16. {Bir İstanbul Rüzgârı}

706 322 85
                                    


16. Bölüm

{Bir İstanbul Rüzgârı}


İstanbul Kız Kulesi'ne âşıkmış ama,
Kız Kulesi hep yalnızmış.


Yapayalnız iki kule...

Yalnız, naif ve bir inci tanesi kadar zarif Kız Kulesi... Sahilden kendisini izleyen aşıkları gördükçe kendi yalnızlığını hissetmiş git gide... Hissettikçe içine kapanmış; ışıltısını, neşesini kaybetmiş zamanla.

Bir gün karşısında Galata Kulesi yükselmiş tüm büyüleyici duruşuyla... Pek heybetli, pek yakışıklıymış.

Kız Kulesi günden güne eriyip solarken Galata Kulesi onu böyle gördükçe kahroluyormuş ve aşkını, hasretini, tüm duygularını ona duyurabilmek için kelimelere dökmüş. Tüm aşkını dile getirmiş.

Kız Kulesi anlamış Galata Kulesi'nin ona ne kadar aşık olduğunu.

Ama imkansızmış bu aşk aralarında koca bir deniz oldukça...

Ama imkansızmış bu aşk aralarında koca bir deniz oldukça

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1. Gün

Ayizi üzerini giyindikten sonra ailesiyle kahvaltı etti. Onlarla birlikte yaptığı kahvaltının keyfini hiçbir şeye değişemezdi. Ailecek yemenin tadı bir başkaydı. İçtiği çayın bile tadı daha başkaydı. Annesinin kızarttığı ekmeklerin üzerini yağlayıp en sevdiği çilek reçelini özenle sürerken gözü karşısındaki boş sandalyeye takıldı.

Babası laf kalabalığı yaparak bir şekilde onun dikkatini dağıtmayı başarırken aynı zamanda bazı önemli gördüğü şeyleri de tembih etmeyi unutmadı.

"İndiğiniz gibi arayın. Merakta bırakmayın. Telefonunun sesi açık olsun."

"Tamam baba, merak etmeyin."

"Emre mi bırakacak sizi?"

"Hayır, Aslı'nın babası bırakacak. Birazdan gelirler."

Lafının üzerine duyduğu korna sesiyle ağzına son bir lokma daha atıp kahvaltı sofrasından istemeye istemeye kalkmak zorunda kaldı. Onları öpüp bavulunu ve çantasını alarak kapıya koştu.

Aslı'nın babası da yol boyu aynı şeyleri üsteleyerek söyledi. Az önce kendi evinde de babası tarafından sıkı sıkıya tembihlenen Ayizi, şu hayatta değişmeyecek tek şeyin baba nasihati olduğunu düşünüyordu.

Bavullar bagaja yerleştikten sonra önceden ayırtmış oldukları koltuklara geçtiler. Tıpkı konuştukları gibi; giderken Ayizi cam kenarına oturacaktı, dönerken de Aslı.

Otobüs, geceki uykusuzluğunun üzerine beşik gibi sallanmaya başladığı an ağrıyan başını koltuğa yaslayıp gözlerini kapattı. Dün gece yaşadığı şok, kafasını darmadağın etmişti. Artık biraz olsun uyumak istiyordu. Ve uyudu. Hatta öyle uzun ve derin uyudu ki, gözlerini açtığında yolu yarılamışlardı bile.

YERALTI SEVDALILARI I - AYİZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin