Taehyung'dan
Ona olan aşkımı asla sözcüklere dökememiştim ama eğer bakışlarında bir dili varsa, dünyanın en aptal insanı bile onun için deli divane olduğumu anlayabilirdi. Benim sevgimi oradan ölçebilirlerdi. Bizim aramızda sözcüklere yer yoktu artık.
Karşımda öylece dursa hareket bile etmeden sadece bakışından anlardım beni nasıl sevdiğini. Tüm bunları aştıktan sonra esas sevgiyi bulup kenetlenmiştik birbirimize. Onca yaşanmışlığın ardından bebeğimiz olacaktı ve ben ilk defa kalbimin bu kadar uzun süre attığı hissediyordum.
Benim için endişesi ve kıskançlığı beni boğsada bir şekilde aşıyorduk. Şimdi ise işim var diyip çıkıp gitmişti. Yoongi hyunla bir şeyler karıştırıyorlardı.Uzun süren gidişinin ardından evde oldukça sıkılıyordum. Yattığım yerden kalkıp üzerimi düzelttim. Mutfağa gidip bir şeyler yemek istiyordum.
Giderken uzun şeyler Giy diye tembih ettiği için onu dinlemeyip kısa giyinmiştim. Belimi sıkıca saran beyaz tenis şortumun üzerine yakası açık bir bluz yakıştırmıştım. Boynumdan kollarıma doğru zarif işlemeleri ile harika görünüyordu.
Boy aynasından kendimi süzüp odadan dışarıya çıktım. Karnım iyiden iyiye belli oldukça kilo aldığımı hissedip ağlama hissiyle baş başa kalıyordum. Elimi Karnımın üzerine koyup okşayarak trabzanları tutup dikkatle indim aşağıya.
Kıskançlığından evdeki adamları dışarıya koymuştu. Soğuk zemini aşıp mutfağa geçtim fakat birisi arkası dönük şekilde bir şeyler yiyordu. Korumaların giydiği giysiden farklı olarak gömleği de siyahtı. Görüş açımda geniş sırtı görünüyordu.
Yavaş adımlarla arkasındaki masaya geçip oturdum. Beni fark etmeden önündeki yiyip ağzını silerek bana döndü. Simsiyah saçları vardı, kaşları aynı jungkook'un kaşlarına benziyordu. Yanaklarındaki gamzeler ağzı hareket ettikçe ortaya çıkıyordu.
Beni fark etmesiyle birlikte olduğu yerde sıçrayıp elindekini düşürdü. "Üzgünüm efendim sizin burada olduğunuzu bilmiyordum." Dedi yutmaya çalışarak. Gülümseyip başımı ellerimin arasına aldım.
"Bana efendim deme taehyung de, senin adın ne?" Dedim biraz daha öne kayarak. Çok sıkılıyordum ve tanışmakta bir sakınca görmüyordum. Yerdeki tabağı alıp tezgaha bıraktı ve bir sandalye çekip karşıma oturdu.
"Peki nasıl isterseniz bende yeong memnun oldum." Dedi elini uzatarak. Bir süre yüzüne bakıp uzattığı eli tuttum ve sıktım. Çok samimi ve içten bir şekilde bakıyordu yüzüme. Daha önce bu evde görmemiştim onu.
"Yeong ne iş yapıyorsun burada?" Arkama yaslanıp masada duran meyvelerden birini aldım rastgele. Jungkook gelmeden bir şeyler yiyip odama çıkmalıydım.
"Aslına bakarsan ben efendi Jungkook'un çocukluk arkadaşıyım burada da baş korumalığını yapıyorum." Ayağa kalkıp tezgaha yöneldi. Hiç duymamıştım bunu, belki arkadaş olup sohbet edebilirdik ara ara.
"Anladım seninle daha çok görüşürüz." Dedim ağzımdakini yutmaya çalışarak. Tencereleri çıkarmış bir şeyler pişiriyordu aceleyle. Bir anlık dönüp gülümsedi ve işine devam etti. Aralarındaki bu benzerlik hoşuma gitmişti.
"Nasıl istersen taehyung, arkadaşımın böyle güzel biriyle eş olduğunu görmek beni kıskandırdı açıkçası." Dedi sesli bir şekilde gülerek. Aynı şekilde karşılık verip yanına geçtim ve tezgaha kalçamı dayadım.
"Ağlayacağım şimdi bak zaten duygusalım iltifatlar felan duygulandım." Dedim gözlerimi tavana dikip ellerimi çırparak. En ufak şeye iyi olsa dahi ağlamak geçiyordu içimden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ciel caché (TAEKOOK)
ФанфикKöpekten kaçarken mafya toplantısını bölen taehyung, onu görür görmez ona sahip olmak isteyen jungkook... (Saçma sapan yorumlar yapanlar engellenecektir, bu bir kurgu aşırı ciddiye alarak okumayın!) (Son olarak eklemek istediğim ise bu ilk ficimiz...