13→Çirkin Kelebek

478 22 9
                                    

Bölüm 13 🐚

2007

Barış, küçük bir çocukken annesini severdi.Hatta diğer çocuklardan farklı olarak sadece annesinin ona gösterdiği şefkati değil, dış görünüşünden de hoşlanırdı.Kendi gözlerinin aynısı olan kömür karası gözler ona döndüğünde, hayatı boyunca bir daha hiç göremeyeceği o merhameti orada bulur elinden gelse annesinin karanlık gözlerinde yuva yapmak isterdi.

Gözlerinden sonra ise en çok sevdiği şey; annesinin saçlarıydı.Tıpkı gözlerine benzeyen siyahın en koyu tonundaki gür saçlar,hayatında dokunmayı sevdiği nadir şeylerden bir tanesiydi.Normalde insanlarla temasta olmayı veya birisinin herhangi bir yerine dokunmayı sevmeyen Barış, iş annesinin saçlarına gelince başkalaşıyordu.

Annesinin saçları başkalarının mikroplu gözüken saçlarına benzemiyordu ki, yumuşacıktı.Diğer insanların şampuanlı saçlarına nazaran, anne gibi kokuyordu.

İsteyip de bulamadığı her şey sanki onu doğuran kadında toplanmış gibiydi.Türk kadınlarına bakıldığında ortalama güzellikte olan bu kadın,Barış için bakılmaya kıyılamayacak kadar güzeldi ve siyah'a benziyordu sanki.

Garip ama Barış, ergenliğe girene kadar annesini hep bir renk olan siyah'a benzetti.Çünkü annesine baktığında gördüğü şey buydu; siyah saçlar,siyah gözler,siyah'a çalan esmer bir ten.Sadece tek bir beyazlık vardı annesinde; gülümsemesi.Annesi ne zaman gülümsese, Barış genç kadının esmer tenine beyaz bir ışık düştü sanırdı.Annesinin kıvrılan dudak ucundan, Barış'ın yüreğine doğru akan bir beyazlıktı bu.

Annesinde sevmek için o kadar çok şey vardı ki; zamanla Barış her ay kendisini doğuran kadın da başka bir şeyi beğendiğini fark etmişti.Bazen sesi,bazen yürüyüşü,bazen gülüşü.Büyüdükçe değişen şeylerdi bunlar.Sadece tek bir şey değişmiyordu; annesinin boynunda kendisini bildi bileli asılı duran kolye.

Bir kelebek kolyesi.

Her ay kendince başka sevilecek şey bulan Barış, nedense annesinin kolyesini sevmekten vazgeçmiyordu.Öyle hoş bir görünüşü de yoktu, ama annesi ince parmaklarıyla kolyesiyle oynamaya başladığında dikkatini hep çeken bir objeydi.

Bu kolyeyi kimin aldığını bilmiyordu, çirkin olmasına rağmen değerli ve yüklü miktara mal olacak olan kolyeyi alacak durumları hiçbir zaman olmamıştı.Başlarında bir babaları da yoktu, eğer babaları her zaman iş için dışarılarda olmasaydı babasının aldığını düşünebilirdi ama o değildi işte.

Bir keresinde annesine kolyeyi kimin aldığını sormuştu.Annesi ise sonraki zamanlarda asla unutamayacağı o cevabı vermişti.

"Çok sevdiğim birisinin verdiği hediye."

O kişi neden annesine hediye veriyordu ya da o kişi kimdi bilmiyordu, bu gibi soruları sormak istedi fakat nedense sormadı.O an kendisini kolyenin güzelliğine kaptırmıştı.Annesinin esmer gerdanında sallanan bir kanadı bükülmüş olan kelebeğin altlara doğru yeşil bir taşı vardı.Simetrik olarak düşünüldüğünde diğer tarafta da olması beklenen yeşil taş,öteki tarafta pas geçilmişti.

"Taşı düşmüş." dedi hayal kırıklığına uğrayarak.

Annesi göz ucuyla boynunda duran kolyeye bakıp,"Ben kopardım." diye cevapladı."Mükemmel olmasını istemedim."

"Neden?" diye sordu Barış sesine yansıyan kırgınlıkla birlikte.Gerçekten kolyenin taşının düşmüş veya annesi tarafından koparılmış olması onu bir şekilde üzmüştü.

Bir Kelebek HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin