Garip bir andayım. Garip diyorum çünkü başka türlü nasıl nitelendirebilirim bilmiyorum. Kendim bile anlamıyorum şu sıralar kendimi. Uzun uzun bahsetmek istiyorum kendimden ama ne anlayacak biri var ne de cümlelerim yetiyor kendimi anlatmaya. Denemek bile gelmiyor içimden. Yorgunum. Ben bu değilim diyorum kendime. Değişiyorum. Sanırım büyüyorum. Büyümek cidden zor iş. Hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. İçimde boğuluyorum. Hep yapamıyormuş gibi hissediyorum ama yapmak istiyorum. Ben herkes değilim. Sevemiyorum. Yapamıyorum. Deneyemiyorum bile. 6 şubat artık çok yakın. Niye canımı yaktın kuzgun? Bazen ne yaparsan yap olmaz, olmuyor. Sanki her şey tamammış gibi birde biri çıkar karşına. Zaten kafan karışıktır karman çorman olur. Sevmeye hakkın yokmuş gibi hissedersin canın daha çok acır. Sonra bakarsın imkansız. İmkansızsınız, iyice vazgeçersin her şeyden. Seni mutlu kılan bu sevgi bir gün öldürür. Her şey birden üst üste gelir. Bu dönemde anlayacağın tek şey her zaman yalnız olduğundur. Kendini değersiz hissedersin. Ama iyi ki kitaplar var. Bazen yaralarını sarar. Hatta tek dostun onlardır. Sonra bir cümle okursun iyi gelir. "Tanrı dünyayı herkes için olduğu kadar benim için de yarattı.*" diyor Oscar Wilde, De Profundis kitabında. Sanırım yeterli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
being defeated by a butterfly while playing chess
Poetryeğer bir kelebeğe yenildiyseniz ve o kelebek sizseniz.