Karakoldan çıktığında içinde büyüyen ağlama isteğine karşı koymaya çalışıyordu. Aklına gelen ilk saçma fikirle arabaya atlayıp ormana gelmişti.Anılardan kaçmaya çalışırken bilerek ve isteyerek onlara doğru çekiliyordu. Scott ile buraya geldiği geceyi hatırlıyordu, başlarına ne geldise şu aptal merakları yüzünden gelmişti. Gerisi ise şanssızlıktı. Büyük bir şanssızlık.
Orada öylece önüne bakarak kaç dakika oturdu bilmiyordu. Buraya neden geldiğini de bilmiyordu. Ama arabadan indi, yan koltuğa bıraktığı silahını da alıp beline sıkıştırdı. Gündüz vakti bile olsa burası Beacon Hills'di.
Derek kasabada pek olay yaşanmadığını söylüyordu, ama az önce kaza olmuştu, iki ölü vardı. Tabii bu sıradan yol kazası olabilirdi.
Panik atakları Lydia'dan ayrıldığından beri artmıştı, ama kontrol edebiliyordu. Bunun için üzülemeyecek kadar meşguldü. Adımlarken ayağının altında ezilen yaprakların hışırtısına aldırış etmedi, esinti ile birkaçı havalandı. Ormanın içine doğru ilerledikçe artık zihnindeki anılar daha gerçek olmaya başlamıştı. Sonra Hale malikanesinin yakınlarına geldiğini fark etti, burasını hatırlıyordu. Derek ile ilk karşılaştığı yerdi.
"Vay vay kasabaya kimler gelmiş."
Hızla sesin geldiği tarafa döndüğünde eli silahına gitmişti. Peter Hale tam karşısında duruyordu. Yüzünde kendini beğenmiş sırıtma vardı.
Stiles elini silahtan çeksin mi, yoksa ona mı silah çeksin karar veremiyordu.
Peter bunu fark ettiğinde, "Hadi ama Stiles, arkadaşız sanıyordum." dedi.
Stiles elini sılahtan ayırdı ama gardını indirmedi. Gerginliği hala üzerindeydi. "Beni mi takip ediyorsun?"
"Hayır." Stiles ona inamadığını belli edercesine kaşlarını kaldırdığında, Peter pes ederek nefes verdi.
"Tamam, evet" dedi teslim olarak. "Derek gönderdi beni. Senin için endişelenmiş sanarım."
Stiles, "Neden?" diye sordu. Kaşları çatılmıştı. Doğrusu, nedenini merak ediyordu.
"Bilmem, Derek'e soru sormuyorum artık"
Stiles karşısındakı adama kesinlikle inanmıyordu.
"Garip, senin gelmen ile kasabada iki ceset bulundu. Derek kesinlikle yeni bir kurtadam olduğunu düşünüyor. Bu yüzden senin peşinden gitmemi istedi."
Stiles duyduğu şey ile taş kesildi, yeni bir kurtadam mı? Dik duruşunu bozmadan, "Kesinlikle kendimi koruyabilecek kapasitedeyim." dedi.
"Ah buna ne şüphe." Peter gülerek ağaca yaslandı. "Burada ne arıyorsun?"
Stiles omzunu silkti, "Gezmek istedim." diye basitçe cevap verdi.
"Dikkat etmelisin Stiles, her an önüne tehlikeli bir şeyler atlayabilir."
"Senin gibi mi?"
Peter, "Ben önüne çıkan en zararsız şeyim" diye ağaçdan uzaklaşıp oğlana doğru yaklaştı.
Stiles hayret ederek ona baktı, "Evet kesinlikle," dedi alaycı tonda. Yanından geçip ağaçların arasında ilerledi. "Bu kasabadaki en zararsız şey sensin."
Peter arkasından onu takip ediyordu. "Yapma Stiles, kalbimi kırıyorsun." diye yapmacık tonda cevap verdi.
"Beni takip etmeyi kes." diyerek bir hışımla arkasından gelen adama döndü.
Peter, o sırada uzaktan gelen sese kulak kesilmişti. Adım sesleriydi, bir şey hızla üzerlerine geliyordu. İkinci defa düşünmeden Stiles'ın kolundan yakalayıp ormada koşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'd Let You Win | Sterek
FanfictionStiles karşılaştığı bir vaka için Derek Hale'den yardım almaya karar verir. Tam da bu yüzden Beacon Hills'e geri döner.