solmuş çiçekleri hayata döndürme senfonisi

76 7 12
                                    

Solmuş çiçek
Açmış çiçek
Solamadan açabilir mi bir çiçek?

Bazen kendime bile yetemiyorum. Kendim bile kanamıyorum kendi sözlerime ama yine de deneyeceğim.

Sizin çiçeklerinizi hayata döndürmeyi.

Yara yarıştırmak değil benim işim. Yara yakıştırmak da değil. Yara en çok sahibine yakışırmış. Canım yara, daha derin bir yarayla kapanmazmış.

Neden? Değil mi hepimizin kendine devamlı sorduğu bir soru. Neden? Neden ben? Neden o değil? Neden her şey benim başıma geliyor? Neden en çok acıyı ben çekiyorum? Neden benim yaralarım geçmiyor? Neden geçmesi için çabaladığım yaranın izi kalıyor? Neden başarılı değilim?

Ama bilirim. Solmuş her çiçek hayata dönmez. Yeni bir çiçek almaya da gönlüm el vermez.

<>

Çok yorgun hissettiğim zamanlardan birinde,

"Gitmek gibi bir niyetim yok. Kalmak gibi bir niyetim yok. Durmak, öyle bir niyetim hiç olmadı. Vazgeçmek. Peki, bilmiyorum."

Yazmışım defterimin bir köşesine. Vazgeçmişim aslında. Neyden vazgeçtiğimi bilmeden. Pes etmişim. Yapabilecekken.

Çünkü yapabileceğime olan inancımı kaybetmişim.

Hepimiz böyle hissederiz bazen. Çıkmaz bir sokakta gibi. Çıkışı yok, seni buraya sokan şey ne bilmiyorsun. Yorgunsun, önünü göremiyorsun. Sonsuza kadar böyle süreceğini düşünüyorsun. Geçmiyor içindeki bu his. Karadelik gittikçe büyüyor içinde. Sonunda karadelik sen oluyorsun. Severek parlattığın tüm yıldızları yutuyorsun. Umursamıyorsun.

Nefret ettiğin her şeyi sev, onlar senden nefret etsin. Yapabilecekken pes etme ki herkes sana imrensin. Üzülme değmez demeyeceğim. Üzüldüysen değiyordur. Gözyaşın yanağından çenene doğru bir yol izliyordur.

En acısı da kimsenin fark etmemesi. İçin ölmüş. Bitmiş, tükenmiş. Yeniden doğman gerekiyor. Neden kimse fark etmiyor! Bu kadar silik yaşadığımızı düşünmüyorum. Onlar göremiyor. Onlar göremiyor.

Kimse hayatın ağlarını neden sağlam öremiyor?

Yaşamayı bilmediğimizden. Belki de fazla anlam yüklediğimizden. Bilmiyorum. Herkes kadar ben de tutunmaya çalışıyorum.

Tutunamayanlarız biz. Peki siz?

Bazen ise suçlu sadece biziz. Kendimiziz. Kabul etmesek bile öyle.

Durmadan istemek. İste iste iste. Onu, bunu, şunu. Hayır! Hepsini. Neden hepsine sahip olabilecekken biriyle yetinebilelim ki.

"Kim olduğumuzun ölçüsü, sahip olduğumuz şeyle ne yaptığımızdır." der Vince Lombardi.

Sahip olduğumuz ne çok şey var demi. Peki onlara gerektiği değeri veriyor muyuz? Vermediğimiz değeri neden bekliyoruz. Bir şeye çaba harcamazsam gerçekleşmez. Hayat böyle devam etmez.

Senden daha iyiler mi? Neden sen daha iyi değilsin? Senin onlardan ne farkın var? Aslında her şey kafamızda yarattığımız eksiklikler. Kendimizi yetersiz hissetmemiz. Oysa bilmeliyiz. Herkes yapabiliyorsa ben daha iyisini yapabilirim. Herkes benden daha iyise, ben daha çok düşmeliyim. Yenilmemeliyim.

Nefretimi gömmeli ve yeşermesini beklemeliyim.

Ve ben istedikçe daha iyi olabilmeliyim.

<>

being defeated by a butterfly while playing chessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin