18. BÖLÜM

85 8 0
                                    

Bu hayatımda yazdığım en uzun bölüm oldu 3426 kelime🤐🤐🤐  dopdolu bir bölüm olduğunu düşünüyorum, keyifli okumalar

18. Bölüm

Sorunsuz bir ayın ardından, Nicholson Konağında büyük bir şenlik hakimdi. Kaitlyn'in gayrimeşru amcası öldüğünden aile mirasını yabancılarla paylaşmak gibi bir dertleri kalmamıştı. Ancak bu sevinçleri cok uzun sürmemişti. Çünkü ortaya amcasının oğlu Bay Robert çıkınca Nicholson Konağını yas bürümüştü. Bayan Nicholson, sürekli isyan ederek lanetlerde bulunuyor ve sözde beş para etmez Mr. Musgrove'a, ağza alınmayacak ölçüde, nice hakaretlerde bulunmaktan kaçınmayarak tüm barbarlığı ile genç adama nefret kusuyordu. Zavallı kadıncağızın üzüntüden boğazına günlerdir doğru düzgün bir lokma bile girmemişti. Şimdi zayıflamış ve sağlıksızdı. Aklıda kin ve kibirle kaplı olduğundan pek de mantıklı davranışlarının olduğu söylenemezdi. Bay Nicholson'unda bu duruma epey canının sıkıldığı aşikardı ancak zavallı adam kendi üzüntüsünü dışarı vurup ev halkını daha fazla kedere sürüklemek istemediğinden kendi yasını içinde tutarak, karısına tepkilerinin yersiz kaçtığını söylemekten kendisini alıkoyamamıştı. Irene, ise arsız kuzenine annesi gibi hakaretler, lanetler yağdırıyor, kendisinin bencil biri olduğunu düşünüyordu. Dakota ise bunun üzerine pek düşünmüyordu. Babasının, kendisi evleninceye kadar yaşayacağını umduğundan kafada bir şeylerin kurulmasına hiç gerek olmadığını savunuyordu. Kaitlyn, ise bu duruma daha farklı bir perspektifle bakmaktan kendisini alıkoyamıyordu. Eğer Nicholson hanesinin hanımlarından biri kuzinleriyle evlenecek olursa hem aile mirasını hem de kendi ikbalini sağlama alabileceğini düşünüyordu. Bu evlilik için en uygun Irene'ydı. Kendisi güzel ve gençti. Fazla zeki olmasa bile eğitimli ve görgü sahibiydi. Cilvesiyle birçok erkeği etkileyebilecek kadar da çekiciliği vardı. Kaitlyn, ise nişan atmış uğursuz bir kadındı. Ne Irene kadar dikkat çekiciydi ne de Irene kadar hayat dolu bir kadındı. O, kuzenini kesinlikle memnun edemezdi. Her erkek, hayat dolu olan bir kadını hakkederdi. Kaitlyn'de halinden menundu özellikle son zamanlardan sonra ama asla Irene kadar aşırıya kaçacak davranışlarda bulunmazdı. O sadece kendisine yakıngördüğü insanlarla birebir konuşurken güler ve alayci bir tavır takınırdı. Hem o çoktandır Bay Scott'a ilgi duyuyordu. Gururuna yediremediği halde o kaba adamdan hoşlandığını, kibrine yenik düşerek kendisine itiraf etmek zorunda kalmıştı. Bilakis, son zamanlardaki samimi halleriyle Bay Scott'a bunu belli ediyordu istemeden bile olsa ancak bunu açıkça söyleeyebilecek cesareti, kendisinde henüz bulamamanın verdiği saf utançla yaşıyordu. Bay Scott'un, avuçlarını öpen solgun dudaklarını, beline dolanan kollarını düşündükçe sıcak basıyordu. Tüm bu hislerini karşı tarafa belli etmemek için çok çabalıyor, eski alaycı ve kaba tavrını hala sürdürüyordu ama zaten Bay Scott, bir erkeğin kaba sözlerine andıran bu hissiz gelişigüzel laf atmaların asıl arkaplanını görebiliyordu. Kaitlyn, bundan bir yıl kadar önce kesinlikle kendisinden hoşlanmıyordu. Bundan emindi ancak bu her zaman böyle olmamıştı. Kaitlyn'in soğuk bakışlarını ve düz sesini şimdi aşkın verdiği utanç verici bir sevinç kaplamıştı. Bay Scott, Kaitlyn'in bu hallerini, bu değişimini her göz önüne getirdiğinde kendi kendine gülmeden edemiyor ve gün geçtikçe sevgilisine daha çok bağlanıyordu. Hoş, sevgilisi diye bahsediyordu ama ortada bir çıkma teklifi yoktu. Bay Scott'a kalsa çoktan evlenmişlerdi bile hatta şuan güzel bir bebekleri herhalükarda olabilirdi; sonuçta sabırsız adamdı ama ne var ki Kaitlyn, olayları daha yavaştan alarak, sağlam bir şekilde ilerleyerek taşları yerine sabırla oturtuyordu. Bu yavaşlık hiç de Bay Scott'a göre değildi. Daha öncede denildiği gibi şuan güzel bir kız çocuğunu seviyor olabilirdi. Hem bunu istemeye hakkı vardı çünkü ne de olsa yaşlanıyordu. Hala genç görünümlü ve parlak ruhlu olmasına karşın yaş almasının gerektirdiği bazı sorumluluklar yadsınamaz bir gerçekti. O da bunu kabullenirdi zaten. Çoğunlukla Kaitlyn ile gizli gizli görüşürlerdi, bu onu tatmin etmeyince mutlaka ya Nicholson ailesini malikaneye çağırır, ya da konağa giderek onları şereflendirirdi. Bazenleri kardeşi Rosalia aracılığı ile Kaitlyn ile görüşmek mümkün olsa bile bunu pek fazla tercih etmezdi. Çünkü o da kuzeni Ross'un kendisine romantik duygular beslediğinin pekala farkında olduğundan bu iki genç kızın arasında bir tartışma yaşanmasından korkuyordu. Hoş, Kaitlyn aklı başında sakin bir kızdı ancak Ross'un onun aklına şüphe düşürmesinden korkuyordu. Eğer arada annesi Bayan Cyzeria ve kardeşi Rosalia olmasaydı onu bir şekilde yanından gönderirdi. Bu misafirliğin yalnızca birkaç ay daha devam edip sonlanmasını ümit etmekten başka çaresi kalmıyordu. Bay Mason'a gelince, zaten Kaitlyn'e yaptıklarını bildiginden maskeli balodan kendisinden beklenilmeyecek kadar sivri duruşlu davranmışken, ilk fırsatta onunla düelloya girmişti. Ancak unvanını kaybetmemek adına çareyi kendisini karanlıkla gizleyip, düellonun sonunda bir serseriyle değiştirmekte bulmuştu. O günden sonra zaten Bay Mason ortalarda pek görünmemiş ve tayinini başka bir şehire isteyerek Londra'dan ayrılmışlardı. Bruton Miller'e gelecek olursak, Bay Scott kesinlikle bu adamdan zerre kadar hoşlanmıyordu. Elinden gelse bu adamı tüm sokağın önünde çıplak elleriyle döve eve öldürürdü ama bulunduğu mevki, bu tip barbarca hareketleri yapmasını engelliyordu. Bazen, kendi kalesinde barbar hayatı süren bir lord olmayı, Londra'nın Dük'ü olmaktan saha fazla yeğlerdi. Sıkıntıyla iç çekti. Geçenlerde Irene'nin ağzından kaçırdığı lafa bakılırsa Harry Wilson diye duyumladığı arsız bir genç, Kaitlyn'e göz koymuş ve reddedilmişti ancak bu reddedilişi kendisine pek fazla yediremediği hakkında az buz şeyler öğrenebilmişti. Bay Scott bir kez daha iç geçirdi. Bu sıkıntılı iç geçiriş öncekinden kesinlikle daha sertti. Şimdi gerçekten canı sıkkındı. Kailtyn, sosyetede kesinlikle göz önünde bulunan genç leydilerdendi. Sevgilisinin, sosyetede bu kadar ilgi aliyor olması Bay Scott'un gururunu okşuyor ama aynı zamanda kıskançlıktanda kendisini alamıyordu. Bazenleri, arkadaşları Kaitlyn ve Irene'den bahsederdi. Onlara göre Irene, ablasından daha güzel yüzlüydü ama ne var ki ablasının sakin, agienasl ve alımlı tavırlarına sahip değildi. Özellikle bazı davetlerde ve grup sohbetlerinde arada bir aşırıya kaçarak görgüsüz davranması göze batardı. Ancak, sadece bazıları bu durumu kızın yüzünü kızartmak için iğneleyici konuşurdu. Kaitlyn, çekingen biri olmasa bile küçük kardeşi kadar dışa dönük değildi.

Bay Scott'un Arzusu |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin