"Nasıl olmuş?"Minho iki kupaya döktüğü kahveyi daha ağzıma götürmeden ona has bir heyecanla tadını sorunca hızlı bir yudum aldım.
"Güzel."
"Çok spesifik bir iltifat Han Jisung." Minho alayla gülünce ben de tebessüm etmiştim. Minho'nun oturma odasına geçelim demesiyle tezgahtan yavaşça inip küçük oturma odasına geçtik.
Gri L koltuğun en ucuna ben otururken oysa camı açıp , camın önünde duran beton yere yaslanmıştı. Masadan aldığı sigarasını yakarken birkaç saniye dışarıya bakıp daha sonra bakışlarını yine bana çevirdi.
Oturduğum yerden kahvemi yudumlarken bense odayı süzüyordum. Gözüme çarpan koliyle yavaşça ayağa kalkıp kupayı sehpaya bıraktım.
"Vaaay, o ünlü hoodieler!" Kutudan çıkardığım siyah üstüne mor yazılı hoodieye baktım. Minho sigarasını içerken hala beni izliyordu.
Hoodieyi yavaşça üstüme tutup modelmişim gibi ona baktım.
"Yakıştı mı?"
Minho gülüp kafasını olumsuz manada iki yana sallamıştı. Alayla tek kaşımı kaldırıp yalandan düşen göz yaşımı sildim.
"Alındım şuan."
Minho bana gülerken hoodieyi koliye bırakıp yavaşça duvarda duran koyu mavi klasik gitarı elime aldım.
"Düşüyor mu böyle?" Gitarın üstünde toz tanesi bile olmamasından sık kullanıldığını anlarken sırıtıp Minhoya döndüm.
"Bilmem, düşer mi?" Sorusunun beni kapsadığını hissetsem de tehlikeli sulardan kaçıp kucağımdaki gitarla koltuğa oturdum.
"Çalacak mısın?" Minho biten sigarasını söndürüp kül tablasına basarken merakla bana bakmıştı.
"Çalarım, en çok taktik olarak hangi şarkıyı çalıyorsun buraya gelenlere?" Alayla sorduğumda yüzündeki sırıtış büyümüştü.
"Herkesle burada oturduğumu mu düşünüyorsun?"
Sorusundan kaçmak için omuz silktiğimde camı kapatıp koltuğa oturmuştu.
"Tahmin edeyim sen söylemeyeceksen o zaman." Minho keyifle hodri meydan işareti yaptığında sırıttım.
"Cigarettes After Sex her zaman iyi bir başlangıçtır diyorum." Akordunu az çok ayarladığım gitarla Pistolü çalmaya başladığımda ona döndüm. Sözleri hatırladığım kadarıyla gitarla beraber mırıldanmaya başladım.
"Beautiful pictures that you took of us
Used to hang up there on your bedroom walls
But you took them all down now and you put them into a drawer
You've been on my mind~"Minho'nun bakışlarıyla yoksa yanlış mı modunda gözlerimi kısıp çalmayı bıraktım.
"O zaman... Daha çook Ghostly Kisses tarzı mı?" Minho bilmem modunda omuz silkerken gülüp kafamdan sadece melodiye benzeyen şekliyle hatırladığımı çalmaya başladım. Where Do Lovers Go'yu.
"Will you hold on, my love
Even in a time of trouble?
I want to hold on, my love
Even in times of trouble."Minho'nun bakışlarıyla tekrar gitara minicik vurup düşünüyor gibi yapmaya devam ettim.
"Buldum... Kesinlikle The Neighborhood tarzı o zaman?"
"If I told you that I loved you, tell me, what would you say?
If I told you that I hated you, would you go away?
Now I need your help with everything that I do
I don't want to lie, I've been relying on you
Falling again, I need a pick-me-up
I've been calling you friend, I might need to give it up."Bu da mı değil modunda Minhoya bakarken istemsizce gülmüştüm.
"Sesin güzel Jisung." Minho yüzündeki hafif tebessümle konuşuyordu.
"Eminim senin de güzeldir ya, gitar ve artı olarak sesin de güzelse düşen çok olur." Minho alaylı cevabıma gülerken ayağa kalkmıştı.
"Kıskançlık seziyorum."
Minhoya hadi canım anca rüyanda bakışı attığımda gülmüş ve artık yatmak için odasına geçmiştik. Odada yatacak koltuk arasam da onunla uyumayı da sorun edecek değildim.
Köşede duran 2 uzun yastığı alıp yatağı ikiye böldüğümde kahkaha atmıştı.
"Önlem."
"Baya sağlam bir duvar Jisung ya. Hiç aşılamaz yani." Minho hala gülerken göz devirdim.
"Kıyafet vereyim mi?"
"Gerek yok." Bir an önce uyuma isteği vücudumu sararken sağ tarafa uzandım. Gömleğini çıkaran Minhoyla yorganı yüzüme çeksem de sırtını süzmeden edememiştim. Rahat bir şekilde pantolonunu da çıkarıp eşofmanını giyen Minhoya bakmamak için büyük savaş verip tişörtsüz uzanmasına dik dik bakmıştım.
"Hep böyle uyuyorum, sana özel değil heyecanlanma."
"Yastıkla boğabilirim seni gece, hazırlıklı ol."
"Ellerini tercih ederdim."
Minho alayla konuşurken sabır dilemiş ve çalan telefonla ışığı kapatıp gece lambasını yakan Minhoya göz ucuyla bakıp telefonu açmıştım.
"Jisung, nöbeti biten arkadaşlarımdan birini paspasın altına anahtar koyması için yolladım. Gidebilirsin eve, bir daha da anahtarını unutma, dışarıda mı yatacaksın?"
"Tamam anne." Dilimin dişimin arasında mırıldanıp telefonu kapattım. İçinde olduğum durum beni eve gitmekten alıkoyuyordu. Nedenini anlamadan kendimi sadece bugünlük o minik hisse bırakmaya karar verdim, erkenden eve dönecektim zaten.
"Ne oldu? Annen gelmiş mi?"
"Yok. Merak etmiş sadece."
Sonunda Minho da tamamen uzandığında loş ışıkla aydınlanan odada tavana baktım. Onunsa bana baktığını bildiğim için anlık cesaretle ona döndüm.
"Anahtarı almaya gitmeyecek misin?"
Minho'nun alaylı sorusuyla annemi duyduğunu anlarken ortaya koyduğum yastıklardan birini alıp kafasına geçirdim. Dağılan saçlarıyla birlikte gülen Minhoysa yastığı tutup sarılmıştı.
Hızlıca ona sırtımı dönüp yüzümün yarısını yorgana gömdüğümde yüzümdeki gizlediğim gülümsemeye engel olmak çok zordu.
"Benden hoşlanıyorsun."
"Rüyanda."
"Hoşlanıyorsun."
"Hoşlanmıyorum."
"Hoşlanıyorsun işte kabak gibi ortada."
"İyi geceler Minho."
"İyi geceler Jisung, benden hoşlanıyorsun."
Zıtlaştığımız süre boyunca elimde olmadan gülümsemeye devam ederken sonunda odayı kaplayan sessizlikle gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
skam | minsung
Fanfiction"Bu hale nasıl geldin? Yoksa annen küçükken çizdiğin resimlerine iltifat etmedi mi? Ya baban futbol maçlarını izlemeye bir kere bile olsa gelmedi mi? Ah dur hatta... Ortaokulda herkesin sikinde kıl çıkarken tek kılsız kalan sen miydin?" •texting+düz...