21. Bölüm KALBİMDEKİ DÜŞMAN

1.2K 38 0
                                    

21. Bölüm kalbimdeki düşman

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...

Keyifli okumalar dilerim

Seviliyorsunuz....

İnsanın yaşadığı yada başına gelen kötü şeyler kader mi yoksa kişinin imtihanı mıydı? Hırs, öfke, bencillik ve açgözlülük ile işlenen her suç kişin kıyameti koptuğunda yani ölümü gerçekleştiğinde, çekeceği azabın derecesini ve acısını katlıyordu. Böylesine vicdansız canavarların işlediği suçlardan mütevellit hayatı tümüyle kararan ve yaşam hakkı elinden alınan kişiler ise bu hikayedeki en masum ve hatasız kişilerdi. Birkaç gün önce bu ıssız, küçük depoda yaşanan katilamda canavar olan kişi Mihriban'ın erkek kardeşi Bedirhan Amed iken, hayatı tümüyle elinden alınan ve o cinayetin işlendiği anlarda, acı dolu çığlıkları yetersiz kalan kişi görümcesi Rana korhan'dan başkası değildi.

Genç kadın görümcesini o halde gördükten sonra, adeta histeri krizine girmişçesine titremişti. Az önce kız kardeşinden farksız gördüğü Rana'nın hayallerini acımasızca elinden alan, zalim erkek kardeşini kendi elleriyle serbest bırakmıştı Üstelik yüksek miktarda ödüllendirerek. Mihriban ruhunu ve bedenini bütünüyle kaplayan vicdan azabından ötürü, titreyen vücudunu zaptetmeye çalışarak perişan haldeki kıza doğru ilerledi. "Allah benim belamı versin!" diye fısıldadı önce pişmanlıkla kıvranan kadın. "Lanet olsun bana!" Titrek dudaklarına tadı gelene kadar, durmaksızın ağladığını farketmeden Sertçe avucunu duvara çarptı genç kadın. "Allah benim belamı versin!" Diye bağırdı tekrar. Dakikalar sonra, görümcesini iplerden kurtardıktan sonra, hızla üzerindeki montu onun bacaklarına örtü ve kızı göğüsüne yaslayarak, ağlamaya devam etti. "Özür dilerim Rana! Çok özür dilerim! Allah beni kahretsin özür dilerim çiçeğim"

"Y-yenge ablam iyi mi?"

Mihriban odanın kapısına güçsüz bir şekilde yaslanmış, zorlukla ayakta duran Emine'yi görünce daha fazla akan yaşları sebebiyle bulanıklaşan, görüşüne lanet etti. Çok büyük bir günah işlemişti bu günahın bir affı yoktu kız kardeşlerinin canına karşılık  genç bir kızın bütün hayallerini çalan, şerefsiz erkek kardeşini serbest bırakmıştı. "Yenge neden cevap vermiyorsun? Ablam iyi mi!" Mihriban ayaklarında derman kalmadığından ötürü kendisini yere atan ve sürünerek onlara doğru ilerleyen, Emine'yi yarı yolda kolundan tutarak kendisine yasladı. Küçük kız ellerini ablasının vücudunun her yerinde korkuyla gezdirirken, " yenge neden ağlıyorsun ablam yaşıyor mu? Buraya getirildiğmiz günden beri çığlık atıyor yenge öldürdüler mi onu ne olur yardım et!"

"R-Rana yaşıy-r Emine ama o..."

"O ne yenge ne oldu ablama?"

Emine kendi acısını unutmuş bir şekilde korkuyla yengesinin ablasının üzerine örttüğü montu kaldırdıktan sonra, vücudunun kalanını incelemeye başladı küçük kız en son ablasının bacaklarının arasındaki kurumuş incecik kan lekesini görünce çığlık atarak, bedenini geriye attı. "Yenge ablamın bacaklarında kan var ne oldu ona?"  Mihriban kendisinin göğsünde baygın bir şekilde yatmış büyük görümcesini tamamiyle kucağına aldıktan sonra, incecik bedenini bir çırpıda kaldırdı ve küçük görümcesine açıklama yapmaya yüzü olmadığından sessiz kalmayı tercih etti. Emine yengesinin sessiz kalışının hayra alemet olmadığının farkındaydı ama o sessiz kaldığına göre bir bildiği olmalıydı. Mihriban yengesini en az ablası Rana kadar çok seviyordu ve güveniyordu o yüzden son bir güçle ayağa kalktı. Günlerdir su içmekten başka herhangi bir besin tüketmemişti dolayısıyla hayli yorgundu ama şuan önemli olan kendisi değil ablası Ranaydı.

KÜL VE MAVİ(YALANCI TÖRE) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin