10. BÖLÜM

86 4 0
                                    

Medya: Bay Scott

10. Bölüm

Bugün Dakota'nın şiir okuma yarışması vardı. Bir müddet orada oyalandıktan sonra Londra sokaklarını gezdikleri sırada Rosalia ve Ross ile karşılaştılar. Rosalia, bu ani karşılaşmaya pek sevinmiş olmalı ki alışveriş çantalarını yanındaki çalışana teslim edip sıcak bir sarılmanin ardından yanağıma küçük bir öpücük bırakmıştı. Ross, ise soğukkanlı bir tavırla kardeşleri selâmlamıştı. Kaitlyn, onları Dakota ile tanıştırdı. Kısa bir muhabbetin ardından Rosalia, Kaitlyn'in ellerini birleştirerek havaya kaldırdı ve arkadaşçıl bir tebessümle "Kaitlyn, bizimle beraber gelin lütfen."

"Üzgünüm Rosalia, bu mümkün değil."

Rosalia üsteleyince araya Ross girdi.

"Rosalia, tatlım gelmek istemiyor. Daha fazla zorlama."

Fakat Rosalia bunu önemsemeyerek ısrarlarının şiddetini daha fazla arttırdı.

"Lütfen yoksa fena halde alınacağım. Hatta belki bir daha sizinle görüşmeyecek istemeyecek kadar. "

Kaitlyn, Rosalia'nın çocuksu davranışlarına bir anlam konduramazken Dakota araya girdi.

"Çok memnun oluruz."

Bunun üzerine çok fazla oyalanmadan malikaneye geçtiler. Baharın gelmesiyle birlikte bahçe çok daha canlı gözüküyordu. Yemyeşil uzun ağaçlar malikanenin çevresini sarmakla birlikte çiçek açmış bitkiler bu estetik görüntüyü destekliyordu. Bahçenin ortasına konuşlandırılan aslan biçimli yapay şelaleden akan suların etrafında kuşlar uçuşmaktaydı. Kaitlyn'den ziyade, Dakota bu bu görsel şölene bütünüyle hayran kalmıştı. Tıpkı okuduğu romanlarda betimlenen malikanelere benziyor oluşu onu cezbetmiş, şaşkınlığını gizlememekte hiçbir sakınca görmemişti. Bunun üzerine iltifat etmekten çekinmemiş hatta araya bahçıvanı da katarak onu da övmekten geri kalmamıştı. Kaitlyn, ise bu görüntüyü pek beğenmişti ancak Dakota gibi tepki vermeyerek sessizce kardeşinin dediklerine kafa sallamakla yetindi. İçeri girdiklerinde hanımlar şapkalarını çıkarmışlardı. Onları karşılayan evin hizmetkarı Kyrie'den başkası değildi. Hanımlar, salona geçip biraz oturup sohbet ederken Kaitlyn, lavabo izni alarak salondan çıktığı esnada koridorda Bay Scott ile burun buruna gelmişti. Olamaz bu Kaitlyn'in en çok korktuğu şey olabilirdi. Artık nedense bu adamın yanında rahat olamıyor, tuhaf bir utangaçlık hissediyordu. Bu nedenle sürekli ondan kaçınmak çabası içerisindeydi.

Bay Scott, karşısına çıkan kızı ilk başta evden biri sanmış ancak yüzüne bakınca bunun Kailtyn'den başkası olmadığını anlamıştı. Bir anda içine dolan heyecanı sineye çekmeye çalışırken selam verdi.

"Hoşgeldiniz Bayan Kaitlyn, sizi buralara hangi rüzgar attı?"

"Rosalia ile karşılaşınca ısrar etti."

"Umarım kafanızı fazla ütülememiştir."

Kaitlyn güldü ve dudağını büzme ihtiyacı hissetti.

"O halde sizin buraya geldiğiniz için sıkıntı duymayacağınızdan emin olacağım."

"O nasıl olacak?"

"Sadece beni izle."

Kaitlyn, üstelemeden Bay Scott'u takip ederken arka bahçeye ulaştılar. Bu bahçe aslında öteki bahçe gibi pek süslü olsa bile asıl numarası yeşil dağların arkasına gizlenmiş olan günbatımıydı. Turuncu, kırmızı, sarı ve pembenin her tonu vardı. Kailtyn, büyülenmiş bir şekilde saygıyla elini bağladı ve yüzündeki memnuniyet ifadesiyle Bay Scott'a döndü.

"Tanrım, gerçekten böyle bir maceranız vardı ve bana şimdi mi söylüyorsunuz?"

"Bugün daha güzel."

"Lütfen bir gün ölürsem beni buraya gömün."

Bay Scott, gülüp yeleğini düzeltti.

"İsterseniz sizi manzaraya karşı şu salıncakta sallayabilirim."

Salıncak, ipleri yapraklarla kaplı meşe ağacından yapılmaydı. Yine meşe ağacının gövdesine sabitlenmiş, manzaraya karşı duruyordu.

Kailtyn, büyülenmiş gibi davranarak ellerini yüzüne götürüp ağzını kapadı. Burnunun ucu hafif kızarmış olmakla beraber iri kahve gözleri büyük bir heyecan ateşiyle yanmaktaydı. Birkaç kere evet demekten kendisini alıkoyamazken Bay Scott elinden tutup onu salıncağa oturttu. Önce yavaş yavaş hareket eden salıncak zamanla hızını toplayarak daha yukarıya çıkmaya başlamıştı. Kaitlyn, büyük bir adrenalin kombosundan dolayı arada bir sesli bir şekilde gülmekten kendisini alıkoyamıyordu. Uzun kahve saçları boşluğa doğru savruluyor, uzuncu ince boynunu açıkta bırakıyordu. Elbisesinin etekleri ise arada açılıyor daha sonrasında geri kapanıyordu. Sadece birkaç dakika süren bu aktivite Kaitlyn'e bir ömür gibi gelmişti. Az önceki anın gerçekliğini hala kavrayamıyordu. Bay Scott ise sadece Kaitlyn ile ilgileniyor, arada bir ona anlaşılmaz şeyler söyleyip gülüyordu. Salıncağı yamuk sallamamaya dikkat ediyordu.

Sonunda ikiside tatmin ettikten sonra Bay Scott salıncağı durdurup Kaitlyn'in önüne geçip sırtını ağaca verdi. Cebinden çıkardığı puroyu yakarken keyfi oldukça yerindeydi. Kaitlyn'in şuan, donmaktan kıpkırmızı olmuş afacan çocuklara benziyor olması onu bir hayli keyiflendiriyordu. Hatta malzeme çıktığından arada bir bundan bahsedip Kaitlyn'e karışıyordu. Derken uzaktan gözüne çarpan siluete baktı. Çok geçmeden bu sarı saçlı ufak kadının Ross olduğunu anlayınca yüzü düştü ve farketmemiş gibi davranmaya çalışarak Kaitlyn ile konuşmaya devam ettiği esnada aralarına giren fareye kaşlarını çatarak baktı.

Kaitlyn, Ross'un geldiğini farketmeyip Bay Scott'a karşı kullandığı laubali kelimeler hususunda utanarak sıkılmıştı. Salıncaktan kalktıktan sonra karşılıklı selamlaştılar. Ross, saha önceki samimi tavrıyla Kaitlyn'in hatırını sorduktan sonra Bay Scott'un yanına ilişti. Kaitlyn, şimdi yalnız başına ayaktaydı. Bay Scott, Kaitlyn'i mahçup etmemek için toparlanıp ayağa kalktı, üstünü başını düzeltti.

"Halletmem gereken birkaç iş vardı. Ross, sanırım misafirimize salona kadar eşlik edebilirsin."

Ross, zorlama bir gülümsemeyle "Pekala." Diye cevaplandırdı. Bay Scott, gitmeden önce Kaitlyn ile vedalaştı.

Hanımlar, kolkola girmiş yürürken sessizliği bozan Ross'un yapmacık bir samimiyetle çıkardığı sinir bozucu sesiydi.

"Bayan Kaitlyn, Scott sizinle ilgileniyor gibi."

"Yanlış anlamışsınız Bayan Ross."

"Ne demek yanlış anladım Bayan Kaitlyn. Güpegündüz iki sevgili gibi salıncakta sallanarak epey keyifli bir vakit geçirdiniz."

Kaitlyn, durdu ve Ross'un kolundan çıkıp gözlerini büyüttü ve alaycı bir gülümsemeyle "Bu durum sizi pekala niye ilgilendiriyor Bayan Ross? Rica ederim sizi ilgilendirmeyen olaylara burnunuzu sokmayın."

Ross, bilmiş bir ifadeyle "Ha, beni ilgilendirmiyor lakin sevgilinizi bayağı ilgilendiren mühim bir konuymuş gibi görünüyor."

Kaitlyn, daha fazla bu kadına laf anlatma sıkıntısına katlanmak istemeyerek eteklerini toplayarak salona tek başına gitti.

Akşam olduğunda gitmelerine az vakit kala Bruton görünmüştü. Yüz ifadesi epey sıkıntılı olduğundan Kaitlyn, nedenini anlamakta zorluk çekmediğinden ortaya atılarak konuştu.

"Bruton, o patavatsız kız sana durumu nasıl anlattı bilmiyotum ama sana durumumu izah edebilirim.:

Bruton, keyifsiz ve isteksiz bir tavırla "Sana Bay Scott ile görüşmemeni söylemiştim." Bu sözler hayalkırıklığıyla doluydu.

"Bruton, lütfen."

"Kaitlyn, seni çok seviyorum lakin bazı davranışların beni şüpheye düşürüyor. Belkide araya ihtiyacımız vardır."

"Hayır." Biraz düşündü ve umutlu bir sesle ekledi "Haftaya bize yemeğe gelin ve ailelerimize ilişkimizi açıklayalım."

Bruton, bu beklenmedik teklif karşısında şaşalayıp iri gözlerini olabildiğince açarak şaşırmış bie halde dudaklarını araladı ve Kaitlyn'e sarılıp geri çekildi ve şakacı bir tavırla "Bayan Nicholson bundan çok hoşnut kalacak."






Bay Scott'un Arzusu |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin