Bölüm 16

4.1K 297 344
                                    


Jungkook'dan...





***




"Kim taehyung! Ne sikim oluyor burada!" Sesim tüm koridorda yankılanmıştı. Öfkem bütün evi yakacak kadar fazlaydı. Titriyordum ve zor tutuyordum kendimi, ona bağırıp zarar vermemek için. Bu çok zor olacaktı..

İnatla konuşmuyor yüzüme bile bakmıyordu. Tırnaklarını kazağına geçirmiş yere bakıyordu. Alnındaki kanayan yeri görmem öfkemi kat ve kat arttırmıştı. Aydan güzel olan o yüzü solmuş yanakları ıslanmıştı. Utanıyor gibiydi. İçimi parçaladığından habersiz bakışlarını çevirmişti yere.

"Efendi ivan çok çok üzgünüm beyefendiye yardım ediyordum sadece sorabilirsiniz!" Dedi yujun aceleyle ayaklarıma kapanarak. Ah! Bu herif iki gündür sinirlerimi oynatıyordu. Ne işi vardı onunla? Ne gibi bağlantıları olabilirdi! İçimdeki kıskançlık depremler yaratıyordu içimde..

Ayağımla onu itip maskemi düzelttim. "Yujun seni on parçaya ayırmadan siktir git gözümün önünden!" Dedim bağırarak. Hiç beklemeden sürünerek çıkıp gitti. Onu yakalamayı aklıma koymuştum fakat bu küçük konuşmuyordu. Başı önünde suçlu gibi duruyordu.

Bana gerçeği söylese onu sıkan her ne ise dünya üzerinden silerdim. Çenesini tutup yüzünü benim yüzüme yaklaştırdım. Bu seferde gözlerini yere çevirip bakmadı yüzüme. Beni burada on yerimden vursa daha az acıtırdı.. canı yanıyordu ama dik durmaya çalışıyordu. Ah küçüğüm bana sığınsan olmaz mı?

"Söyle bana adamımla Ne işin var ne bok oluyor burada!" İstemesemde fazlaca bağırmıştım ona karşı. Gözlerini sıkıca yumup yaşlarının akmasına izin verdi. Sikeyim bir türlü konuşmuyordu. Görmüyor muydu gözlerimdeki telaşı? Ona zarar gelecek diye kendini paralayan kalbimi?

"Konuşsana! Ne işin var!" Çenesini sertçe bıraktım. O adamı doğramak istiyordum. Onu bu hale getirenleri diri diri gömsem de soğumazdı içim.

"B-bir şey yok yemin ederim! Sadece yardım ediyordu.." dedi yere bakarak. Yalan söylüyordu benden bir şey saklıyordu. Görüyordum gözlerindeki korkuyu. Ben geldiğimde başını tutarak ağlıyordu.. canı yanıyordu küçüğümün görebiliyordum.

"O zaman bu ne? Bu nasıl oldu konuş ben çıldırmadan doğruyu söyle!" Dedim alnını göstererek. yumruğumu duvara çarptım aniden. Korkuyla bir hıçkırık kaçırdı ağzından. Karşımda tir tir titriyordu. Ona zarar gelmesi benim içimdeki katili açığa çıkarıyordu.

"S-sadece çarptım..." ağlıyordu ama güçlü görünmek için direniyordu küçük. Elimi saçlarıma geçirdim, tek lafıyla onu kurtarırdım sırtındaki yükü her neyse çeker alırdım ama söylemiyordu ısrarla. Ah küçüğüm çok mu yaktılar canın titriyorsun? Bak gözlerime söyle bana hepsini sileyim şu dünyadan..

"Tae bana bak gözlerime bak! Sikeyim kaçırma şu gözlerini." Dedim minik yüzünü ellerimin arasına alarak. Dudakları titriyordu hıçkırıklarını yutuyordu.. Bana bakar bakmaz daha fazla akıttı göz yaşlarını. İçimde kopan fırtına duruldu içime bir ok gibi saplandı acısı.

"Ben özür dilerim.." dedi elimin arasından kayarken. Dizlerinin üzerine düştü. Gözlerime baksa anlatsa her şeyi Tek bir soru bile sormam sadece kollarımı açarım sararım onu. Tek bir kelamına deli gibi ihtiyacım var.. Kim çaldı benim meleğimi?

Önünde dizlerimin üzerine çöküp belini tuttum ve göğsüme yasladım. Ağlamaktan yorgun düşmüş bedenini bana bıraktı kollarını sardı sırtıma doğru. Ben..ben onun zayıflığında bittim gücüm kesildi her hıçkırığında. Kalbim buz kesti başını koyunca..

"Lanet olsun titreme karşımda tuzla buz ediyorsun kalbimi.." Dedim saçlarını okşayarak. Mırıldanarak burnunu çekti. Boynunda bir iz vardı ve bu beni daha fazla çıldırtıyordu.

ciel caché (TAEKOOK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin