30. Bölüm: Gökkuşağı Çiçeği

19 5 0
                                    

"Kalbim Gökkuşağı Gülü gibiydi , içinde her rengin bulunduğu , sevginin her yeri doldurduğu kocaman bir festivaldi."

Heyecanla yolda yürürken elimdeki Gökkuşağı Çiçeğine tebessüm ettim , bunu Deniz için almıştım.
Bu gün beni buraya arayarak çağırdığında sesindeki heyecandan Gökkuşağı Gülümü vermek için sürpriz yapmak istediğini anlamıştım. Sürprizini yanlışlıkla öğrenmiş olsamda bu durumu belli etmemeye çalışmıştım.

Bir kaç gün önce Çicek Teyze'den bir Gökkuşağı Gülü de ben satın almıştım. Çiçek Teyze her ne kadar bana parayla satmamak için dirensede onu ikna etmiştim. Beyaz saksıyı boyamış yedi rengin halka şeklinde geçmesini sağlamıştım , bu içinde bulunduğum bir hediye olsun istiyordum.

Deniz'i çoktan kayamıza oturmuş halde bulacağımı sandığım sırada henüz gelmediğini fark ettim. Genelde çok dakik olduğu için bu duruma biraz şaşırsamda sorun etmedim. Oturup beklemeye başladığımda kalbim heyecanla atmaya devam ediyor , ruhumda tatlı bir melodi yankılanıyordu. Gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım.

Güneşli ve bir o kadar huzurlu bir gündü. Uyandığımdan beri çok enerjik hissediyor , yerimde duramıyordum. Bakışlarım denizi bulduğunda bu gün ne kadar durgun olduğunu fark ettim. Berrak suyun dibi belli oluyor , bir kaç kuş gökyüzünde beliriyordu. Deniz'in sürekli burada olmasına şaşmamak gerekirdi , böylesine huzurlu bir ortam gözlerimin önündeydi. Bir kaç dakikanın ardından arkamdan gelen adım sesleri dudaklarımdaki tebessümü büyüttü. Deniz'in gözleriyle göz göze geldiğimde derin bir nefes verdim. Gözlerine bakmak beni nasıl bu kadar iyi hissettirebilirdi?

Heyecanla ayağa kalktım.

"Hoşgeldin" Dediğimde neşeli bir gülüş yüzünde belirdi. Güneşin vurduğu kumral saçları parıldarken biraz uykusuz gözüküyordu.

''Umarım seni çok bekletmemişimdir. Teyzem çiçekçide bir kaç saksının taşınması gerektiğini söyleyince onu kıramadım.''

Yavaşça başımı salladım.

''Hiç sorun değil , bende zaten yeni gelmiştim.''

''Kumsal-''

''Deniz''

Sözünü böldüğümü fark etmemle panikle sustum. Arkamda sakladığım çiçeği Deniz'e hediye etmek için sabırsızlanıyordum. Önce sen dediğinde hayır anlamında başımı salladım. Sözünü bölen bendim ilk onun başlaması daha doğru olurdu. Deniz'in de benim gibi arkasında bir şey sakladığını fark ettiğimde her şeyi bildiğimi belli etmemeye çalışıyordum. Hediyeyi bilsem de heyecanlı bakışlarım Deniz'i güldürdü. Yüzüne yayılan tebessümle gözleri yüzümden arkama sakladığım ellerime kaydı.

"Belli ki ikimizinde sakladığı bir şey var. Aynı anda göstermeye ne dersin?"

Tebessüm ederek başımı salladım. Deniz Bir , iki , üç dedi ve arkamda sakladığım Gökkuşağı Gülünü ona uzattım. Deniz'in elindeki saksıdada aynı çiçek vardı ama saksı gözleri gibi koyu maviydi.

Ben şaşkınlıkla saksıya bakarken o'da bana bakıyordu. Elimdeki Gülü gördüğünde sürprizini çoktan öğrendiğimi anlamanın şaşkınlığı içindeydi. O daha konuşamadan şaşkınlığımı daha fazla içimde tutamadım.

"Bu saksı gözlerinin renginde!"

Neşeyle gülmeye başladığımda yüzünde kocaman bir gülücük vardı.

"Gözlerimin renginde bir boyanın olmasını sen istememiş miydin? Bende sabaha kadar bir sürü mavi tonu karıştırdım ve sanırım sonunda doğru tonu yakaladım."

Kumsal'ın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin