On Birinci Bölüm

1.4K 55 5
                                    

Sabah babamın kokusuyla uyandım.
"Günaydın sevgilim." dedi babam.
"Günaydın babişş"
"Ablan dün olanları anlattı bana, bugün nasılsın bakalım?"
"İyi hissediyorum, hasta gibi değilim."
"O zaman çok güzel-
"BABA SAAT KAÇ!?"
"Saat 7 de, neden ne oldu?"
"Okula gideceğim."
"Abinler gitmesin bugün diyorlardı. Sen okulu sevmiyorsun ne bu istek?"
"Baba bugün gitmem şart. Eğer şimdi hazırlanırsam yetişirim."

Babamı kocaman öptüm ve aşağı ablama bağırdım.
"ABLA BEN İNENE KADAR HELVA EKMEK YAPAR MISIN? ÇOK ACİL!
Aceleyle odama gidip üstümü giydim. Her şeyimi hallettikten sonra merdivenden ikişer ikişer indim. Kapıya doğru koşarken ablamın önüme doğru uzattığı ekmeği aldım.
"Nereye koşuyorsun atom karınca?"
Tek elimle ayakkabılarımı giymeye çalışırken,
"Okula!" diye cevap verdim Siraç abime.
"Sanki dün mızırdayan bebek sen değildin." dedi Yankı abim.
"Bugün abi tatiliydi?" diye devam etti Yamaç abim de.
"Şu kızı bir bırakın ya! İyileşmiş işte, enerjik fındık faresi haline geri dönmüş. Siz çabuk yiyin de ben işe geç kalmayayım." deyip bana göz kırptı ablam.
Ben de hepsine tek tek öpücük atıp koşar adım dışarı çıktım. Hemen Savaş'ı aradım.
"Alo?"
"Çıktım geliyorum, neredesin?"
"Bekliyorum ben köşede."
"YETTİM!"

Savaş'la okula gittiğimizde girişe yakın bir bankta oturduk. Elimde kalem kağıt vardı. Çünkü erken gelenleri not edecektim.
Kısa bir süre sonra içeriye Murat girdi ben de hemen not aldım. Biraz daha zaman geçince Ulaş girdi. Savaş'la kaşlarımızı çatıp birbirimize baktık. Ama üstüne çok konuşmadık. Ulaş'tan sonra sırayla; Berk, Miraç, Çınar ve Oğuzhan girdi.
Doğa ve Kerem'in geldiğini görünce saate baktım. 8.55. Dersin başlamasına 5 dakika kalmıştı.
"Eveeett, listemiz hazır!"
"Ver bir bakayım." dedi Savaş.

İLK KURBANIMI BULUYORUZ
~Murat
~Ulaş
~Berk (uzun olan)
~Miraç
~Çınar
~Oğuzhan

"Bence bunların arasından çabuk buluruz." dedi Doğa.

O sırada aklım Çınar'daydı. O kadar dalga geçtik, büyük konuştuk ama ya o yazıyorsa?.. Tükürdüğümü öyle bir yalarım ki dilimin yarısı yerde kalır.
Yok ya o yazmıyordur. Böyle biri olduğunu düşünmüyorum. Ya da o olmasın istiyorum, bilmiyorum. Allah kahretsin bu nasıl labirent ya. Okuldan sonra spatula almam şart, gururumu yerden sökmemiz gerekecek.
"MASAL!"
"Ne bağırıyorsun lan?"
"İki saattir sana sesleniyorum çünkü. Hadi sınıfa." dedi Savaş.

Sınıfa çıktığımızda herkesten önce gittim ve yine sıranın üstünde bir not vardı.

'Sana söylediğim her kelimeyi
Dilimle parçalayarak seviyorum
Damla damla dökülürken kelimelerim
Masum beyaz bir kağıtta seviyorum'

Bu sefer bizimkilere göstermedim. Çünkü yazanın Çınar olma ihtimali varken onunla dalga geçmemiz hoşuma gitmez. Notu cebime koyduktan sonra telefonuma bakmaya başladım.
Şu bilinmeyen numara gece bana mesaj atmış ama ben görmemişim.

Bilinmeyen Numara
Notu yazan kişiyi bulmanıza yardım edicem
Ama işbirliği içinde olmamız lazım
Kabul ediyosan mesaj at

Kim olduğunu bilmediğim birinden yardım almayacak biriyim normalde. Bu sefer garip bir şekilde kendimi tutamadım. Merakıma mı yenildim bilmiyorum ama mesaj attım.

Masal
Kabul!
Anlaşma şartları:
1)Yazan kişiyi bulduğumuzda
kendini göstereceksin
2)Bizimkilerin bundan
haberi olmayacak.

Anında geri döndü.

Bilinmeyen Numara
Anlaşma Şartları:
3)Eğer kim olduğunu bulursak
benimle bir gün geçireceksin

Masal
Anlaştık🫱🏽‍🫲🏼

Neden böyle bir şeyi kabul ettiğimi sorgulamayın. Merakımdan sanırım. Muhtemelen ayvayı da yiyeceğim. Sonuçta ne demiş büyüklerimiz: 'İnsanın başına ne geliyorsa ya meraktan ya da...'
Neyse anladınız siz işte.

🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓

Yorumlarınız benim için önemli, desteğinizi eksik etmeyin. Mmmuahh😽

ÖZTÜRK AİLESİ (ABİLERİM) (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin