2.Bölüm: Sargı

124 30 17
                                    

Merhaba! 2. Bölüme hoşgeldiniz :)
Hikayemiz devam ediyor. Ben her bölümü severek yazdım , umarım okurken sizde seversiniz. Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim. Okuduğunuz için hepinizden teşekkür ederim :)
🌸🌸🌸

"Sargılarla dolu bir kalbe nasıl yardım edilebilirdi? Kalbin üzerindeki sargıları çekip almak geçmişin kalp kırıklıklarını gün yüzüne çıkarmaktı ve o kırık parçalar karanlıkta kalmalıydı."

Günaydınnnnnn!!!

İlayda'nın bağırmasıyla yerimden sıçradığımda bana bakarak gülmeye başlamıştı. İlayda her gün üşenmeden fönlediği kızıl saçları ve gereksiz mutluluğuyla kapının önünde dururken tebessüm ettim. Bu kız nasıl oluyorduda sabahın köründe bile bu kadar neşeli olabiliyordu.

Saate baktığımda düşündüğüm kadar erken olmadığını anlamıştım. Saat neredeyse 10'a geliyordu. İlayda içeri girdiğinde esneyerek günaydın dedim.

"Annem evde boş boş oturma dedi ve beni senin yanına yolladı."

Onun bu şikayet eden sesine kıkırdadım. Sevim abla İlayda'nın evde oturup durmasını izin vermiyor, sosyalleşmesini ve biraz temiz hava almasını istiyordu. İlayda ise telefonu olduğu sürece nefessiz yaşayabileceğini iddia ediyordu.

Günümüzde herkes için önemli bir hale gelen telefon İlayda'nın bir uzvu gibiydi.

Kurabiyelerden gelen kokuyu içine çekerken sırıttı.

"Düşündüm de iyi ki yollamış."

Kurabiyelere giden eline vurduğumda küçük çocuklar gibi dudaklarını büzdü.

"Şimdi olmaz , sonra yersin. Ayrıca annem daha ben kurabiyeleri boşaltamadan yarısını yediğini duyarsa bizi öldürür."

İlayda kıkırdarken ben sıcak kurabiyeleri temiz bir eldivenle bir kaba boşaltıyordum. Mutfağın kapısından giren annem bir kaç kutu daha getirmişti. Elinden alıp tezgaha bıraktım ve boşalan kurabiye kutularını da mutfağın kenarındaki çöp poşetine attım.

Annem sanırım daha birkaç tur daha araba ve kafe arasında mekik dokuyacaktı. Gidip ben alayım desem de kabul etmedi. Zaten az yürüdüğünden, yürüyüşün ne kadar sağlıklı olduğundan bahsetti.

İlayda ise isyan eder gibi bir anneme bir bana bakıyordu. Anneme kısık gözlerle bakarken bir anda neşesi geri gelivermişti.

"Meryem teyzeciğim bugün çok güzelsin. Pardon yanlış oldu. Her gün biraz daha güzelleşiyorsun."

Annem beklemediği iltifat karşısında ilk şaşırarak İlayda'ya baksa da ardından gülümseyerek teşekkür etti.

İlayda ise rahat duracağa benzemiyordu ve tabi ki de durmadı. Bu iltifatın ardından gelen cümleyle annemin ağzından laf almaya çalıştığını anlamış olduk.

"Meryem teyze sağlıktı, spordu annem bunları sokuyor senin aklına değil mi? Bu ceza daha ne kadar sürecekmiş? Söyle bana Meryem teyze benim ne günahım var ya?! Bu güzel yaz gününde annem bana kafayı taktı."

Annem ciddi gözükmeye çalışsa da başarılı olamadı ve kıkırdadı. Dudaklarına fermuar çekmeden önce ağzımdan tek laf alamazsın dedi. Ne cezasından bahsettiğini anlayamamıştım ama zaten nasıl olsa İlayda birazdan duramaz anlatırdı.

Üçümüz aynı anda gülerken İlayda hala bir şeylerin peşindeydi , anneme üzgün bakışlar atıp kendini acındırmaya çalışırken konuşmaya başladı.

"Meryem Teyze hiç olmazsa annemi ikna edemez misin? Şu telefonumu artık bana geri versin."

İşte bunu beklemiyordum. Sevim abla telefonunu mu almıştı? Annemin telefonu çalmaya başladığında İlayda ya cevap veremeden mutfağın kapısına yöneldi

Kumsal'ın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin