Bölüm 17

472 52 20
                                    


Stiles spor salonundaki yazı tahtasına geçen gece adamın verdiği ipuçlarını yazarken kapının açıldığını duydu. Burada yalnızdı, diğerleri uğraşacak bir şeyler bulduğu için dışarı çıkmışlardı. İçeri yayılan yabancı bir koku ile bedeni tetiğe geçerek hızla masasındaki hancerine uzanıp arkasını döndü. Gardını almış bir saldırı beklerken karşısında Derek'i görmesi ile afalladı.

"Sen Eli ile beraber değil miydin?" diye şüphe ile sorarken kaşları havalanmıştı.

Derek kafasını yana yatırırken onu iyice süzdü. Gülümseyerek, "Evet ama ayrılmamız gerekti" diye cevap verdi. "Ben de senin yanına döndüm."

Stiles elindeki hançeri avuçlarının içinde daha fazla sıkarken gardını indirdi. İç çekerek hançeri masayı bıraktı ve arkasını döndü. "Bir an seni başka biri sandım," diye mırıldandı.

Derek kanepelerden birine yayılırken, "Neden?" diye sordu. Stiles omzunun üzerinden ona bakarak, "Bilmem," diye mırıldandı. "Sessizce geldiğin için herhalde."

"İçeri girerken ne yapmam gerekiyor ki?" diye tek kaşını kaldırken kafasını eğmişti. Dikkatle Stiles'ı izliyordu, bakışları yazı tahtasına kaydığında Stiles ona doğru yaklaştı.

Aniden kucağına oturduğunda Derek irkilmişti. Şaşkın bakışlarını ona çevirdiğinde Stiles muzipçe gülümsüyordu. "Geçen gün bana izin vereceğini söylemiştin."

Derek sertçe yutkunurken, Stiles onun bakışlarında tedirginlik sezdi. Kendisini ona bastırdığında Derek gözlerini sıkıca kapattı. "Burada mı yapacağız?" diye sordu.

Stiles gülümseyerek iyice ona sokuldu. Kokusunu içine çekerken yüz ifadesini yakından inceledi. Dudaklarını boynuna bastırdığında Derek hızla beline sarıldı. "Dur, burada olmaz!" diye aniden gözlerini açarak çıkıştı.

Stiles geri çekilirken sırıttı. "Bu kadar utangaç olduğunu fark etmemişim." dedi, kendinden emin bir tonda. Kucağından kalktıktan sonra "Tamam, başka sefer yaparız," diye elini havada gelişigüzel salladı. Arkasını dönüp yazı tahtasına yönelirken Derek'in rahatlayarak nefesini dışarı üflediğini fark etti. "Buraya gel, sana bir şey göstermem gerek."

Derek bakışlarını ona çevirip merakla baktı. Stiles bir şey söylemediğinde ayağa kalkarak ona yaklaştı. "Ne buldun?" diye ilgiyle sordu. Stiles ona dönerek elini göğsüne koydu. Derek beklentiyle ona bakarken Stiles'ın dudakları yukarı kıvrıldı. "Yeterince tecrübeli değilsin, değil mi?" Derek daha ne olduğunu anlamadan yüzü masaya yapıştı ve kolları arkasında sıkıştırıldı. Stiles tüm gücünü kullanmak zorunda bile kalmamıştı.

Bu herif kesinlikle Derek değildi, Derek daha güçlüydü. Onu masaya bastırmaya devam ederken Derek görünümündeki adam, "Siktir, Stiles ne yapıyorsun?"  diye acıyla inledi. Ondan kurtulmak için debelendiğinde Stiles bileklerini daha fazla sıkıp haraket etmesini engelledi.

"Kimsin sen?" diye Stiles sertçe sordu.

Adam her şeyin mahvolduğunu anladığında son kez şansını denemek istedi. "Ne demek kimsin? Derek'im işte."

"Ah hayır, kesinlikle Derek değilsin," diye Stiles dişlerinin arasında sinirle soludu. "Derek daha iyi kokuyor, ve asla benimle temas etmek fırsatını geri tepmez."

Adam iç çekerken, "İğrenç bir ilişkiniz varmış, bilseydim buralara kadar gelmezdim." diye alayla cevap verdi. "Sadece yakın arkadaş olduğunuzu sanmıştım."

Stiles'ın tüm öfkesi kanında taşarken adamı kaldırıp yere fırlattı. Adam sert bir şekilde çarparak acı ile bağırdı. Kolu uyuşmuştu ve bileğinin kırıldığını sandı.

I'd Let You Win | SterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin