3| SİGARA ARSIZI PRENSES

1.3K 443 462
                                    

19

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

19.06.2024
manga - durdun zaman, yüzyüzeyken konuşuruz - esen

İlmek ilmek dokunuyordu ecelimin ezelden beridir istediği çöküşüm. Sırtıma çakılmış olan çiviler genzimden ötesine geçemiyordu. Paslı bir ruhun kırgın hatıraları arşive dizilmişti. İntikam ateşine üç odun atılmıştı. Bedenim yüzüldükçe içine sapladığım tel örgüler ve yara izleri ortaya çıkıyordu. Atmosferin en acınası varlığının hayatı yeniden başlıyordu. Oyunun kuralları katıydı. Dirildiğinde zehrini şarap niyetine içireceklerdi.

Tek başıma tüm evrene karşı direniyordum. Artık yorulmuştum. Dayanacak gücüm kalmamıştı. Bitmiştim. Cebi delik olmayan bir kefene sarılıp üzerime toprak atılmasını bekliyordum. Etrafımda dönen olayların dikenleri batıyordu. Hiç biri hakkında da en ufak bir fikrim yoktu. Çaresizliğime iki tahta parçasının batan kıymıkları arasında kadeh kaldırıyordum.

"Yeter artık," diye bağırdım bıkkınlıkla. Ağlamak, haykırmak istiyordum çevremdeki bir avuç insana. Bu kadar bilinmezliğin içinde kaybolmamın hiç adil olmadığını dile getirmek istiyordum fakat yapamıyordum. Cümleler demiri soyulup etrafa küf kokusu yayan bir dolabın arkasında kilitli tutuluyordu. Ağlayamıyordum. Bir damla tuzlu gözyaşına muhtaç hale düşmüştüm.

Notu okuduktan sonra yazıldığı kağıdı parçalara ayırmış, hiddetle Atlas'ın üzerine fırlatmıştım. Başım deli dehşet dönmüş, vücudum transa girmişti. Kollarım omzumun iki yanından boşluğa dökülürken benliğim kasılıp durmuştu. Yutkunamamış, sindirememiştim olanları.

Dudaklarım geçmişimin ve şimdimin üstün yıkıcılığından şikayetçiydi. Dükkanı kapatıp ortadan kaybolmuştu. Konuşmama sırası bana geçmişti. Hiç bir şey söylemeden odaya çıkmış, kapıyı arkamdan kapatıp kilitlemiştim. İki gündür cam kenarına sinip dışarıyı izliyordum. Gece olmuştu. Vakit yıldızların sırasını getirmişti. Bugünün hatrına onlar da parlamıyorlardı. Parıltıları gündüzün hakimi bulutlar tarafından çalınmış, bir kavanozun içine konularak farklı bir diyarda puslu bir evin içine saklanmıştı.

Yağmur yağmıştı. Ben ağlayamamıştım belki ama gökyüzü çok ağlamıştı. Kederli bir gece vaktinde ağıtları arşa yükseliyordu. Cama yasladığım alnımı geri çektim, kambur duruşumu düzelttim. Göz kapaklarım kapanıp sevdiğiyle kavuşmak için can atıyordu fakat ben uyumak istemiyordum. Kısık gözlerle etrafımı süzdüm. Göğsüme doğru çekip sarmaladığım dizlerimi oturduğum pencere denizliğinden aşağıya sarkıttım. Saçımı kaşıdım. Bir eylem gerçekleştirmek için derinliklerde uçurtma uçuran halimden eser bırakmamış, hareketlenmiştim. Ama ne yapacaktım? Bir kaç acı hatıranın eşiğinden ileriye hiçbir zaman gidememiştim. Uyumam gerekiyordu. Zihnim artık hiç bir şeyle savaşamıyordu. Gözlerimi her karanlıkla buluşturduğumda ise döngü tekrarlanıyordu.

Sırt üstü yatağa uzandım. Kollarımı karnımın üzerinden birbirine dolamıştım. Tavana baktım. Gözlerimi kapattım ve o geceyi düşledim. Hatırlayamıyordum. Arabalarla önümüzün kesildiği, babamın vurulduğu, annemin kaç çığlıkları hepsi zihnimde çınlarken daha fazlası yoktu. Evet, bu şehre gelmiştim. Gözlerimi açtığımda zaten otogardaydım. Ama otogara nasıl geldiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Zorladım beynimi, daha da fazla üzerine gittim, hiç bir sonuç alamadım uyku en nihayetinde beni ele geçirene dek.

KIRIK RUH ARŞİVİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin