Jungkook'dan..
Hayatım ondan önce siyah beyaz bir tablo gibiydi, bilmezdim sevmeyi. Tek bildiğim şey kan ve sigara kokusuyla yaşamdan haz almaya çalışmaktı. Boştu düşüncelerim sürekli dalıp gider bir robot gibi hareket ederdim. Sonra o melek çıktı karşıma, tabloma dokundu. Elindeki o beyaz boyayı sürdü her yerine.
Tuttu ellerimden bana bir kalbim olduğunu hissettirdi bak Dedi senin merhametin tam burada Dedi. Beni aşkına çekti cennetinde bana yer verdi. Yetmedi kendi gibi eşsiz bir kız çocuğu verdi. Şimdiye dönüp baktığımda çok fazla yol katetmiştik. Hei ran çoktan 2 yaşına gelmiş bu koca ruhsuz evi minik adımlarıyla aydınlatmıştı.
Aynı onun gibiydi kokusu ve bakışları ve yemin ederim bir saniye istemiyordum yanlarından ayrılmak. Balkonda yüzüme çarpan rüzgarı umursamadan elimdeki sigarayı tüttürüyordum. Eve mutluydum ama bir şey eksikti, kardeşim..
İçim kabul etmiyor geçmiş affettirmiyordu onu. Sırf küçüğüm için tutuyordum evimde. Birde hei ran küçük meleğim.. çok seviyordu onu.. "Çok fazla içiyorsun kook artık bıraksan mı?" Ardımdan gelen o naif sesle kalbim pır pır atarak döndüm arkamı.
Kollarını belime sarıp başını göğsüme yasladı. "Tutunacak dal olarak Ellerini bana verirsen sigarayı bırakırım." Dedim küllüğe basarak. Onu dumanıyla zehirlemek istemiyordum. Ellerini benim ellerime geçirip gözlerime baktı. Küçüğüm incecik giyinmişti korkarım ki üşüyecekti.
"Ellerim daima senin istediğin kadar tut." Dedi parmak ucumu öperek. Tüm bedenim titremişti. Ne kadar zaman geçerse geçsin bir dokunuşu ile Aklımı başımdan alıyordu küçük...
"Şu kıyafetlerin güzelliğini ortaya çıkardıkça bakan her gözü yok edesim geliyor." Elimle eteğini düzeltip kapatmaya çalıştım. İçimdeki kıskanç adamı yok edemiyordum bir türlü. Tek göz dahi değsin istemiyordum.
"İstediğini söyle beni vazgeçiremezsin kookie~" Dedi nazlı bir edayla. Ellerimi itip bana yaslandı. Tanrım sanırım Aklımı yitiriyorum küçüğümün sözlerinde.. bir ömür böyle bana yaslı kalmasını istedim evet çok bencildim belkide.
"Abba abba!" Kalbimi titreten bir diğer ses ulaştı kulaklarıma. Benim kızım.. ellerini havaya kaldırmış bana doğru geliyordu. Yüzündeki o gülümseme, tombul yanakları, ah ne kadar eşsiz çocuğum..
Diz çöküp kollarımı açtım sarsak adımlarını heyecanla atıp minik kollarını açtı ve kendini kucağıma serbest bıraktı. Soğuk zeminden kaldırıp kollarımın arasına aldım küçük bedenini. Yanaklarımı sıkıyor öpmeye çalışıyordu.
"Benim güzel kızım babasına mı geldi hm?" Dedim yanaklarını öperek. Her öptüğümde bir kahkaha atıp daha sıkı asıldı boynuma. Bir deniz gibi güzeldi kızım ve kokusuna kapıldıkça boğuluyordum. Bilirsiniz iki kere yaşama hakkımız yoktur ve ben onların denizinden çıkamadım..
"Kızım aynı bana çekmiş nereye gideceğini biliyor." Dedi küçüğüm koluma sarılarak. O kadar güzeldilerki kollarımda böylece durabilirdim. Hei ran onu hafifçe itip daha fazla sardı küçük ellerini.
"Bak ya seni ben doğurdum ben, beni tutacaksın sende kovuyor musun hei yoksa babayı paylaşamıyor muyuz?" Burnunu hafifçe sıkıp gülerek konuştu tae. Kızım sanki ona cevap veriyor gibi ellerini çırpıyordu.
"Eee babacı olacak dedim sana." Bedenini havaya kaldırıp gülümseyerek konuştum. Her sözümde daha fazla mest oluyor kıkırdıyordu. Onları tüm dünyadan saklamak istiyordum.
"Babayı da çaldın olmadı bu." Dedi suratını asarak. İki güzellik benim için kavga ettikçe göğsüm kabarıyordu. Hei ranı Tek kolumla kavrayıp küçüğümü belinden çektim. Ellerim zarif belini sürekli özlüyordu. Burnumu saçlarına daldırıp bir nefes çektim huzurla.
![](https://img.wattpad.com/cover/311744711-288-k574233.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ciel caché (TAEKOOK)
FanficKöpekten kaçarken mafya toplantısını bölen taehyung, onu görür görmez ona sahip olmak isteyen jungkook... (Saçma sapan yorumlar yapanlar engellenecektir, bu bir kurgu aşırı ciddiye alarak okumayın!) (Son olarak eklemek istediğim ise bu ilk ficimiz...