Medyadaki şarkıyla okuyabilirsiniz.
Keyifli okumalar...
Love doesn't have to make sense,
just to be felt...
O günün sabahı Barselona'ya dönen kız Neymar'ın suçlamalardan aklanıp yanına dönmesini beklemişti. Bu süreçte yaşananları düşünecek vakti olmuştu. Her ne yaparlarsa yapsınlar ayrı kalamıyorlardı. Unutmak için uzak da dursalar, haftalarca görüşmeseler de bir kez göz göze gelince her sey değişiyordu. Her seyi herkesi unutup birbirlerine çekiliyorlardı.
Onun yanına gitmeden önceki geçirdiği zamanı düşündü, ondan ayrı geçirdiği zamanı. Can dostum en yakınlarım dedigi iki insanlayken bile huzur bulamamış dahası derdini onlara dahi anlatamamıştı. Suan canını yakan nokta da buydu. Çünkü artık Neymar'ı biliyordu, tanıdığını hissediyordu. Gözlerine baktığında bir şeyler söylemesine gerek kalmaksızın anlayabiliyordu. Yaşananlardan pisman olduğunu biliyordu, kendisi gibi onun da karşı koymaya çalıştığını ama başaramadığını biliyordu. Ona inanıyordu. Ona güveniyordu.
Ve bu durumu en yakınlarının dahi anlamak istemeyisi canını yakıyordu.
Tüm dünya karşılarındaydı. Her gün bir şeyler yazılıp çiziliyordu haklarında. Aileleri karşılarındaydı. Ne Neymar'ın ailesi ne de kendi ailesi Brezilya ya gitmesini iyi karşılamıştı. Annesi demedigini bırakmamıştı telefonda.
Herkes karşılarındayken onların da böyle yapmalarını beklememişti Angelina. Çünkü ilk tanıştıkları zamandan beri yıllardır her zaman birlikte olmuşlardı, birbirlerini desteklemiş en büyük kararlarında yanında olmuşlardı.
Mesut Madrid'ten ayrılmak istediginde ona en büyük destegi vermis Londra'ya alışması için her şeyi yapmıştı.
Cristiano oğlunun vasiyetini aldığında yanında durmuş yapabileceği maddi manevi her seyi yapmıştı. Yeri geldiginde o maçtayken Junior un sabaha kadar başında bekleyip uyutmuş, hasta olduğunda ilgilenmisti.
Onların büyük kararlarında, hayatlarını değiştirdiklerinde Angelina sorgulamadan yanlarında olmuştu.
Elbetteki onlar da hep Angelina'nın yanında olmuştu ama bu aldığı ilk büyük karardı. Ailesine ilk kez böyle karşı duruyordu.
Ve onlar anlamaya bile çalışmıyor, sadece yargılıyorlardı.
Üstelik daha ortada hiçbir şey yoktu. Neymar ile ne oldukları, bir şey olup olmayacakları bile belli değildi. Sadece ondan ayrı, uzak tutamıyordu kendini. Ona karşı gardını, duvarlarını indirmekten bazen nefret de etse karşı koyamıyordu.
Bu yaşadıklarına yabancıydı, ne olduğunu, nasıl olması gerektiğini, ne yapacağını bilmiyordu ve soracak kimsesi yoktu. Kimse duygularını, hislerini sormuyordu.
Kimse onun kadar iyi gelmiyordu kalbine.
...
2 hafta sonra / 28.07.2015
Boynunda hissettiği gıdıklanma ve kulağına dolan kıkırtıyla gözlerini açtı kız. Pencereden içeri sızan güneş ışığına alışmaya çalışarak gözlerini kırpıştırdı. Yerinde kıpırdandı, arkasındaki onu uyandıran adama dönmeye çalıştı.
Kızın boynuna gömdüğü başını çıkaran Neymar yüzündeki çocuksu gülümsemeyle uyanan kıza baktı.
"Günaydın!" diye bağırarak kızın üstüne eğildi. Sesindeki hırıltı onun da yeni uyandığını gösteriyordu. Dudaklarını kızın yanağına bastırarak ıslak öpücükler bıraktı. Kız ise bu yaptığına yüzünü buruşturup eliyle itmeye çalışmıştı. Ama Neymar tabi ki durmamış diğer yanağına geçmişti, ve tabi ki bilerek yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pretinha (& Neymar Jr) (+18)
Fanfiction"Neither black nor white, you are my pretinha" Bazen siyah olan kadın, beyaz olan adamdı; bazen de tam tersi. Onlar birbirine zıt iki farklı kişilikti; iki farklı zihniyet, iki farklı kalp ve iki farklı ruh... Ama her nasıl olduysa, birbirlerine bağ...
