Rehberindeki alfabetik sıralamada ilk kayıtlı isim Ali'ydi, abisine kızıp onu sildiği için. Ali'yi silmeye bile gerek duymamıştı. Onun bir daha kendisini aramayacağına da adı kadar emindi. Ancak hiç aklına gelmezdi bir gün kendi elleriyle onu aramak zorunda kalacağı.Derin bir nefes aldı ve isminin üzerine gelip arama simgesine dokunarak telefonu isteksizce kulağına götürdü. Uzun uzun çaldı. Tam kapatmak üzereyken, Ali'nin sersemlemiş sesi doldu kulağına.
"Alo, Ayizi?"
"Merhaba Ali."
"Merhaba," dedi Ali endişeli bir ses tonuyla. "Bir şey mi oldu? İyi misin?"
"Evet evet, iyiyim. Ben sana bir şey soracaktım sadece. Birisini."
"Kimi?"
"Sen neredesin?"
"Evdeyim."
"Seni alsam, yüz yüze konuşsak olur mu? Telefonda konuşulacak şeyler değil."
"Tamam, gel hadi. Bekliyorum."
Ayizi aramayı sonlandırıp marşa bastı. Arabayı evinin önüne çekerek motoru durdurdu ve ona bir mesajla geldiğini bildirdi. Sonuçları ne olursa olsun, abisi için bu kahrolası duruma katlanacaktı.
Emre ise sokağın karşısına park etmiş, pür dikkat onu izliyordu. Ayizi daha evden çıkmadan evvel onu arayıp otele çağırmış ancak genç kız işleri olduğunu söyleyince şüphelenerek evine kadar gelmişti. Sonra onu gizlice takip etmiş ve peşinden şu an bulundukları noktaya kadar sürüklenmişti. Ancak bulundukları yer neresi, en ufak bir fikri bile yoktu.
Az sonra hızlı adımlarla evin bahçesinden çıkıp kızın arabasına binen Ali'yi gördüğünde şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.
Ali içeriye girip ardından kapıyı çekti.
Emre şiddetle sarsılırken, "Neden?" diye sordu içinden. "Neden? Neden?" Eliyle kazağının boğazını çekiştirdi. Nefes almayı zorlaştıran anlardan birindeydi.
Ali, sorgulayan bakışlarla kızın gözlerine bakarken araba yeniden hareket etti. Genç kız sessiz, sakin bir yere yanaşarak durdu ve hissiz bakışlarını Ali'ye çevirdi.
Kader onları bir kez daha karşı karşıya getirmişti. Hatta kader onu Ali'nin evinin önüne kadar bırakıvermişti. Ancak gözlerinde herhangi bir heyecan belirtisi yoktu artık. Tek isteği bir an önce alacağını alıp toz olmaktı.
"Seni buraya, bana getiren şey nedir, cidden merak ediyorum," diye sordu Ali merakla.
"Efo Eroğlu," dedi Ayizi genç adamın merakını daha da körükleyerek. "Bu kişiyi tanıyor musun?"
"Evet de, ne alaka?" dedi Ali endişeli bakışlarıyla. "Senin ne alakan olabilir ki onunla?"
"Anlatacağım. Cezaevinden tanıyorsun değil mi? Aynı koğuşta mıydınız?"
"Evet güzelim, anlatacak mısın artık? Endişeleniyorum. Bir sorun mu var? Beni korkutuyorsun." Sesindeki telaşsa giderek büyüyordu.
"Abim kız falan kaçırmamış Ali," dedi Ayizi. "Bu Efo denen adam onu öldürdüğünü söylüyor."
"Ne? Şaka mı bu?"