''Aklımın ve kalbimin savaşları bitmiyordu ama bildiğim bir şey varsa o konuştuğunda ikisinin de ateşkes ilan ettiğiydi.''
Evden çıktığımızda havada bunaltıcı bir sıcak vardı. Öğlen saatlerinde dışarı çıktığımız için güneş tam tepemizdeydi. Kafe yolunda bir kaç dakika sessizce ilerlemiştik ki İlayda bana baktı.
"Kumsal neşeni kaçırmayı hiç istemiyorum ama dün konuştuklarımızla ilgili ne düşünüyorsun."
Denize açılmamla ilgili söylediklerini hatırladım. Sıkkın bir nefes verdim ve kaldırımın yan tarafındaki kayalıkların ilerisindeki denize baktım. Deniz arada bir dalgalanıyor ve kayalara çarpan tuzlu su köpükler oluşturuyordu.
Ne zaman denize baksam onun gözleri aklımda beliriyordu. İsmi gerçekten ona çok yakışıyordu.
Tebessüm ettim ve saklamaya çalışmama rağmen sıkıntılı çıkan sesimle İlayda'ya baktım.
"Bilmiyorum , bu gün bu konu hakkında konuşmasak."
İlayda bana baktığında düşünceli bir şekilde bakışlarını yola çevirdi.
"Her zaman böyle kaçamayacağını biliyorsun değil mi?"
Biliyordum ama beni korkutan şey ne olacağını bilmemekti. Evet , kaçamazdım ama güvenemediğim bir insana duygularımı söylemek benim için asla mümkün olmayacak bir şeydi . Belki dün kuzenin dediği şeyleri duymasaydım , bunları söylüyor olmazdım.
İşin gerçeği şuydu ki kalbim inanmıyordu. Deniz kimseyi arkasından bıçaklayacak bir insan değildi , olmamalıydı ama duyduklarım tersini söylüyordu.
Nasıl oluyordu da her defasın da aklım ve kalbim arasında kalabiliyordum.
Kafenin kapısına geldiğimizde biraz gergindim. Ya bu gün kafeye gelmediyse? Gelmiş olsa bile ne olacaktı ki? Başımın üzerinde yüz bin tane düşünce baloncuğu oluşurken kapıya yöneldim. Kapıyı açıp içeriye girmemle bir çift koyu mavi gözle göz göze geldim. Resmen dip dibeydik. Koyu mavi gözleri şaşkınca bana bakarken gülümsedi.
"Çok güzel olmuşsun."
Aklımın ve kalbimin savaşları bitmiyordu ama bildiğim bir şey varsa o konuştuğunda ikisinin de ateşkes ilan ettiğiydi. .
Kızarmaya başlayan yanaklarım ve şaşkın bakışlarımla gözlerinden gözlerimi kaçırarak mırıldandım.
"Teşekkür ederim"
Bir kaç dakika öylece gözlerime baktı.
Sanki binlerce şey söylemek istiyor gibiydi. Kalbim ve aklım ateşkesi bozduğunda gözlerimi gözlerinden aldım ve yanından hızlıca geçip gittim.
Dün kuzeninin dediği cümle hala aklımda geziniyordu ve bu lanet cümle her dakika aklımda tekrarlanıyordu.
Onun şaşkın bakışlarına aldırmadan mutfağın içine girdim. Ona sinirliydim çünkü bilmiyordum , ona kuzenin dediklerinden sonra nasıl güveneceğimi bilmiyordum.
İlayda ise koştura koştura arkamdan mutfağa gelmişti.
"Senin derdin ne kızım? Çocuk sana iltifat etti ve sen yanından koşarak uzaklaştın."
Dudağımı ısırdım.
"Kuzeninin dediklerini bana açıklayana kadar ondan uzak durmalıyım."
İçimden iki farklı cümle geçti. Kalbim şöyle diyordu; O cümle yalan ona güvenebilirsin. Aklım ise bunu söylüyordu; gerçekler acıdır Kumsal kimin gerçeği söylediğini asla bilemezsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kumsal'ın Kalbi
Teen FictionEfsaneler, varlığı belirsiz hikayeler. Siz bir efsanenin hiç gerçek olabileceğini düşündünüz mü? Biz düşündük ve fark etmeden inandık. "Kumsalın Kalbi Efsanesi"gerçekti ve bu bizim efsanemizdi.