5. bölüme hoşgeldiniz. Her bölümü paylaşırken heyecanlanmam normal mi? Yaz dizisi tadındaki hikayemiz kaldığı yerden devam ediyor 💙 Oy verip yorum yaparsanız sevinirim.
🌸🌸🌸"Bir dakika sonra kafeye gelecek , koyu mavi gözleriyle gülümseycek, kalbimin ritmini değiştirecekti ve bu sedece bir dakika sonra gerçekleşecekti..."
Kumsal , Uyan artık!
Annemin sesiyle gözlerimi açtığım da yatakta geriniyordum. Saate baktığımda 7:00 olduğunu gördüm. Pek istekli olmasam da esneyerek yatağımdan kalktım.
Birbirine girmiş saçlarım gözümün önüne düşerken yatağımın üzerindeki ince battaniyeyi katladım. Hava gündüzleri sıcak olsa da geceleri serindi. Esneyerek banyonun yolunu tuttum. Kendime gelebilmek için yüzüme soğuk su çarptığımda aynadaki yansımamla göz göze geldim ve bir kaç dakika hayatı sorguladım.
Gerçekten erken kalkmaktan nefret ediyordum!
Sarıya yakın kumral saçlarımı biraz ıslattım ve tarakla iyice taradım. Ardından elime geçen ilk tokayla yukarıdan topladım.
Sokakta bu sıcakta açık saçlarla dolaşan genç kızlardan hiçbir zaman olmamıştım. Çok terleyen bir insandım ve güzellik algısı denen şeyden nefret ediyordum. Sırf şu algı yüzünden insanlar nelere katlanıyordu ve ne yazık ki bu algıyı yıkabilmek hiç de kolay değildi.
Makyajdan da pek anladığım söylenemezdi. Acemice yaptığım makyaj kirpiklerime sürdüğüm bir maskara ve dudağıma sürdüğüm bir parlatıcıdan ibaretti. Banyodan çıktığımda annem mutfakta her sabah içtiği kahvesini içiyor, beni bekliyordu.
Odama geri girdiğimde gardırobumu kurcalamaya başladım. Pantolon giymekten de nefret ediyordum , eve geldiğimde bu sıcakta bacaklarıma yapışan pantolonu çıkarmak tam bir eziyetti.
Bu yüzden katlı şekilde duran pantolona kötü kötü bakıp başka bir şeyler bulmaya çalıştım.
Dizlerimin altında biten siyah bir etek , üstüne de omuzları açık toz pembe bir bluz giymiştim. Üstüme papatya aromalı parfümümü sıktığımda artık odadan çıkabilirdim.
Annem kahvesini bitirmiş kapıda beni bekliyordu. Onu daha fazla bekletmemek için hızlıca yanına gittim. Pembe babetlerimi ayağıma geçirdiğimde annem kapıyı kilitliyordu.
Binanın kapısından çıkmamla moodum yükselmişti. Güneş gökyüzünde gülümsüyor , hava daha da ısınıyordu. Deniz ise buradan rahatça gözüküyordu. Durgun bir çarşafı andırıyordu. Birden denize girme isteğim gelse de bu gününde yoğun geçeceği aklıma geldi ve sıkkın bir nefes verdim.
Hafta sonu olmasa da hafta içi İlayda ile denize gidebilmek için annemden izin alabilirdik. Cumartesi ve Pazar günleri kafe her zaman daha yoğun olmuştu ama hafta içi biraz daha sakindi. Ayrıca annem bugün yeni eleman arandığına dair bir ilanı kafenin camına yapıştıracağını söylemişti. Yani bir kaç eleman daha işe alındığında rahat edecektik.
Kafeye ilerlerken annemle her zaman ki sohbetimizi ediyorduk. Çok güçlü bir kadındı, her zaman kendi ayakları üzerinde durmuştu ve hala da duruyordu. Annemle birçok şey yaşamıştık . Hiçbir zaman kendini salmamış benim için bizim için ayakları üzerinde durmaktan vazgeçmemişti.
Kafe'nin önüne geldiğimizde annem kapının kilidini açıyordu. Deniz kenarında bulunan kafemizin sağ tarafı kayalıklarla doluydu. Bir kayanın üzerinde oturup saatlerce denizi izlemek istiyordum. Okuduğum bir yerde mavi rengin insanlara huzur verdiğini duymuştum ve sanırım bu konu da fazlasıyla haklıydı. Her denize baktığımda aklıma Deniz'in gözleri geliyordu. Bir insana ismi bu kadar uygun olabilir miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kumsal'ın Kalbi
Teen FictionEfsaneler, varlığı belirsiz hikayeler. Siz bir efsanenin hiç gerçek olabileceğini düşündünüz mü? Biz düşündük ve fark etmeden inandık. "Kumsalın Kalbi Efsanesi"gerçekti ve bu bizim efsanemizdi.