"Her efsane bir gerçekten doğardı belkide bizim hikayemiz hayat ve efsanelerin kesiştiği noktadaydı."Üzerimdeki pembe elbiseyi düzeltirken İlayda'ya bir kez daha teşekkür etmek istedim. Doğum günümde giydiğim zamanda çok hoşuma giden bu elbise bu günde üzerimde çok güzel duruyordu ve günü kurtarmıştı.
Bakışlarım son bir kez kafenin içinde gezindi , her şeyin yerli yerinde olduğundan emin olduğumda tebessüm ettim. Annem içecekleri ve yiyecekleri kontrol ederken Ayça ve Tuğçe de masalara artıştırmalık yerleştiriyorlardı.
Mert abi kravatını evde unuttuğu için on dakika önce panikle kafeden çıkmıştı, neyseki daha zaman vardı. Üniversite arkadaşlarından bazıları gelmiş ve arka masalara yerleşmişlerdi bu yüzden bir an önce dönmesini umuyordum.
İlayda'nın nerede kaldığını düşünürken kafenin kapısında beliren kızıl dalgalı saçları görmemle tebessüm ettim. Bir saat önce burada olacağını yazmıştı ama belli ki maşa yapmaya karar vermesiyle yine zamanı unutmuştu. Elindeki kocaman çantayla yanıma gelirken giydiği topukluların üzerinde dikkatle yürümeye çalışıyordu. Topuklu üzerinde yürümekte İlayda'nın da pek profesyonel olmadığını anlarken iyi ki babet giymişim diye içimden geçiriyordum.
Yanıma gelmesiyle etrafında yavaşça döndü, doğum günümde giydiği mor elbise üzerinde o günki kadar güzel duruyordu. Başka bir elbise almaya zamanı olmadığı için dün biraz yakınsa da onu aynı elbiseleri giymeye ikna edebilmiştim. Evililik teklifi hazırlığı bile aceleye gelmişti ve bizim alışverişe çıkmaya zamanımız olmamıştı , her şeye rağmen bu günün çok güzel geçmesini umuyorduk.
Güzel tebessümüyle bana bakarken turuncu saç tutamlarını düzeltti.
"Nasıl olmuşum?"
Şık makyajı elbisesiyle uyum sağlarken oldukça güzel gözüküyordu.
"Çok güzelsin."
Aldığı iltifatın mutluluğuyla gülümserken elindeki çantayı yukarıya kaldırdı.
"Kurtarıcın geldi , hadi seni de hazırlayalım."
İlayda'nın söylediği cümleyle üzerimde göz gezdirdim. Tamam , fazla makyaj yapmayı bilmediğimi kabul ediyordum ama hazır olduğumu sanıyordum.
"Ben hazırım zaten."
İlayda neşeyle sırıtırken bebeklerini giydirip evcilik oynamak isteyen bir çocuk gibiydi. İlk kendini ardından beni hazırlamak onun için bir eğlenceydi.
"Kumsal ben böyle süslenmişken seni sade bırakamam. Rujunu güzel sürmüşsün ama gözlerede bir şeyler yapalım."
Beni kolumdan tutup masaya oturttuğunda çantasından neler çıkacağını merak ediyordum. Doğrusu İlayda'nın güzel makyaj yaptığını kabul ediyordum ve bu sefer isteksiz değildim. Çantasından çıkardığı düzleştiriciye hayretle baktım. Bir kaç makyaj fırçası olabilirdi ama benim için düzleştiricisini getireceğini düşünmemiştim.
"Kumsal bana öyle şaşkın şaşkın bakma. Elbette , senin için çok sevgili dostumu getiririm."
Düzleştiricisine olan sevgisine gülerken hızlıca masanın arkasındaki prize düzleştiricinin fişini taktı. İlayda hızlı bir şekilde saçımı düzleştirirken oldukça profesyonel gözüktüğü bir gerçekti. Saçlarımı bitirmesiyle düzleştiricisini tekrar çantasına koyup elindeki far paletiyle yanıma yaklaştı.
Ne yaptığından oldukça emin duran davranışlarıyla elindeki minik fırçayı pembe hafif simli farın üzerinde gezdirdi. Ben ise itiraz etmeden dikkatle onu seyrediyor , makyaj yapmayı İlaydadan biraz olsun öğrenmem gerektiğini hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kumsal'ın Kalbi
Teen FictionEfsaneler, varlığı belirsiz hikayeler. Siz bir efsanenin hiç gerçek olabileceğini düşündünüz mü? Biz düşündük ve fark etmeden inandık. "Kumsalın Kalbi Efsanesi"gerçekti ve bu bizim efsanemizdi.