Skateparka giderken Savaş'a Çınar'la konuştuklarımızı anlatmıştım. Sadece birkaç mimik yaptı. Sonra da saçma olduğunu ve aşkla arasının olmadığını söyledi tekrar.
Skatepark'a vardığımızda Çınar ve bizim sınıftan Buse, bizi bekliyorlardı.
Cidden Buse mi? Savaş'ın Buse'ye karşı bir şeyler hissettiğini hiç sanmıyorum. Tamam güzel kız ama Savaş'ın Buse'nin varlığından haberdar olup olmadığına bile emin değilim.
Ben içimden bunları düşünürken Savaş hayvan gibi bir kahkaha attı.
"Buse mi? Buse'yle ben ıslak tuvalet terliği ve çorabız. Olmaz abi bizden. Zaten aşk kim Savaş kim?" dedi.
"Eğer gerçekten Buse'ye karşı bir şeyler hissetmiyorsan muhtemelen Buse sana yanık ki buraya gelip seni yakından tanımak istiyor." dedim ben de.
"Ben birinden hoşlansam sizin haberiniz olur oğlum herkesten önce. Ben etrafa belli etmeden size söylerim. Ama benim kalp taştan, atmıyor öyle başkaları için."
"Kalbin taştan falan değil de, doğru kişiyi bulamıyorsun sadece. Hem belki iyi anlaşırsınız."
"Muhabbet etmesine ederim, biliyorsun ağzım laf yapıyor benim. Ama bir cacık çıkmaz buradan haberin olsun şimdiden."
"Bunu bir de eve dönerken konuşalım. Şimdi sus geldiler!"
"Selam!" dedi Buse gülümseyerek.
"Naber?" diye sordum ben de. Atmosfer çok garipti. Hava ergenlik utanması kokuyordu.
"Şu sanki birbirimizi ilk defa görüyormuşuz gibi selamlaşmaları bırakın da ne zaman kaykaylarımızın tozunu attırıyoruz ondan haber verin." dedi Savaş.
"Ben çoktan hazırım." dedi Buse.
"E ben doğuştan hazırım. En çok düşen kaybeder, herkese gazoz ısmarlar ona göre." dedim ve hep beraber kaymaya başladık.
Benim ilk ve Allah katını gördüğüm düşüşüme kadar en çok düşen Savaş'tı. Çünkü en çok yeni hareketi o denemişti.
Düştüğümde herkes tepeme toplandı ama göründüğüm kadar kötü değildim. Kim sana alçılı kolla kaykay sür dedi ki?! Tek kolumla kendimi tutmaya çalıştığım için tam tutamayıp yüzümü yere sürtmüştüm. Elmacık kemiğimden ve burnumdan aşağı doğru akan kanlar etrafımdakileri tedirgin etse de Savaş da ben de buna çok fazla alışkındık. Çünkü kaykay sürmenin olayı bu, düşersin.
"İyi misin? Acıyor mu?" dedi Çınar.
"Hayır hayır, iyiyim sorun yok. Yüzüm yanıyor sadece o kadar."
"Bence bugünlük yeter eve gidelim." dedi Savaş. "Yarın gazozları ısmarlarım okulda."
"Anlaştık." dedi Buse.
"Masal, bana haber vermeyi unutma. Aklım kalır." dedi Çınar.Biz de Savaş'la yavaş yavaş eve gidiyorduk.
"Masal, iyisin di mi bak? İçim acıyor yüzüne bakınca."
"İyiyim sorun yok. Sanki ilk defa oluyor gibi davranma."
"Olsun yine de kötü hissediyorum. Seni böyle gördüğüm için."
"Saçmalama istersen neler neler gördük. Kötü hissetmene gerek yok, kendim düştüm zaten."Bizim eve vardığımızda Savaş aşırı duygusal bakışlarıyla el salladı.
"Haber vermeyi unutma, tamam mı?!"
"Yessir" dedim asker selamı verirken(O7).🫡 ve kapıyı çaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZTÜRK AİLESİ (ABİLERİM) (texting)
Novela JuvenilAslında bildiğiniz 'abi' kitabı sadece çok fazla klasikleşmesin diye bir de abla ekledim. Şans verirseniz pişman olacağınızı sanmıyorum.