Bölüm 15

4.2K 296 225
                                    

Taehyung'dan

"Beni hatırlamadın mı tae? Bak gücendim şimdi(!)" Alaycı bir tavırla konuştu. Tanıdık gelen sese karşı kafamı yavaşça kaldırıp sesin sahibine baktım.

Yüz yüze gelince korkuyla bir adım geri sendelemiştim. Hayır! Hayır mümkün değil olamaz!! Arkaya doğru kaçmaya başladım. Ayaklarım tutmuyordu, kafamın içindeki sesler durmadan konuşuyor nefesimi kesiyordu.

"S-sen nasıl buldun-"

"Şştt sakin ol tae sana öğrettiklerimi unuttun mu yoksa gel buraya bakalım!" Dedi karanlık ellerini bana uzatıp kolumu tutarken.

"Bırak beni yalvarırım!" Dedim sessizce. İvan görmemeli bilmemeliydi fakat bu adamın burada ne işi vardı? Nasıl burada yaşıyordu? Ben kurtulamıyordum, beni kovalayan bu korkunç gerçekten kurtulup kaçamıyordum.

Büyüyemiyordum biliyor musun, yaşım kaç olursa olsun aynı yaşta takılı kalıyorum yıllardır. içimde yaşayan çocuktan kurtulamıyorum. o çocuk içimde hep acılarla boğuşuyor. kötü yaşanmış ne varsa hala onların üstesinden gelmeye çalışıyor. ne yazık, galip geleceğini sanıyor.

Yenileceğimizi bile bile ona ve onun kirli anılarına meydan okuyordu. "Neden zorluk çıkarıyorsun yoksa efendinin öğrenmesini mi istersin?" Kolumu serbest bıraktı merdivenlerin ucundaydık. Hala aynıydı bakışlarındaki karanlık.

"Ben bir şey yapmadım benim suçum yok hayır!" Bağırdım aniden, ellerimi kulaklarıma kapatarak. Duymak istemiyordum..

"Seni küçük sürtük! Ne yaptığını hatırlatmak gerekiyor demek ki sana!" Bir adım daha yaklaştı bana, yüzünü yüzüme yaklaştırıp koluma tırnaklarını geçirdi.

"Söylesene efendi ivanı nasıl ayarttın?" İğrenerek güldü. Küçük gözlerini alaycı bir şekilde deviriyordu. Gözlerim çoktan dolmuş ellerinde titriyordu bedenim. Eli bana bıçakla kesilmiş gibi acı vermişti. Daha fazla sıktı kolumu artık yanaklarımdan süzülen yaşlara mani olamıyordum.

Gözyaşımı parmağıyla silip diline sürttü ve güldü. Gözü arkaya takıldı önce, sonra bir anda yüz ifadesi değişti. Ciddi bir şekilde öne doğru eğilip "Efendi ivan." Dedi.

Aceleyle gözlerimi silip yüzümü düzelttim. Tanrım lütfen bilmesin öğrenmesin ivan! Ayak seslerini duyuyordum. Nefesini arkamda hissettim ama dönmeye cesaretim yoktu.

"Senin burda ne işin var yujun? Adamları kontrol et demedim mi sana!" Öfkeyle bağırdı ivan. Bu adam onun adamı olamazdı hayır! Elini beline atıp bedenimi çekti kendine.

"Size bilgi vermeye geliyordum efendim tam çıkacakken düşmek üzere olan bu küçük beyi tuttum." Dedi göz ucuyla bana bakarak. Gözlerini yere çevirip ivana bakmadı. İvan derin bir nefes alıp ona döndü.

"Sus! Bir daha onunla göz göze bile gelme şimdi git işinin başına!" Hiddetle konuşup elini savurdu. Yujun bir daha eğilerek önümüzden çekilip gitti. Yüzümdeki o don ifadeyi düzeltemiyor korku dolu titriyordum.

"Küçüğüm bu yüzünün hali ne? Nerde benim yıldızlarım?" Dedi yüzümü avuçları arasına alırken.

"Hiç düşecektim az daha ondan korktum." Ses tonum her zaman ele veriyordu beni. Zoraki bir gülüş yerleştirdim dudaklarıma. Jimine kaydı gözlerim en az benim kadar korkmuş görünüyordu. Bana baktı, gözleriyle çok şey anlatıyordu.

"Yavrum sana ne oldu?" Suga hyung jimine bakıyordu dikkatle.

"Y-yok bir şey olmadı biz gidelim artık." Hyung kolunun altından çıkıp benim yanıma ulaştı. İvan şüpheli gözlerle bakıyordu bana hala. İnanmıyordu dediklerime belki, belki de başka bir şey arıyordu altında.

ciel caché (TAEKOOK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin