2.9

469 31 2
                                    

"Bu seferkini ben anlatıyorum o zaman." dedi Yamaç abim.
"Rezil oldukları günü anlatacak yüzde yüz." dedi ablam.
"Yine aynı zamanlar, ama üniversiteye yeni başlamışlardı. Masal eve bir geldi, öfkeden deliriyor. Kapıları çarpıyor, yüzümüze bakmıyor, basamakları çıkarken ayaklarını nasıl yere vuruyor görmeniz lazım. Odasına geçti kapıyı çarptı."

12 SENE ÖNCE

(Yamaç'ın Ağzından)

Masal'ın şu an sinirden ağladığına emindim. Neye sinirlenmişti, neden sinirlenmişti bilmiyorum ama ağlamasına ve içini boşaltmasına izin verecektim. Bu durum ne kadar canımı acıtsa da...
Siraç peşinden gitmek için yeltendiğinde kolundan tuttum.
"Bırak biraz yalnız kalsın, sonra ben konuşacağım sen değil. Sen çok yalapşap konuşuyorsun, daha kötü oluyor."
"Ya abi başlatma şimdi yalapşapına, üzmüş işte bu it Masal'ı nasıl durayım hiçbir şey olmamış gibi."
"Şu fevri hareketlerin yüzünden bir gün kavga edeceğiz, hem nereden biliyorsun Savaş yüzünden olduğunu?"
"Abiler hisseder!" dedi anne edasıyla. Burnumdan güldüm. Gerçekten manyak bu çocuk.

Ablamla annem işte, babam da uyuyordu. Yankı abim odasından sesimizi duymuş olacak ki dışarı çıktı.
"Bravo Siraç, işleri daha çok düğümledin." dedim göz devirerek.
"Ne oluyor yine?" dedi Yankı abim.
"Sorun yok abi, aynı şeyler."
"MASAL AĞLIYOR VE BEN SAVAŞ'IN YAPTIĞINA EMİNİM." dedi Siraç.

Şimdiye kadar Savaş'la ilgili hiçbir olaya sinirlenmeyen Yankı abim, bu cümleden sonra gerçekten delirmişti. Tamam davranışlarına ve sözlerine yansımamıştı bu ama gözlerinden belli oluyordu.
Siraç'a sinirli bir bakış attıktan sonra konuştum.
"Daha neye sinirlendiğini bilmiyoruz. Ben şimdi çıkıp konuşacağım, sonrasına bakacağız."
"Beni bile bozdun Siraç!" dedi Yankı abim ben merdivenleri çıkarken.

Masal'ın odasının önüne geldiğimde kapıyı çaldım. Ses vermedi. Uyuyor gibi yapıyordu biliyordum.
"Geliyorum içeriye!" dedikten sonra kapıyı açtım. Arkası kapıya dönüktü. Yorganı neredeyse kafasına kadar çekmiş, görünmüyor olsa bile muhtemelen kulaklıkları takılıydı. Ama beni duyduğuna ve burada olduğumu bildiğine emindim. Yanına oturdum.
"Masal, biraz konuşalım mı bebeğim?"

Sesimi duyduğu gibi ağlamaya başladı. Herkesin ağlamaya ihtiyacı olur. Çünkü hayatımızda bir sürü bizi ağlatacak şey yaşarız ama hepsine, her zaman ağlayamayız. Birikirler, birikirler, birikirler... Sonra öyle bir an gelir ki, kendinizi güvende hissettiğiniz, acınızı saklamanızı gerektirmeyecek bir an, işte o zaman kendinizi salıp ağlarsınız. Tıpkı şu an Masal'ın yaptığı gibi...
Benden gizlemiyordu, benden kaçmıyordu. Çünkü Siraç gibi onu dinlemeden kızıp bağırmıyordum; Yankı abim gibi onu üzen şeyleri duymamak için kaçmıyordum. Bu yüzden bana güveniyor ve saklanmak yerine, duygularını göstermeyi ve başına gelenleri anlatmayı seçiyordu. Bu kişi ben olduğum için de kendimi çok şanslı hissediyordum.
Ağlamasının bitmesini bekledim. Kendini en azından biraz daha iyi hissettiğinde doğruldu. Yanakları, kirpikleri ıslanmıştı. Yüzü kızarmıştı. Önce elimle gözyaşlarını sildim. Sonra gözlerine güven veren bakışımı attığımda ağzını araladı. Konuşmak, anlatmak istiyordu ama sustu.
"Bana anlatabilirsin abim, hep yanındayım biliyorsun."
"Galiba hatalı olan benim..."
Sustu. Bakışlarını yatağına dikti ve muhtemelen olan şeyi tekrar düşündü.
"Bana da anlat, birlikte karar verelim buna."

Gözlerime çok duygusal bakıyordu. Kimseye anlatmamam için yapıyordu bunu.
"Söz veriyorum Masal, hiç kimse bilmeyecek. Şimdiye kadar kime söyledim?"

Hak verdiğini anladım bakışlarından.
"Ders bitmişti, eve gelecektik. Ben okuldan çıkınca Savaş'ı bir kızla gördüm."

İçime bir sancı oturdu. Aklımdan geçen şeyin olmaması için dua ediyordum ama Masal gururlu biri. Eğer aldatılmış olsaydı, ben hatalıyım demezdi.
"Hiç dinlemedim Savaş'ı. Ama çok sinirlenmiştim, başkasıyla görmeyi sevmiyorum. Tamam bunun abartı olduğunu biliyorum. Tabii ki ikimizin de arkadaşları olacak ama sinirimi tutamıyorum o an. Duygularım mantığıma baskın geliyor. Fazla kırıcı şeyler söyledim dinlemeden. Dinlemeden..."
"E kimmiş bu kız? Normal bir arkadaş mı?"
"Daha kötüsü, KUZENİ!"

Güldüm. 
"Abi gülme!"
"Tamam, gülmüyorum. Ama gerçekten hatalı olan sensin bebeğim. Düzeltilmeyecek bir hata değil ama. Herkes hata yapar, bak ne güzel anlamışsın işte! Gidip konuş Savaş'la. Eminim anlayışla karşılayacaktır. Her erkek kıskanılmayı sever.
Ve bir daha, her konu için bunu söylüyorum: Dinlemeden, anlamadan sonuca varmaya çalışma. Sonra her zaman böyle gelir odana 'ben hatalıyım' diye ağlarsın. Ama her zaman bu kapıdan giren kişi ben olmam. Ya Siraç olursa?"

Son cümlemle gülmeye başladı. İşte Masal'ı böyleyken seviyorum. Gülerken. Ağlarken değil.
"Korkunç olurdu." dedi gülümsemesinin arasından.
"Hadi şimdi aşağı inelim, sen de Savaş'ın yanına git. Bunu hak ediyor."

Gülümsedi. Sanırım onu ve onların ilişkilerini desteklediğim için hoşuna gidiyor.
Aşağı indik. Yankı abim ve Siraç yoktu. Siraç'a bu konularda güvenmediğim için aradım.
"Alo?"
"Nerdesiniz siz?"
"Dışarıda yürüyüşe çıktık."
"SİRAÇ, eve dönün! Konunun Savaş'la alakası yok."
"LAN!"
"EVE GELİN!"

Kapatmıştı bile.
"Sanırım daha büyük bir sorunumuz var Masal."
"Ne gibi!?"
"Abinler, Savaş'ın yanında olabilir şu an."
"NE!?"

ŞİMDİ

"Sonra koşa koşa Savaş'ın evine gittik. Ablam da oradaydı. Anlayamadık başta. Meğerse denk gelmiş Savaş'la ablam. Masal'ın olayını konuşuyorlarmış."
"Ablamdan sırtıma bir bıçak!" dedim Yamaç abimin lafını bölerek.
Ablamdan,"Şımarma! Ne kadar üzülmüştü biliyor musun?" diye azar yiyince de sustum.
"Siraç da Yankı abim de aynen böyle güzel bir azar yiyordu ablamdan. O hissi size tarif edemem. Onlar da anlamadan, dinlemeden olaya atlamıştı çünkü. Sonra konuştu bu ikisi, hallettiler. O günden sonra birbirlerini dinlemeden hareket ettiklerini sanmıyorum."
"Ablamdan o azarı Savaş'ın önünde yedim ya, çok zoruma gitmişti." dedi Siraç abim.
"Asıl bana sor onu, koskoca iri yarı polis, azar yiyor. Ablasından hem de."
"O zaman şımarmayacaksınız!" dedi ablam da.
"Annemden ben de korkuyorum da dayımlarım rezilliğinden kafayı yiyeceğim. Ben olsam 3 ay bırakın evi, odadan çıkmazdım." dedi Sarp. "Peki sonra, nasıl bıraktınız Savaş enişteme duvar örmeyi?"

ÖZTÜRK AİLESİ (ABİLERİM) (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin