14→ Beni Bir Gün Sevecek Misin?

447 22 16
                                    

Bölüm 14 🐚

Etrafı ışıklı tabelalarla süslenmiş bar karşımda duruyordu.

Dışarıdan çıkan insanların kimisi içindekileri dışarı çıkarmak için bir köşe bulmaya çalışırken, kimisi yalpalayarak evine gitmeye çalışıyordu. Buraya hangi sebeple geldiklerini anlamakta zorlanmıştım. Hepsi gerçekten iyi giyimli ve hayattan zevk alan insanlara benziyorlardı, bence hayatın böylesine çok ödüllendirdiği insanların geleceği yer burası olmamalıydı.

Böyle yerler benim gibi insanlara uygundu.

Benim gibi ölmeyi bekleyen ve en azından bir gününü güzel geçirip, boş yaşamadığını iddia etme aşkıyla dolup taşanlar için.

En azından buraya gelene kadar düşüncelerim bu şekildeydi.Barlarda benim gibi kaybeden insanların olduğunu sanıyordum.İnsanlar hayatlarının en büyük eksikliğini örtmek için böyle yerlere geliyor, içkinin veya burada tanıştığı yeni birisinin o boşluğu dolduracağını sanıyordu.Olması gereken bence buydu.Güzelce giyinmiş kişilerin eğleneceği şey bolca içki içip, sonra kusacak bir yer aramak için çırpınması olmamalıydı.

Ama çok net bir şekilde görmüştüm ki; buraya ait olmayan bendim.Üstüme giydiğim kabanımın ceplerine ellerimi daha fazla yer varmış gibi iyice soktum. Kalabalık gruplar akın akın içeriye giriyor, ama ben hala olduğum yerde öylece bekliyordum.

Sonunda daha fazla beklemeyerek içeriye ilk adımımı atmak için hamlede bulunmuştum ki, iki bacağım kadar kalın bir erkek kolu önüme barikat gibi serildi.

"Kimlik?" dedi bir erkekte bulunabilecek en kalın sesle.

Benden uzun olduğu için hafifçe başımı kaldırdım ve beni orada bekleyen bir çift kahverengi gözle karşılaştım. Adamın en insana benzeyen yeri gözleriydi. Belki önceden daha fazla güzel uzvu olabilirdi ama sağ gözünün altından çenesine kadar inen derin yara onun masum görünmesine engel oluyordu.

Yaranın pembemsi görüntüsü midemi kaldırırken, aceleyle başımı indirdim ve cebime sıkıştırdığım kimliğimi aynı hızla görevlinin eline verdim. Birisinin benden uzun olması ilk defa sinirimi bozmuyordu, eğer aynı boyda olsaydık yarasına odaklanmıyormuşum gibi yapmakla uğraşacaktım.

Yanında durup başka gelenlerin kimliklerini kontrol eden adam,"Sorun mu var?" dedi benim görevlime doğru.

Bakışlarımı o kötü görüntüyle karşılaşmamak için yere sabitlemiştim ama yüzünde yara olan görevlinin gözlerini kısarak beni baştan aşağı süzdüğünü hissedebiliyordum.

"On sekizine girer girmez soluğu barda alan ergenlerden işte." deyip önümden bir adım çekildi."Dikkatli ol, küçük. Hayatının hatasını yapmak istemezsin."

Ne dediğini anlamayarak boş bir anımda bakışlarımı kaldırdım. Yara izi şimdi barın ışıklarının getirdiği etkiyle gözükmüyordu, bu yüzden odaklandığım tek yeri alev gibi parlayan kahve gözleriydi.

Ona belli etmediğimi umup yutkundum ve kendimi barın insan pazarı olan kollarına bıraktım.

Dans eden birkaç kişi beni ezip geçerken, kendime oturacak bir yer bulmaya çalışıyordum. Tam oturmak için yeltendiğimde başka birisi burası benim bakışı atarak oraya kuruluyordu. Belki birisi bana yanında yer vermek ister diye ilk başta düşünmüştüm, ama şimdi bunun imkansız olduğunun farkındaydım. Kimse kaban giyip, tam bir ezik gibi gözüken kızla oturduğu yeri paylaşmak istemiyordu.

Bu gidişle oturabileceğim tek yer barın tuvaleti olacaktı.

"Acaba bugün ne çalacaklar?" Oturacak yer bulma arayışım yanımdan gelen kızın sesiyle yarım kalmıştı."Gerçekten de çok yakışıklı değiller mi?"

Bir Kelebek HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin