Köpekten kaçarken mafya toplantısını bölen taehyung, onu görür görmez ona sahip olmak isteyen jungkook...
(Saçma sapan yorumlar yapanlar engellenecektir, bu bir kurgu aşırı ciddiye alarak okumayın!)
(Son olarak eklemek istediğim ise bu ilk ficimiz...
Bu bölümde smut var rahatsız olan olur diyebaşta uyarı yapayım!..
**
Taehyung'dan...
"İ-ivan?" Dedim sesli bir şekilde. Onu görünce tüm endişelerim kaybolmuştu sanki. Aklımda dolaşan tüm kötü ihtimaller kaybolurken elleri cebinde bekleyen bedenine baktım. Dümdüz bakıyordu yüzüme. Hiç bir duygu yoktu, gözlerindeki yıldızlar kaybolmuş gibiydi.
Elini cebinden çıkarıp bana uzattı. İlk defa maskesi yoktu yüzünde. Bir anlık tereddütte kalsam da sıkıca tuttum ellerini. Beni ayağa kaldırıp elimi bırakmadan bekledi. Neden bunu yapmıştı bana anlayamıyordum?! Bomboş bakıyordum artık ona, ne düşünmek ne de bir şey söylemek geliyordu içimden..
"Özür dilerim.." dedi ifadesini bozmadan. Elimi tutan eli git gide sıkılaşıyordu. Sormaya korkar olmuştum artık. Boğazıma dizilen kelimeleri çıkarmak hiç bu kadar zor olmamıştı.
"Neden bu şekilde beni buraya çektin?" Elimi çekip aldım avuçlarından. Yüzüne bakıyordum evet ama içim ona sırtını dönmüştü. Beni kapı dışarı edip terk ettiğini düşünüyordum.
"İşte bunu için özür dilerim, benimle gelir misin?" Dedi üzerimi süzerken. Tekrar uzandı ellerime. Bu sefer tutmasına izin verdim. Gözüm etrafı çevreleyen adamlara kaydı. Buraya geldiğimde hiçbiri yoktu sanki.
Başımla ona onay verince beklemeden bedenimi yürüterek önden önden gitti. Kumsalın bir ucunda denizin ortalarında kurulu bir masa duruyordu. Ahşaptan yapılmış olan köprüde oraya doğru ilerledik sessizce.
Tek bir çıt dahi çıkarmadan devam etti ve masanın önünde durdu. Neredeyse etrafımız denizle çevriliydi. Gözümü sonsuz mavilikten alıp sandalyemi çeken ivana baktım ve yerime oturdum.
Memnun bir şekilde karşıma geçip kollarını masaya dayadı. Baştan aşağıya simsiyah giyinmişti neredeyse.. üzerine giydiği vizon kabanıyla nefes kesici dururken boğazlı kazağının yakasındaki kolye ile ışıldıyordu. Siyah eldivenleri parmaklarını sarmıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Sesini benden esirgeme küçüğüm zira sesini duyunca kır çiçeklerinin kokusu doluyor sanki ciğerlerime." Dedi elini masada duran elime uzatırken. Sanki biraz sıksa kırılacakmış gibi nazikçe tuttu parmak uçlarımdan.
"Sana kırgınım ivan.." Sesim o kadar az çıkmıştı ki onun bile zor duyacağı şekildeydi. Böyle bir sabaha uyanıp korkudan içim parçalanarak buraya gelmek beni mahvetmişti.
"Kırıklarını öperim gerekirse birlikte kanarız, kırıkların yok olana kadar sen usanana kadar durmadan öperim." Dedi elimi hafif hafif okşarken. İşte şimdi görebiliyordum ışıldayan gözlerini. Sanki dünya da tek ben var mışım gibi eşsiz bir parçaya bakar gibi bakıyordu.