25. Bölüm kaybetme korkusu
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...
Keyifli okumalar dilerim
Seviliyorsunuz♡
Çok uzun bir bölüm olduğu için yazım hataları ve devrik cümleler çok fazla olabilir ama tüm hafta çok yoğundum ve düzeltmek için vakit bulmayı bırakın bu uzun bölümü yazmak için bile çok az fırsatlar yakaldım. En kısa zamanda yazım hatalarını düzelteceğim o zamana kadar sizden ricam alakasız bulduğunuz ve yazım yanlışı olan cümleler bana yorumlarda bildirmeniz çünkü öyle daha çabuk düzenleme yaparım ve yeni bölümü yazmaya daha çabuk başlarım...
Anlaşılmak gibi bir derdimiz vardı. Ne zaman ki kendimizi anlatamadığımızı Fark ettik. İşte o vakit susmalar Dostumuz oldu. Demiş Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî aslında hayatımızın özetide tam olarak bu öğüt, bu anlamlı söz ile ifade edilebilecek derecede kısa ve kolay. Dünya hayatı biz farketmeden aldığımız yaşlar, hergün durmaksızın aynı hızla doğup, batan güneş, bugün yanımızda olan ve onun olmadığı bir yaşamı hayal ettiğimizde dâhi kalbimizin sıkıştığı kişinin sonsuz yaşama kavuşmasının ardından seneler boyu dünya'nın anlamsız dertleri ile meşgul olarak, yaşamımızın devam ettiği süreç boyunca o kişiyi çokça unutmamız ve ömrümümüzü sürdürmemiz kadar kısa ve kolay hem'de.
Peki o hâlde hâlâ hayatta, kokusunu duyabileceğimiz, tenine dokunabileceğimiz gülüşüne, sesine, yanlızca ona ait tavır ve hareketlerine şahit olabileceğimiz kadar yakınımızda olan sevdiklerimizi manasız dünya dertleri vesileyle üzmemizin ve canınını yakmamızın sebebi nedir? Bugün üzdüğünüz ve kalbini kırdığınız ama canınızdan bile çok sevdiğiniz o kişinin yarın yanınızda olacağının garantisini verebilir misiniz? Hayır tâbiki! O zaman ne bekliyorsunuz? Gidin ve kalbini kırıp, canını yaktığınız kim varsa ona sarılın ve doyasıya öpün çünkü yarın bile değil belki birkaç saat sonra bunu yapmak için çok geç kalmış olabilirsiniz...
Sevgilerimle: BirkelimeBirHayat
Genç Adam sabahın erken saatlerinde uyanmış ve düşünceleri ile savaş içerisindeyken, düzenli olarak takip ettiği köşe yazarının yeni bir metin yayınlandığına dair bildirim alınca, hızla bilgisayarının başına geçmiş ve dakikalar sonra okumayı bitirmişti. son model dizüstü bilgisayarının ekranını kapatarak, bakışlarını çalışma masasının karşısında bulunan oldukça çekişmeli geçen bir ihale de yüksek meblağ'ya satın almış olduğu pahalı tabloya sabitledi ve derin bir nefes aldı. Çok yorgundu öyle ki insomnia yani uyuyamama hastalığına yakalanmış bir insan gibi çaresiz ve bithap düşmüş bir haldeydi. Karısının ihanetini canlı bir şekilde izlediği ve ondan kendisine o sinirle çok doğru gelen intikamını aldığı günün üzerinden üç hafta geçmiş ve bu süreçte ikisi arasındaki görünmez duvarlar yükseldikçe yükselmişti. Hâlbuki Mirhan Mavisi ile iki hafta önce babannesi ve kız kardeşlerini gönderdiği sabahı'ın ardından tıpkı eski zamanlarda ki gibi sarılarak uyuyup, uyandıkları günden sonra herşeyin önceki gibi olacağından emin bir şekilde yeni başlangıçlar için temiz bir sayfa daha açmıştı hayatında
Ancak o sabah herşeyin kısa bir telefon görüşmesi sonrası mahvolacağını bilseydi yine de umut eder miydi böyle? Karısının ona has ve özel baş döndürücü kokusu eşliğinde geçen kısa gibi görünen ancak genç adam için ömrünün büyük bir kısmına bedel zaman dilimi içerisinde uyuduğu en rahat uyku ve uyandığı en huzurlu sabahın o sabahta kalacağını bilseydi yine de acıtır mıydı sevdiğinin canını o kadar? Öfkesi ve Aşk'ı arasında tutsak kalmış, zihninin en derinlerinlerinde yeşeren intikam alma arzusu bir süre sonra hedef aldığı kişiden ziyade bizzat kendisine zarar vermeye başlamıştı. Keskin gözlerini avını gözetleyen bir Aslan misali pahalı tabloya dikmiş genç adam iki haftadır her beklemediği anda olduğu gibi bugün'de zihninde o lanetli günün belirmesine engel olamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL VE MAVİ(YALANCI TÖRE) +18
Literatura FemininaYalancı töre serisinin ilk kitabı Giriş notu; Hikayemde 'berdel' adı altında bir kadının zorla sevmediği bir adam ile evlendirilmesi, küfür, şiddet ve cinsel içerikli ögeler bulunmaktadır. Rahatsızlık duyacağınızı bildiğiniz kitaplara kötü yorumlar...