Jungkook'dan...
Gece gibiydi, o yüzdendi gözlerinde ki ışıldayan yıldızlar, parlaktı yüzü tıpkı ay gibi bilinmez ve güzeldi. Her şeyden habersiz huzurla kollarımda uyurken onu izlediğimden habersizdi. Göz kırpmadan her sanitimini izlerken çok huzurlu görünüyordu.
Üzerinde benim kıyafetlerim vardı, o kadar büyük gelmişti ki çok tatlı görünüyordu onlarla. Uyanmasın diye bilmem kaç saattir yerimden kıpırdamadan bekliyordum. Minik ellerini göğsümün üzerine koymuş saçlarını üzerime serpiştirmişti.
Kirpiklerinin güzelliğinde kaybolurken Göz kapakları hareket etmeye başladı. Yüzüme yerleşen aptal gülümsemeyi bir türlü silemiyordum. İçimde ona karşı bastıramadığım çocuksu bir heves var. Onu görünce zıplayan sevinen çocuk yanıma mani olamıyorum.
"Günaydın.." dedi uykulu bir şekilde gözlerini kırparak. Kızarmış dudakları ve benim bıraktığım izlerle eşsiz görünüyordu. Nefesim kesildi, bir kaç saniye takılı kaldım bakışlarında. Elini yanağıma koyup okşadı yavaşça.
"Günaydın küçüğüm." Yüzümü tutan eline öpücükler kondurdum. Huylanarak geri çekince elini çektiği yer üşüdü. Güzelliğini anlatmaya kelime yetmiyor sadece hayran hayran bakıyorum yüzüne.. üzerimden kalkmaya çalıştı fakat acıyla geri yerine düştü.
"Siktir ivan bana ne yaptın sen her yerim çok acıyor!" Dedi yumruklarını karnıma vururken. Dudaklarımı birbirine bastırıp belini kavradım ve kucağıma çektim küçüğümü. Çok sert davranmış olmalıydım ki oturmakta zorlanıyordu. Bu doyumsuzluğum yüzünden ona zarar vermekten korkuyordum.
"Üzgünüm güzelim.." Sesli bir şekilde gülerek cevapladım. Ellerim sırtında geziniyor her dokundukça her bana baktıkça kendimi onun cennetinde buluyordum. Güç benim için bu demekti, onu yanımda tutup sevgimle sarmaladıkça yaralarını öpüp sardıkça kazanıyordum bu gücü.
"Mahvettin her yerimi bunları nasıl kapatacağım şimdi." Dedi sitemle omuzlarıma tutunarak. Bir elimi kaldırıp parmağımı dudaklarında gezdirdim.
"Saklamana gerek yok küçüğüm görsünler." Yanaklarını sıkıp çekiştirdim. Cildi çok yumuşak ve pürüssüzdü. Dudaklarıma yavaşça vurup üzerimden kalktı zorlukla.
"Tabi tabi herkese ilan edeyim istersen birde!" Ayaklarını yataktan sarkıtıp bir süre bekledi. Ayağa kalkamıyor gibi görünüyordu. Üzerimdeki yorganı atıp arkasına geçtim ve Ellerimi sardım beline.
"Böyle çok eşsiz görünüyorsun." Dedim elimi karınında gezdirerek. Bütün gece kusur sandığı yerlerden öpüp güzelliğini görmesini istedim fakat hala bilmiyordu ay'dan güzel olduğunu. Onun bir gülüşü bütün sinir sistemimi ele geçiriyor mantığımı devre dışı bırakıyordu.
Hızla tıklatılan kapıyla panik yapıp kollarımın arasına saklandı küçük. "Müsait değilim de!" Dedi kollarını belime sararken. Başını karnıma yaslayıp bekledi.
"Gir!" Dedim sesli bir şekilde gülerek. Yumruğunu hızla karnıma vurup yüzünü iyice gömdü üzerime. Onun aksine görsünler bilsinler istiyordum ki kimse ona yaklaşmasın. Yoongi hyung kapı ardında görünürken bizi fark edip kapıyı kapattı ve önümde durdu. Taehyung'un sırtı ona doğru dönüktü. Nefesleri vücuduma çarptıkça içimi basan heyecan beni çıldırtıyordu. ne yaptığının farkında olmadan sığındı bana.
"Bölmedim umarım ivan." Gözlerini bana çevirip ona hiç bakmadan konuştu. Yorganı çekip üzerini örttüm. Ah küçüğüm çok utangaçtı..
"Sorun yok hyung önemli bir şey mi oldu." Dedim kollarımı ona siper ederken. Elleri hiç olmadık yerlerde geziyor tehlikeli sınırları zorluyordu. Benden intikam aldığı besbelliydi. Dişlerimi sıkıp dayanmaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ciel caché (TAEKOOK)
Fiksi PenggemarKöpekten kaçarken mafya toplantısını bölen taehyung, onu görür görmez ona sahip olmak isteyen jungkook... (Saçma sapan yorumlar yapanlar engellenecektir, bu bir kurgu aşırı ciddiye alarak okumayın!) (Son olarak eklemek istediğim ise bu ilk ficimiz...