Araz Aylinin çalıştığını ve bu yüzden her gün geç saatte eve yürüdüğünü öğrenmişti. Araları bozuk olduğu için Ayline onu eve bırakmak konusunda bir öneride bulunamamıştı. Bunu yapmış olsaydı bile, Aylin o yokmuş gibi davranırdı. Zira okulda tam olarak bunu yapıyordu. Arazın söylediği hiçbir şeyi duymuyormuş gibi, onu görmüyormuş gibi davranıyordu. Derste Araz son sıradan ara sıra Ayline bakıyordu. Belki anlar da arkasını döner diye ümit ediyordu, ama böyle bir şey olmuyordu.
Araz bu süreçte Aylinin ona ne kadar iyi geldiğini anladı. Onunla konuşmamak, onu ona gülümserken görmemek çok üzüyordu onu. Arazın değişmiş olan ruh halini en çok Vural görüyordu. Ona nedenini sorsa da, Araz bir şey olmadığını söyleyerek geçiştirmişti hep. Aylinle arasında olanlar sadece onu ilgilendirirdi, ve Vuralın bunu diğerlerine söyleme ihtimali de vardı. Hele de Sevdanın öğrenmesi kötü olurdu.
Araz Aylinin çalışma saatlerini öğrenmişti ve Aylinin geç saatte yürümek zorunda olduğu her gün, Araz onu kendini belli etmeden takip ediyordu. Aylinin eve girdiğini görünce de tamirhaneye geri dönüyordu. Bunu yapmaması halinde içi rahat olmazdı, çünkü mahallenin bazı zamanlar tekin olmadığını çok iyi biliyordu.
Bunu yaptığını kimse bilmiyordu, bu yüzden her seferinde farklı bir bahane ile dışarıya çıkıyordu. Bir akşam tamirhaneye geri geldiğinde aklına dolapları toplamak geldi, o an ister istemez dolaplardan birine sakladığı perdeyi gördü, daha doğrusu perdeden kalan parçaları. Araz eline kelebekli perdeyi aldı ve koltuğa oturdu. Yanık izleri duruyordu hala. Aylin olup bitenleri öğrenince ona hediye edilen bu perdeyi tamirhanede Arazın gözlerinin önünde yakmıştı. Arazla son kez göz göze gelişi olmuştu bu.
Araz o anı düşününce gözlerinin dolduğunu hissetti.
Aylin sessiz sedasız tamirhaneye gelmişti ve Arazın onu görmesini bekliyordu. Araz en sonunda onu görünce gülümsedi ve karşısına geçti.
"Ne güzel sürpriz bu prenses."
Aylin gülümsemiyordu. Tam aksine, gözlerinde tuhaf bir hüzün vardı. Araz bunu anlayınca gülümsemesi soldu.
"Ne oldu Aylin? Sen iyi misin?", diyerek elini Aylinin koluna koydu.
"Çok eğlendiniz mi bari? Arkadaşlarınla, Gizemle beni ve aptallığımı konuşurken?"
Araz kaşlarını çattı.
"Ne demek istiyorsun sen?"
"Bana oynadığın oyundan bahsediyorum. Beni Gizemi geri kazanmak için kullanmandan bahsediyorum."
Araz yutkundu. Ayline ne diyeceğini bilmiyordu.
"Umarım mutlusundur artık, hedefine ulaştın nasıl olsa. Bu uğurda kimin canını yaktığın da önemli değildir senin için."
"Bak, kızmakta haklısın. Ama her şey değişti. Açıklamama izin ver."
"Değişti, öyle mi? Ne değişti Araz? Sen değiştin mi mesela? Oyunların, insanları harcaman. Saçma sapan planların ve intikamların değişti mi?"
"Sen de mi bana, sen karanlıksın diyeceksin Aylin," diye sordu Araz hafif bir kızgınlık ile.
"Sen de de, alışkınım ben zaten," diyerek arkasını döndü Araz.
Aylin bir süre sustu.
"Gizemin aksine ben sana asla böyle bir şeyi demedim de, demem de. Çünkü senin ne kadar acı çektiğini en iyi ben anlarım. Senin iyi bir insan olduğuna inanmıştım. Bunca şeyden sonra sana güvenmeyi tercih etmiştim ben. Sana korkularımı anlattım, annemden bahsettim. Ama sen.. Sen umursamadın bile. Niye Araz? Zengin bir ailede büyüdüm diye mi? Acılarım komik mi geldi sana?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arlin İçin Kısa Hikayeler
FanfictionArlin için tek bölümlük sahnelerden oluşan bir kurgu.