Kelebek tayfanın Melek ile dalga geçtiği günün akşamı...
Aylin yavaşça tamirhaneye doğru yürüdü. Tahmin ettiği gibi, yine Araz yalnızdı ve bir araba ile uğraşıyordu. Araz Aylin'i görünce gülümsedi. Yazdığı mesaj yüzünden geldiğini sanmıştı.
Fakat Aylin gülümsemek yerine, ciddi bir bakış ile bakıyordu ona.
"Prenses, hoş geldin. Geç otur -"
"Oturmaya gelmedim, konuşup gidicem."
Araz kafasını olumlu anlamda salladı ve Aylinin karşısına geçti.
"Noldu?"
Aylin yere bakıyordu, belli ki konuya nasıl gireceğini düşünüyordu. Araz parmağı ile Aylinin çenesine dokundu ve küçük bir hamle ile Aylinin ona bakmasını sağladı.
"Senin bir derdin var, konuş hadi. Dinliyorum seni."
"Sence derdim ne olabilir?"
Araz güldü ve omuzlarını silkti.
"Araz cidden yetmedi mi artık? Bu düşmanlık, bu nefret nereye kadar devam edecek?"
Arazın yüzü düştü.
"Anlamadım?"
"Bugün okulda olan şeyi, Melekle dalga geçmenizi kastediyorum. Çok saçmaydı, ne gerek vardı buna?"
Araz gözlerini devirdi ve arkasını dönerek biraz uzaklaştı.
"Arkanı dönme bana," diye bağırdı Aylin kızgın, ama aynı zamanda titreyen bir ses tonu ile.
Araz duraksadı ve kaşlarını çattı. Aylin bir kere daha öfkeli bir şekilde gelmişti, ama bu sefer öfkesi başka bir boyuttaydı. Araz bir süre sonra tekrar arkasını döndü. Aylin ona doğru yürüdü.
"Sakin ol Aylin. Abartmıyor musun biraz?"
"Hayır abartmıyorum. Ama siz artık bu dalga geçme olayını abartıyorsunuz. İnsanların acıları ile dalga geçiyorsunuz. Bilip bilmeden konuşuyorsunuz. O kız çok acı çekti Araz, çok. Ama siz bunu dalga konusu yaptınız."
"İlk defa olmuyor sonuçta, ilk defa dalga geçmiyoruz. Şimdi mi battı?"
"Bazı şeylerin mizahı olmaz Araz. Ya bunu en iyi senin bilmen gerekirdi. O zamanlar bilmiyordum, ama -"
Aylin yutkundu. Gözleri hafif buğulanmıştı.
"Can o keki okula getirip, anne keki dediğinde... Senin bunu anlamayacağını söylediğinde canın yanmadı mı?"
Araz bir kaç adım geri geri yürüdü ve yere baktı. O gün geldi aklına. Annesinin yokluğunun tekrar yüzüne vurulduğu anı hatırladı.
"Üzülmedin mi? Niye başka bir insana aynı şeyi yapıyorsun? Eminim ki o gün, bu cümleyi duyduğunda annen gelmiştir aklına. Cana kızmışsındir bilmeden acına tuz bastı diye."
Araz Ayline baktı. Gözleri hafif dolmuştu. Aylinin ise sesi titremişti. Aylin onu tanıyordu ve aynı zamanda acısını anlıyordu.
"Niye karşındaki insanı bilmediğin acıları ile vuruyorsun Araz. Neden üzüyorsun arkadaşlarımı ve beni?"
Araz hızlı adımlar ile Ayline doğru yürüdü. Aylinin karşısına geçip yüzünü avuçlarına aldı.
"Öyle söyleme...Seni asla acınla vurmam Aylin. Sana bunu asla yapmam."
"Arkadaşlarıma bunu yaptığın her an, ben de acı çekiyorum ama. Onlar üzülünce ben de üzülüyorum. Sen üzülmez miydin? Değer verdiğin insan bunu arkadaşlarına yapsa, verdiğin değeri sorgulamaz mıydın?"
Aylin bir süre Arazın gözlerinin içine baksa ve orada gerçeklik görse de, konuştuktan sonra Arazın ellerini yüzünden indirdi yavaşça ve kendi ellerini de geri çekti.
Araz boşta kalan ellerine baktı. Aylinin az önce dediği şeyi ancak anlamıştı. Aylin ona değer veriyordu. Araz belli belirsiz gülümsedi ve bir adım attı Ayline doğru. Aylin ise o bunu yaparken bir adım geri gitti. Aylin bunu yapınca Arazın yüzündeki gülümseme tekrar soldu.
"Benim için, biraz olsun önemsiyorsan beni, arkadaşlarımı acıları ile vurma Araz. Lütfen."
Araz tam anlamıyla onaylamadı onu, çünkü söz vermekten ve yapamamaktan korkuyordu. Ama Aylin Araza bakarken dediklerini anladığını gördü ve hafif gülümsedi.
Hayal kırıklığına uğramaktan korkuyordu, Araz yine aralarına aşılması zor duvarlar örer diye korkuyordu. Ama tek şansı Araza güvenmekti ve onun Araz için hissettiklerinin bir karşılığı olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arlin İçin Kısa Hikayeler
Fiksi PenggemarArlin için tek bölümlük sahnelerden oluşan bir kurgu.