Otuz Yedinci Bölüm

991 52 14
                                    

1 hafta geçmiş kamp gezisi günü gelmişti. Bu süreç boyunca biz Çınar'la iyice yakınlaşmış ve artık gerçekten flörtleşmeye başlamıştık. Abimi yaralayan ve beni özelden arayan kişiler babam sayesinde bulunmuş, tutuklu yargılanmaya başlamışlardı ve muhtemelen tutuklanacaklardı da. Abim çok daha iyiydi hatta bu sabah işe bile gitti.

Ben kamp için sırt çantamı hazırlarken Siraç abim girdi odama.
"Gitmesen mi ya? Sensiz ev hiç sarmıyor sıpa!"
"Gören de yıllar boyunca olmayacağım sanacak ya, altı üstü 3 gün."
"Tamam ya bir şey demiyorum."
"Çık da üstümü giyeyim abi." dedim ve abim çıktığında üstümü giyindim.

" dedim ve abim çıktığında üstümü giyindim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üstümdeki Yamaç abimin kazağıydı.
Her şeyimi aldığımdan emin olduktan sonra aşağıya indim.
"GÜNAYDINNN!"
"Günaydın hayatım!" dedi ablam. Olduğundan fazla süslüydü. İmali gülücüğümle suratına baktım. O da bana bakınca göz kırptım ve yerime oturdum.
"Şımarma şımarma!" dedi ablam.

Masadakiler ne olduğunu anlamamıştı bile. Yemeğimi yiyip kalktım sofradan.
"Bakın çıkıyorum ben, babamı annemi ve Yankı abimi öptüğümü söylemeyi unutmayın. Sizi seviyorum." deyip hepsine öpücük gönderdim.
"Dikkat et, bir şey olursa haber ver." dedi Yamaç abim.
"Merak etme abi, ilk işim haber vermek olur. Abla sana da bol şans!" deyip evden çıktım.

Köşede Savaş'la buluşup okula gittik. Servis bizi okulun önünde bekliyordu. Yanımıza Çınar da gelince serviste arka beşliye oturduk.
Kamp yerine gidip çadırları kurana kadar akşam olmuştu. Ateş başında toplanıp muhabbet ediyorduk. Her kamp günü yapılan klasikti işte. Çınar bir süre yanımdan ayrılınca merak edip peşinden gittim ve telefonla konuştuğunu duydum.
"Evet abi, kız benim onu sevdiğime harbiden inanıyor. Saf salak yani, merak etme öğreneceğim abisi hakkında her şeyi."

Benden bahsediyordu, o an tüm kötü duyguları aynı anda yaşadım. Ama benim olayım salağa yatmak. Çaktırmadan gidip yerime oturdum. Abimlere emin olmadan haber vermek istemiyordum.
Çınar yanıma gelince gülümsedi, ben de ona gülümsedim. Bir süre sonra konuyu açtı.
"Şu abine saran adamlar, ne olacakmış haberin var mı?"

Oyun sırası bendeydi.
"Muhtemelen salacaklar, hiçbir şeyi kanıtlayamadılar çünkü. Yakalanmayan biri daha varmış sanırım ama onu aramaya bile çalışmazlar, zaten şu an elini kolunu sallayarak geziyordur."

Bana saf salak diyene bak, yedi hemen. Gülüşü bile değişti şaka gibi... Bu devirde babanıza bile güvenmeyeceksiniz derlerdi de yuh o kadar da değil ya derdim. Ama hayat güven konusunda bana şamarı öyle bir vurdu ki tam anlamıyla akıllandım.
"İyi bari" dedi ağzından kaçırdığını belli eden yüz ifadesiyle. Kaşlarım çatık baktığımda da, "Yani kusura bakma boşluğuma geldi." diye geçiştirdi. Ben de yemiş gibi yaptım.

Gece olduğunda Yankı abimi aradım.
"Alo?"
"Abi benim bir arkadaşım var Çınar diye. Onun abisinin de bizim şu olayda parmağı var sanırım. Taşlar bende daha yeni yerine oturuyor. Senin hakkında her şeyi öğrenmek istiyorlar. Seni yaralayanları sordu. Ben de serbestler muhtemelen içeri bile alınmayacaklar dedim."
"İyi yapmışsın, neydi şu çocuğun soyadı?"
"Kaya."
"Çınar Kaya di mi?"
"Evet abi."
"Tamam uzak dur, çok konuşma onunla."
"Tamam."

Telefonu cebime götürürken kolumu bir el tuttu. Kafamı çevirdim Çınar'dı.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
"Asıl sen n'aptığını sanıyorsun Çınar? Bırak şu kolumu!"
Kolumu elinden kurtardım.
"Sana güvenmemi sağladın, seviyor gibi davrandın ve hepsi iğrenç kalbini tatmin etmek için miydi?"

Çınar bana elini kaldırdığında Savaş bitti hemen yanımızda. İkisi kavga ederken ben dahil herkes ayırmaya çalıştı.
Dayak yiyen Çınar'dı ve inanın bana hak etmişti. Hocalara ufak bir anlaşmazlık oldu tarzı açıklamalar yapıp kurtulduğumuzda Ulaş geldi yanımıza.
"Şu notlar vardı ya, onun ilkini Çınar koydu sırana. Sonra da bana koydurmaya başladı. Haberin olsun." dedi ve gitti. Bunlardan başka tek bir kelime bile etmedi. Şaka gibiydi.

"Ben size dedim oğlum. Vardı bu itte şüpheye düşüren hareketler." dedi Savaş öfkeyle.
"Haklısın keşke sezgilerine güvenip salsaydım."
"Ama seviyordun Masal. O an bunları göremezdin ki." dedi Kerem ve Doğa da buna hak verdi.

Onlara da her şeyi anlatmıştım. Aslına bakarsanız garip bir 3 gün geçirdik. Sadece son gün gerçek anlamda eğlenebildik. Çünkü Çınar'ın abisi yakalanmış, diğerlerinin yanına gelmişti. Bunu duyan Çınar da eve dönmüştü.
Sanırım her şey tamamen yoluna girmek üzereydi.
Ben ailem ve bu üç kişi konusunda gerçekten çok şanslıydım. Doğa'yı, Kerem'i ama özellikle Savaş'ı kaybetmek istediğim son şeylerden biriydi. İyi ki vardılar. Son gün çekildiğimiz fotoğrafa baktım ve gülümsedim.

ÖZTÜRK AİLESİ (ABİLERİM) (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin