'Yakınlarda çok tanıdık birisi var.'
Ruh çağırma tahtası hareket ettiğinde, harfleri takip ederek ne yazdığına baktım. Yakınlarda tanıdık birisi mi vardı?
Genellikle evlerde neden ruh çağırma tahtası olurdu ki? Ama bizim evde vardı işte. Her gün baktığımda yol gösterecek sözler verirdi.
Ama bu sefer farklıydı. Söz yerine bir soru sormuştu. Ne anlama bile geldiğini bilmiyordum.
Odamdan çıkarak aşağı indim. Ablam daha eve dönmemişti. O yüzden koltuğa oturup kitabımı aldım ve kaldığım yeri açarak okumaya başladım.
Ta ki bir ya da iki dakika geçtikten sonra kapı çaldı. Yerimden kalkarak kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtığımda kimseyi görmedim. Tam kapıyı kapatacakken yerdeki kutuyu fark ettim. Dışarı çıkıp sağa ve sola baktım. Kimseyi göremeyince kutuyu alıp içeri girdim.
Tekrar koltuğa oturduğumda kutuyu sehpanın üzerine koydum. Derin bir nefes alarak kutunun kapağını açtım ve içine baktım.
İçinde bir kağıtla bir de anahtar vardı.
Kağıdı alıp açtım. Sadece bir cümle yazıyordu.
"Kim olduğunu biliyorum Laura..."
Tamam, bu gerçekten çok tuhaf. Beni bilen birisi bunu yazmış olmalı. Bir de kutunun içindeki şu anahtar. Neyin anahtarı ya da nereyi açıyordu bu anahtar.
Gözüm saate takıldığında kağıdı kutuya koyarak kapağını kapattım ve işe geç kalmamak için merdivenlere doğru hızlı bir şekilde ilerledim. Evet, 1,5 yıldır hayalimdeki işte çalışıyordum. Bu da beni mutlu ediyordu.
Resim çizmek gerçekten benim için büyük bir tutkuydu. Resim çizerken elim konuşur, kağıtta şekiller çizer ve anlamdıracak şekilde resime ilgi verirdim ve onunla ilgili hikayeler çıkarırdım.
Odama girdiğimde dolabımı açtım ve askılıktan mavi bir elbise aldım. Üstümekilerden kurtularak, elbiseyi giydim. Genellikle işe giderken elbise giyerdim. Çünkü beni rahatlatır ve resim çizerken rahatsız etmezdi.
Aynanın karşısına geçip tarağımı aldım ve saçlarımı tararken telefonum çalmaya başladı.
Ekranın üstünde Lia'nın adını görünce açıp hoparlöre aldım ve tekrar saçımı taramaya döndüm.
"Laura, neredesin sen!?"
"Evdeyim. Hazırlanıp çıkacağım."
"Çabuk şirkete gelmen lazım. Patron emekli oluyor ve yerine başka bir patron gelecek ve bu durumda burada olman lazım."
"Tamam, hemen geliyorum."
Saçlarımı taramayı bitirince mini çantamı ve telefonumu alıp odadan fırladım. Kaç yıllık şirketin patronu emekliye ayrılacaktı ve yerine başka birisi mi geçecekti?
Genellikle ben emekliye ayrılan patronun asistanıydım. Acaba yeni gelen patronunda asistanı olacak mıydım?
Anahtarlığımı alıp kapıdan çıktım. Kendimi arabanın içine atmam birkaç saniye sürmüştü ve anahtarlığı kontağa taktım ve arabayı çalıştırdım. Derin bir nefes alarak şirketin yolunu tuttum.
*~*
Yeni patronun geleceği haberini duyanlar o yana bir bu yana koşturup gerekli hazırlıkları yapıyorlardı. Ben ise gerginlikten dosyaları birbirine karıştırıyor, toplantı saatini ayarlamaya çalışıyordum. Dosyaları bir araya getirip elime aldım ve yürümeye başladım.
"Geldi, geldi!"
Birkaç kişi koşturarak mola odasına ilerledi. Ben ise gözlerimi devirerek yerimde durdum ve dosyalara göz atarken birisi bana çarptığında bütün dosyalar her yere dağıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM Serisi | Yarı Texting (BİTTİ)
Mystery / ThrillerHikaye +15 yaş ve üzeri okuyucular içindir, tehlikeli nesneler, kan ve i*tahar içeren sahneler mevcuttur. Lütfen dikkate alınız. Önemli not; Hikayeyi okumadan önce... Bu hikaye 2020 yılında 14-15 yaşlarında bir kız tarafından yazılmıştır. Bazı sahne...