5→ Bana Bir Şarkı Söyle

544 23 11
                                    

Bölüm 5 🐚

Bölüm Şarkısı; Lotte Kestner - Halo

Barış'tan korkuyordum.

Bunu kabul ettiğimde içimde bir yerleri aleve vermişler gibi hissetmeme rağmen gerçek buydu.Onunla bir bar köşesinde arkadaş olmuştum. Bana sayılı günlerimde yardımcı olacağını söylemişti. Tüm yalanlarıma rağmen tek bir sebep dahi sormamıştı ve ben bunları görmezden gelecek kadar aptaldım.Ondan korkmak için elimde milyonlarca sebep varken ben ona inanmak için tek bir nedene sığınmıştım.

Benimle arkadaş olmuştu.Biliyordum, benimle arkadaş oldu diye iyi bir insan olmasını beklemem saçmalığın zirvesiydi ama bir yanım hep ona inanmak istiyordu. Barış hakkında ne zaman kötü şeyler düşünsem kendimi boşluğa bırakmış gibi hissediyordum.

Ve bu his iki günden beri peşimdeydi.

Çünkü Barış hakkında kelimenin tam anlamıyla kötü şeyler düşünüyordum. Onun korkulacak birisi olduğu gerçeğini sağlayan tek şey bir albümdü. Daha doğrusu albümdeki kız. Kız hakkında bildiğim sayılı şeyler vardı ama ona rağmen bana benzediğini anlayabilmiştim. Onun da benim gibi mavi saçları vardı, garip bir şekilde birbirimize benziyorduk.Ayrıca kızın adını Barış'tan daha önce duyduğumu hatırlıyordum.

Bayılmamdan biraz önce,"Dayan Zehra!" diye bağırmıştı ama bilincimin o zaman bulanık olduğu gerçeğini varsayarsak bunun doğruluğundan şüpheliydim. Yine de ona olan uzaklığım gözle görülür bir şekle ulaşmıştı ve bazen bana ne olduğunu soracağını hissediyordum. Ama Barış öyle bir insan değildi, asla ben ona anlatmayı seçmediğim takdirde sormazdı.

"Kahve taşıyor."

Barış'ın uyarısı üzerine dalıp gittiğim mutfak mermerinden gözlerimi alıp, aceleyle cezveyi ocağın üstünden kaldırdım. Ben bunları yaparken Barış bana aşağılayıcı bir bakış bahşederek ocağı tek hamlede kapatmıştı.

"Senin derdin ne!" Bunu sorudan daha çok kendimi ezik hissedeceğim bir tınıda söylemişti."Evi yakacaktın."

"Özür dilerim." diye geveledim kahveyi fincana boşaltırken.Albümdeki kızı gördüğümden beri üstümde bir tutukluk vardı ve kahretsin ki gitmiyordu. Ne zaman bir iş yapacak olsam düşüncelerimin kapısı açılıyor ve beni gafil avlanmanın verdiği sevinci yaşıyorlardı. Ama kendimi toparlamak zorundaydım. Barış'a o kızın kim olduğunu sorana kadar bu pek mümkün gibi durmuyordu ama yine de iyi gözükmeye ve hissetmeye ihtiyacım vardı.

Kahveyi gerektiğinden fazla bir dikkatle elimde tutup, oturma odasına geçtim. Ben koltuğa yerleşirken, Barış gözünün ucuyla bana bakıyordu, bunu fark eder etmez hemen gözlerimi kaçırdım.Onunla göz göze gelmekten dahi korkar hale gelmiştim.

"Bugün grup arkadaşlarım gelecek."

Ona cevap vermemek için kahveden koca bir yudum aldım ve kaynar sıcaklıkta olan kahve dilimin üstünü haşlayıp geçti.Damağımı dilime bastırarak acıyı yok etmeye çalıştım. Bu sırada Barış gözleriyle beni mercek atlına almış, en ufak hareketimi gözlüyordu.

"Aptal mısın?" dedi yüzünü salaklığım karşısında buruşturarak."Son günlerde dalgınlığın yüzünden yaptıkların çok fazlalaştı."

Beni mi izliyordu? Tüm bunları fark ettiğine göre beni izliyor ve en ufak hareketimi belleğine kaydediyor olmalıydı. Tıpkı bir avcı gibi diye düşündüm içimden.Korku düşünmeme hiç yardımcı olmuyordu çünkü ne zaman kötü ve akla gelebilecek en uçuk şeyler olsa onu hep Barış'a yamıyordum.

Bir Kelebek HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin