Araz Ve Aylin (23)

156 13 3
                                    

Ghbg nin 22. Bölümünde Aylin + bölümde olmayan bir arlin sahnesi

Aylin pencere kenarındaki masada oturmuş ders çalışmaya çalışıyordu. Fakat bir türlü aklını derse veremiyordu.

Hayatında hiçbir şeyin normal gitmediğini ve gitmeyeceğini düşünmeye başlamıştı artık. Önce babası işlemediği, ama üzerine yıkılan cinayetten hapse girmişti, sonra da Mertin başına aynı şey gelmişti. Kardeşinin yaşadıkları ise onu derinden yaralıyordu. Ve Aylin bu yüzden önünde duran kitaptaki soruları beş kere de okusa anlamıyormuş gibi hissediyordu. Aylin ders kitabını kapattı, koltuğa geçti ve arkasına yaslandı.

Bütün bunlar olurken bir de Arazın ona yaklaşımı değişmişti. Tamirhanede olanlar, jandarmalar onu götürürken Arazın bakışı.. Bir de hediye ettiği gül vardı tabi ki. Aylin koltuğun yanındaki masanın üstünde duran güle baktı ve gülümsedi. Gül onun için aşkı temsil ediyordu, hisleri olan bir çiçekti. Ve bu çiçeği ona veren kişi Araz olmuştu. Kelebek.. Arkadaşlarına ve ona okulu zindan etmek için uğraşan kişi.

Ondan nefret etmesi gerekmez miydi?  Arkadaşları söz konusu Araz olunca en olumsuz ve kötü şeyleri düşünür ve söylerdi. Onlar Arazı bir düşman olarak görüyordu. Belki de nefret ediyorlardı ondan. Ama o Arazdan nefret etmiyordu, hatta içinde tuhaf hisler vardı adlandıramadığı. Kimi zaman heyecan hissediyordu, hele de Arazla göz teması kurduysa, kimi zaman kıskançlık, söz konusu Gizem ve Araz olunca. Ve kimi zaman huzur ve mutluluk. Araz onun düşmanı değildi..

Hayatı onlara, en çok da arkadaşlarına, zindan etmeye çalışan Arazı savunmuştu emniyette, hem de hiç düşünmeden ve şüphe etmeden. Evet Araz fevri bir insandı, dengesizdi, ama bu kadar büyük ve kötü bir şey yapmazdı. Aylin buna tuhaf bir şekilde sonuna kadar inanıyordu. Aklına arkadaşlarının tepkisi geldi. Hepsi şaşırmıştı doğal olarak. Kendisi bile o an tepkisine  şaşırmıştı. Çünkü böyle bir savunmayı en yakını olan arkadaşları için yapardı aslında, Araz için değil.

Aylin parmak uçları ile güle dokundu. Sanki bir iki dakikalık bile olsa içini bir huzur ve sıcaklık kapladı. Neden hayatında tek olumlu şey bu gülmüş gibi geliyordu ona? Yalnızca bardağın içinde duran bir çiçek değil miydi? Onu özel kılan neydi? Veren kişi mi?

Araz ve onun arasında bir bağ vardı. İkisi de annesiz büyümüştü. Hislerinin bundan kaynaklandığına inanmak istiyordu şuan. Arazın da dediği gibi, iki öksüzün dayanışmasıydı bu. Peki o halde neden Aylinin kalbi tamirhanede Arazın onu kolundan tuttuğu ve birbirlerine baktıkları anı düşününce daha hızlı atıyordu?

Aylin derin bir nefes alıp verdi. Aklı çok karışıktı ve bu karışıklığı anlatabileceği kimse yoktu. Kimse anlamazdı onu, hele de söz konusu Araz olunca. Bu yüzden içindeki bu his her neyse kendisi çözmek zorundaydı.

,,,

Aylin ertesi gün arkadaşları ile sınıfta konuşurken Araz girdi sınıfa. Deri ceketini omzuna atmıştı ve bir şey demeden arkaya doğru yürüdü. O bunu yaparken kısa bir süreliğine Aylinle göz göze geldiler. Aylin gözlerini kaçırma gereği duydu yine.

Arazın sonraki dedikleri, Merti bir katil olarak gördüğünü tesciller gibiydi. Aynı şekilde Gizemin buna inandığını ve ifadesinde de bunları söylediğini dedi.

Aylin bu yüzden sınıfa yeni giren Gizeme bir iki şey söyleme gereği duydu. Gizem buna Aylinin aile mevzusunu ortaya atarak karşılık verdi. Aylin o an Gizemin bunu nasıl, daha doğrusu kimden öğrendiğini merak etti. Arkadaşları, ailesi ve Araz hariç kimse bilmiyordu bunu.

Gizem zafer edasıyla yerine geçerken, Aylin susmak zorunda kaldı. Yine işlemediği bir suç onun suçlu gibi görünmesine sebep olmuştu. Bu sefer hapiste olan o olmasa da, ailesi cinayetten hapiste olan kızdı o ve ailesini savunamıyordu bile.

Bu kavgada Aylinin canını yakan tek şey Gizemin sözleri olmadı. Arazın arkada durmuş kavgada Gizemin söylediklerini destekler şekilde hareketler yapması Aylin'i rahatsız etmişti. O an Araza bir bakış atmamak için kendini zor tutmuştu. Ama canı yanmıştı. Az da olsa güvendiği, acılarının bir kısmını paylaştığı kişinin onun canını yakmak için sözler sarfetmiş bir kişiye destek vermesi onu üzmüştü.

O kadar ki, Gizemin Mert ve onun olma ihtimali ile ilgili söylediklerine sert bir cevap vermek yerine, terk etmişti sınıfı. Melek ve diğerleri de onunla gitmiş onu teselli etmek için uğraşıyordu.

Pencere kenarına oturmuşlardı her zamanki gibi.

"Sen Gizeme aldırış etme, o düzgün düşünemiyor şuan," dedi Aylinin yanında oturan Melek.

"Aynen öyle, acısı düşünme kabiliyetini almış, Merti katil sanıyor," dedi şimdi de Can.

"Gizem hep böyleydi arkadaşlar, ben size demiştim. Ama siz inanmadınız ve maalesef Mert bunun bedelini ödüyor şuan.."

Diğerleri sustu. Aylin Gizem konusunda hep net olmuştu.

Bir süre daha oturduktan sonra derse geçtiler. Fakat Aylinin ders dinleyecek mecali yoktu.

Okuldan eve yürürken arkadan tanıdık bir ses geldi. Aylin göz devirdi ve adımlarını daha da hızlandırdı, ama Araz ona yetişmişti bile. Nefes nefese kalmış olmasından koştuğu anlaşılıyordu.

"Sana seslendim ama duymadın heralde," dedi Araz gülerek.

Aylinin ise içinden hiç de gülmek gelmiyordu.

"Senin yüzün neden asık?"

"Benim yüzüm neden mı asık?," dedi Aylin ve sinirden güldü. Lakin ciddileşmesi sadece bir iki saniye sürdü.

"Araz sen ciddi misin? Sınıfta olanları bilmiyormuş gibi yapma."

Araz iç çekti.

"Prenses, ne bekliyordun ki? Gizemin Mert konusunda size hak vermesini mi? Sonuçta kızın babası da öldü, bütün dünyası yıkıldı yani."

"Sen bana Gizemi mi savunuyorsun? Ayrıca meseleyi niye Merte getirdin ki?"

"Çünkü konu Mertti, daha doğrusu senin Merti savunmak için verdiğin mücadele."

Aylin Araza doğru bir adım attı.

"Birincisi, Merti savunmak en doğal hakkım, çünkü o benim arkadaşım. İkincisi, Gizemin en son dediklerini alkış tutarken duymadın heralde? Yoksa Gizeme sen mi anlattın?"

"Hayır tabi ki, ben Gizeme niye senin aile meseleni anlatayım. Büyük ihtimalle siz konuşurken duymuştur."

Aylin Arazı inceledi. Yalan söyleyip söylemediği konusunda emin olamıyordu. Ama içinden bu denilenlerin doğru olmasını diliyordu.

"Bana inanmıyor musun yoksa?"

"İşimi kolaylaştırmıyorsun Araz. Söz konusu Gizem olunca dengesiz Araz oluyorsun. Seni çözdüğüme ve anladığıma inandığım an bir şey yapıyorsun ve ben senin samimiyetini sorgular hale geliyorum. Aynı bugün yaptığın şey gibi.. "

"Aylin, biz düşman taraflardayız. Evet biz ikimiz iyi anlaşıyoruz, ama arkadaşlarımız bunu anlamaz. Soru sorarlar, cephe alırlar. Senin tarafında olsaydım sormazlar mıydı 'Ne oldu da Araz Gizeme laf söyledi ve Aylin'i savundu?' diye."

"Beni savunmanı beklemedim ben, buna ihtiyacım da yok zaten."

"O halde neden kızıyorsun bana?"

Aylin bir adım geri gitti, Araz da bir adım öne.

"Aylin, ben seni kırdıysam özür dilerim..."

"Benim gitmem gerek. Daha işlerim var.. "

Aylin Araza son bir bakış atıp uzaklaştı oradan.

Aylin hızlı adımlar ile evine doğru yürüdü. Araza neden kızdığını dahi bilmiyordu. Arazın Gizemle ilgili tutumu belliyken, Aylinin ondan beklediği şey neydi? Araz onun neyiydi ki, ondan acısına saygı duymasını bekliyordu? Aylin ilk defa kendini çözemiyordu.





Arlin İçin Kısa Hikayeler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin