12. Bölüme hoşgeldiniz:) Korunması gereken kalp en sevdiğim bölümlerden , gerçi galiba hepsi öyle:) Deniz , Kumsal ve bana hikayemizde eşlik ettiğiniz için teşekkür ederiz:) İyi okumalar ;)
🌸🌸🌸"Bu savaşın ne bir kazananı ne bir kaybedeni vardı. Bu savaş benim kalbimde verdiğim bir savaştı ve kimsenin haberi olmadan son bulacaktı."
Duş alırken su damlalarının yere düşen sesi bana huzur veriyordu. Neşeli bir melodiyi mırıldanarak bornozumla banyodan ayrıldım. Bu gün annemin beni uyandırmasını beklemeden uyanmıştım ve duşa girmiştim.
Dün hiç olmazsa kendi içimde kabullendiğim duygularım sayesinde biraz daha iyiydim ve huzurlu hissediyordum.
Bu gün ne olursa olsun Simge'nin neşemi kaçırmasına izin vermeyecektim. O benim endişelendiğimi veya paniklediğimi görmemeliydi çünkü ona zevk veren şey buydu ve ona bunu vermeyecektim. Sadece bana değil , hiçbir insana böyle şeyler yapmamalıydı. İnsanların özel hayatı onu ne ilgilendiriyordu ki? Hiçbirimizin hayatına burnunu sokmamalıydı. Öte yandan bunu ona ben anlatacak falan değildim. Şu yaşına kadar bunu çoktan öğrenmiş olması gerekiyordu.
Hala hangi şarkının melodisi olduğunu bilmediğim ama sabah kalktığımdan beri aklıma takılan melodiyi mırıldanmaya devam ederek gardırobumu karıştırdım. En alttaki şortu almaya çalışırken bütün katlı giysileri birbirine karıştırmıştım.
Muhtemelen annemden bu yüzden fırça yiyecektim ama umursamadan şortu elime aldım. Sahiden giymek istediğim her şey neden bütün katlı giysilerin en altında oluyordu ki?Siyah renk kot şortu ve üstüne de pembe bir yazıyla "Positive Perspective" yazan beyaz tişörtü giydim. Evet , bu kadar karamsarlık yeterdi. Bundan sonra pozitif düşünecek ve aklıma gelen her kötü düşünceyle kendimi bunaltmayacaktım. En azından öyle olmasını umuyordum.
Hala hangi şarkı olduğunu bilmediğim şarkıyı mırıldanarak banyoya geri gittim. Sarıya yakın kumral saçlarımı bir havluyla kuruladım ve taradım. Saçlarım hâla nemli olduğu için toplamadım ve kuruyunca bağlayabilmem için pembe tokayı bileğime taktım. Maskara ve pembe parlatıcımı da sürdüğümde hazırdım. Aslında eyeliner ve göz kalemi de çok hoşuma gidiyordu ama bir türlü beceremiyordum. İlaydadan bu konuda biraz ders alsam fena olmazdı.
Bugün annemden erken kalktığım için kahvesini ben hazırlamayı düşünüyordum.Banyodan çıktığımda annemin çoktan hazırlanmış olduğunu ve sabah kahvesini içmek için mutfağa ilerlediğini gördüm.
Uykulu bir şekilde günaydın derken mutfağa geçti.
Annem bugünde istersem evde kalabileceğimi söylemişti ama ateşim düştüğü ve evde tek başıma sıkıldığım için bende onunla kafeye gitmek istemiştim.
Kahveyi ben hazırlarım deyip kahve için suyu ısıtmaya başladım. Su ısındığında kendime de bir bardak kahve yapmıştım. Annem kahve içerken ona eşlik ediyor , o sırada okulun dedikodu grubunda yeni bir gelişme olup olmadığına bakıyordum.
Hayır, Deniz ve benimle ilgili bir şey yoktu. Grupta hala abartılı şekilde Serkan ve göğsündeki kalpli "O sen olsan bari" yazısı hakkında konuşuluyordu. Sahiden bu insanların derdi neydi? Biriyle dalga geçmek için neden bu kadar heveslilerdi? Bu günde insanları anlayamayacağımı kabul ederek dedikodu grubuna daha fazla bakmadan çıktım.
Annemle günlük sohbetimizi yaparken ikimizde kahvelerimizi bitirmiştik. Neden bilmiyordum ama içimden bir ses bu günün çok güzel olacağını söylüyordu ve bende öyle olmasını istiyordum. Odamda unuttuğum toz pembe , minik kol çantamı aldım ve telefonumu da onun içine koydum. Odadan çıkmadan önce sırrımı bilen tek şeye, Orkideye baktım ve tebessüm ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kumsal'ın Kalbi
Teen FictionEfsaneler, varlığı belirsiz hikayeler. Siz bir efsanenin hiç gerçek olabileceğini düşündünüz mü? Biz düşündük ve fark etmeden inandık. "Kumsalın Kalbi Efsanesi"gerçekti ve bu bizim efsanemizdi.