6. {Doğum Günü}

811 384 240
                                    


Günlük🖊

Bugün Aslımın, kadim dostumun doğum günü. Ve maalesef güne biraz tatsız başladık.

Emre'nin en sert yüzüyle, korkunç gözleriyle karşılaştım bugün. Onun içinde kabarıp taşan öfke, ilk kez ondan ürkmeme neden oldu.

Ve Emre'nin ilk kez bana yalan söylediğini hissettim nedenini anlayamasam da...

Fidan ise yeni bir iş buldu. Bu gece jübilesini yaparak son kez söyledi şarkılarını bize, Aslı'nın doğum gününde.

Ali'ye gelince...

Son dansımızı yaptık bu gece.
Defalarca kez aşık olduğum sesi, sessizliğimize çığ gibi düşerken beni yine karanlık bir tünele çağırıyordu. Her karanlık tünelin ucunda bir ışık vardır, bilirim. Bir aydınlığa çıkış... Ancak bu tünelin ucu karanlık, ucu gözükmüyor, nereye çıkacağı bile belli değil. Geri dönüşü de olmayabilir.

Eskiden gözüm kapalı girdiğim o beni içine çeken karanlığa şimdi giremiyorum. Çünkü çok zor çıktım. Kendimi güç bela attım aydınlığa. Bu kez çıkamamaktan korkuyorum.

Sen günü karartan bir gece gibisin Ali. Önümü göremiyorum. Ve ben, belirsizliklerle dolu yollarda yürümek istemiyorum her ne kadar yol beni çağırsa da...

Ben tüm karanlıklara inat parlayan bir yıldız istiyorum hayatımda. Gözleri fenerim olsun, sevdası kurtuluşum...

Zihnimin kuytusuna sinen o korkunç anıyı bulunduğu yerden özenle çıkarıp gözlerimde canlandırdım bu gece, onun kollarında. Maziye yaptığım kısa bir yolculuktan sonra yıkıntılar arasından geçerek geri döndüğümde bilmem kaçıncı kez olmaz dedim ona.

Gözlerinde gördüğüm şey yine saf acı ve suçluluk duygusunun bir karışımıydı. Çelik gibi irademi neye borçluyum bilemiyorum ama eriyik halinde ayaklarımın dibine akması an meselesi.

Biliyorum pişman, acı çektiği besbelli. Ama bir bedeli olmalıydı ihanetin.

 Ama bir bedeli olmalıydı ihanetin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


6. Bölüm

{Doğum Günü}


Bir lades tutuşsak seninle mesela,
"nesine?" desen, "sesine..." derim. Bilirsin yüzün aklımdadır hep, ben sesini özlerim.

Eren Kazım Yıldırım


Otel müşterilerinden otuzlu yaşlarında gibi görünen bir adamın şezlongtan sürekli kendisini izlediğini fark etti genç kız. Önemsemedi ve işine baktı. Bir süre sonra adam uzandığı yerden kalkıp boş olan bar taburelerinden birine oturdu. Gözlerini kızın gözlerine dikerek "Bir Martini alabilir miyim, lütfen?" dedi. Genç kız içinden 'Zıkkım iç,' diyerek suratını ekşitirken içeriye hızla, adeta bir rüzgar gibi Emre esiverdi.

YERALTI SEVDALILARI I - AYİZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin