Bölüm 26

3K 244 241
                                    

Taehyung'dan..

"Sen bu evden dışarı bir adım dahi atmıyorsun sakın!!" Gözlerine yerleşen öfke bir ateş gibi yanıyordu. Bakışları ilk defa bu kadar sert ve soğuktu. Merhametinden şüphe ederken kolumu tuttu sıkıca.

"Buna sen karışamazsın!" Dedim kolumu sertçe çekerken. Boş kalan elini yumruk haline getirip sinirle güldü. Şuan karşımda duran adam jungkook değildi, karşımdaki bambaşka biriydi. Bağırmanın etkisi ile şok olmuştum.

"Sen benimsin benim eşimsin! Dediğimi yapacaksın tae çıkmayacaksın evden!" Parmağını bana doğru sallayarak üzerime yürüdü. Sinirden gözü dönmüş bir şekilde ne dediğinin farkında dahi değildi. Hyung kolunu tutup kendine doğru çekti bedenini.

"Jungkook sakin ol! Sana dikkatli olman için ve çözelim diye söyledim ona bağır diye değil!" Dedi sesinin yükselterek. Baş dönmeleri git gide artarken ayakta durmaya ve ona boyun eğmemeye çalışıyordum.

"Hyung sen karışma-"

"Ben senin eşinim evet ama kölen değilim bunu unutma!" Dedim sözünü yarıda bölerek. Başını yavaşça bana çevirip dişlerini sıktı. Sakin kalmak için çabalıyor fakat bir türlü başaramıyordu. Her seferinde beni bir anda kırabilmesi haksızlıktı..

"Küçüğüm beni dinle ve odana geç lütfen!" Dedi üzerine basa basa. Olduğum yerden ayağa kalkıp kollarımı önümde bağladım. Bir anda değişen tavırları beni çok yormuştu. Sabır çekerek koluma uzandı ve sıkı sıkıya tutup çekiştirmeye başladı.

Kolumu sıkan parmakları git gide sıkılaşırken canım çok acıyordu. Kapıya uzanıp açtıktan sonra odasının önüne kadar sürükleyip duraksadı. Merdivenin ucunda bekleyen adamlara işaret verip çağırdı ve odaya soktu bedenimi.

Ani bir öfkeyle yatağa fırlatır gibi oturttu beni. "Burda usulca otur küçük ve doktoru bekle." Dedi elini yüzüme uzatarak. Başımı yana çevirip dokunmamasını sağladım. İçimde oluşan şu duygu tüm tabularımı yıkıp içimi darma duman etmişti.

önümde diz çöküp ellerini dizlerime yerleştirdi. "Özür dilerim ama beni dinlemen lazım.." dedi hafifçe okşayarak. Bunu Kibar bir şekilde söyleyebilirdi. Cevap dahi vermeden başımı yere çevirdim.

Odaya giden adamlar önümüzde durunca bir anlık onlara döndüm. Ellerini önlerinde bağlamış bekliyorlardı. "Siz ikiniz kapıda bekleyin ve odadan tek adım dahi attırmayın." Dedi eline aldığı örtüyü bacaklarıma örterken. Bu halde bile kıskançlığını sürdürmesi sinirimi bozmuştu.

"Anlaşıldı efendim." Diyen adamlar kapının önüne geçip beklemeye başladılar. Harika şimdi odadan bile çıkamayacaktım. Her ne olduysa kesinlikle benimle alakalıydı ve acısını benden çıkartıyordu.

"Doktoru aşağıdan alıp geliyorum." Dedi ellerime öpücükler konduruken. Bir anda öfkelenip bir anda sakinleşmesi sinirlerimi oldukça bozuyordu. Tavırlı bir şekilde ellerimi çekip arkamı döndüm ona. Arkamda küt diye bir ses gelince bir yerlere vurduğunu anlamıştım.

Ayak sesleri uzaklaştı önce sonra kapı sert bir şekilde kapandı. Olduğum yerde sıçrayıp arkasından bakakalmıştım. En ufak bir ses yükseltmesinde bile içim kırılıyordu ona. Geçmişimden dolayı her bir harekette fazla hassasiyet gösteriyordum ve onunda bunu anlamasını istiyordum..

Yoruluyorum artık hepsi bu.. uykuyla dinlenemeyecek kadar yorgunum. Yüklerimden kurtuldukça daha fazla dibe batıyorum sanki. Galiba geçmişin ağırlığı hala üzerimde ve ben kıyaslayarak altında eziliyorum.

Dizlerimi karnıma doğru çekip başımı üzerine koydum. Her şey iyiken olur olmadık bir şey düşüyor içime veya başka bir şey oluyor Alt üst oluyorum. Küçük bir çocuk gibi küsüyorum her şeye. Usulca açılan kapının sesini duydum fakat göz ucuyla baktım sadece.

ciel caché (TAEKOOK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin