.

" Ben çok yoruldum."

elini yanağıma doğru koydu ve konuşmaya başladı.

"Ama bir kaç sayfa kaldı biraz daha dayanamaz mısın?"

iyice Girasole'e sarıldım "Çok yoruldum. Yarın anlatsan kalanını da?" başımı kaldırıp ona baktım.

"Peki, kalanını yine burada anlatırım."

bir kaç kere yanağından öptüm o da güldü. Eşyalarını topluyordu. Ben de o eşyalarını toplarken konuşmaya başladım.

"Bu akşam Weathervane'e gidelim mi?"

Son kağıtlarını da çantaya koyduktan sonra konuşmaya başladı." Hm. Olur ama önce üzerimdeki formaları değiştirmem ve şu çantayı odama bırakmam gerekiyor. "

Ayağa kalktım ve konuşmaya başladım." Tamam ben de hazırlanmaya gidiyorum, o zaman yarım saat sonra kapının önünde buluşalım."

"Anlaştık!" dedi ve güldü.

İkimiz de kendi odalarımıza dönmüştük.

Üzerimi giyindikten sonra montumu giydim ve hava soğuk olduğu için bir atkı taktım.

Saçlarımı da düzeltip odadan çıktım.

Artık Nevermore'un güvenlikleri esnemişti ve okula giriş çıkışlar çok daha fazla kolay hale gelmişti.

Kimse giriş çıkışlar bakmıyor ve çoğu öğrenci de akşamları dışarı çıkıyordu. Müdür bunun farkındaydı ama bu konuyu önemsemiyordu.

Muhtemelen buraya gelen öğrencilerin kendi başına yetebilecek kadar  olgun olduğunu düşünüyordu.

Okulun kapısının önüne geldim ve hemen benim ardımdan Girasole geldi. Arkam dönük olduğu için ilk başta geldiğini fark etmemişim ama sırtıma atlayıp yanağımı öptüğünde o olduğunu anlamıştım.

Onu sırtımdan indirmeden koşuşturmaya başladım o da düşmemek için daha da sıkıca tutunmuştu. Bir süre sonra indi ve birlikte yürümeye başladık.

Weathervane'e vardık ve içeri girip bir masaya oturduk. Uzun zamandır geçen o olaylardan dolayı buraya gelmemiştik.

Siparişleri verdikten ve beklerken Girasole başını omzuma doğru yasladı ve sarıldı. Ben de elimi elinin üzerine koydum ve bir süre hiç konuşmadan öyle durduk.

"Poe kupasının yarışmalarına bu yıl katılamadık"

Güldü ve cevap verdi,"Nereden aklına geldi bu şimdi? Ama her neyse seneye katılırız artık nasıl olsa her yıl düzenleniyor."

Güldüm ve konuşmaya devam ettim. "Bir süredir kazanamıyorum ve takıntı haline geldi."

"Seneye kazanırsın" güldü biz Girasole ile konuşurken siparişleriniz geldi.

Girasole kafesinden içtikten konuşmaya devam etti.

"Müdür Roux hala kitabımı vermedi." suratını asmıştı.

"Benim de çizim defterimi vermedi ama illa bir gün verecek."

Öylece oturduk ve biraz sohbet ettik her şey normal ilerliyordu ve herhangi bir sorun yoktu.

O sırada Girasole'un telefonuna gelen mesaj ile herşey berbat oldu.

Bilinmeyen Numara : *Bir fotoğraf gönderildi.*

Bilinmeyen Numara: Sevgilin bir şeyleri saklamakta pek iyi değil sanırım.

Fotoğrafta bu gün çöpe attığım kıyafeti tutan birinin eli vardı.

Girasole'un yine elleri titremeye başlamıştı.

"Hallettiğini söylemiştin." telefonunu kapatıp masaya koydu.

"Halletmiştim zaten, ama o anlaşılan beni takip etmiş ve nereye attığımı görmüş."

Girasole başka bir şey demedi. Kollarını birbirine doladı ve masaya bakarak derin düşüncelere daldı.

Bir yandan da dudağını kemiriyordu ve kanamaya başlamak üzereydi.

Elini tuttum."Fotoğrafa tekrar bakabilir miyim?"

Telefonunun şifresini açtı ve bana verdi. Foroğrafı alıp incelemeye başladım. Tutan elin bir erkek eli olduğu belliydi. Biraz esmerceydi ama çok da değildi yani buğday tenli de diyebileceğimiz bir renkti. Yaşlı birinin de eline benzemiyordu.

"Anlaşılan şantajcımız bir erkek"

"Neden?"

"Kıyafete bakmaktan kıyafetini tutan ele bakmadın ama dikkat edersen bir kadının eli olamayacak şekilde."

Girasole elimdeki telefonu alıp baktı ama daha sonra umutları korılmışcasına geri bıraktı.

"Cinsiyetini bilsek de onu bulmamız kolaylaşmayack."

"En azından bir adım daha yaklaştık."

***
Okuduğunuz için teşekkür ederim

Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınn

Portrait || Xavier Thorpe Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin