Oğuz
Yıllardır beni fark etmesini istediğim minik bedenle dün gece barda öpüşmüştük ve bunun üstüne bugün okulda başlayan yakınlıklarımız demin elimi tutup kasıklarına götürmesiyle zirveye ulaşmıştı. Tek eli dudaklarımı okşarken ve benim elim onun kasıklarındayken benim için sertleştiğini söylemişti bana. Banyodan çıkıp kapıyı üstüme kapatmasının üstünden kaç dakika geçtiğini bilmiyordum. O kapıdan çıktığı anda bacaklarım bedenimi taşımayı bıraktı ve kendimi yerde buldum, nefes atışlarım hala düzene girememişken bugün yaşadığımız temasların ne anlama geldiğini düşünüyordum. Benden sadece cinsel anlamda etkilenmiş olabileceği düşüncesi tüm beynimde yankılanıyordu ve bu beni hem heyecanlandırıyor hem üzüyordu, eğer sadece cinsellik isterse aşık olduğum kişiyi o şekilde göremeyeceğime emindim. Benden asla yapamayacağım bir durumu isterse sonrasında ne olacaktı ki? Eski halimize geri dönebilirdik beni hiç görmediği o zamanlara. Ama bu cinsel çekim hoşlantıya da dönebilir tabii. Miniğimin ilerde benim ona baktığım şekilde bana bakabilecek olma hayali kalbimi olabilirmiş gibi daha da hızlandırırken cebimden telefonumu çıkartarak en sevdiği yemekleri sipariş ettim. Sonunda yerden kalkabilecek gücü kendimde bulduğumda yavaşça ayağa kalkıp aynada kendime baktım. Yüzüm hâlâ kıpkırmızıydı, çeşmeyi açıp yüzüme birkaç kez soğuk su çarptım, kendime gelip içeri geçmek için derin nefesler alıp kalbimin sakinleşmesini bekledim. Sonunda yüzüm normal rengine ve kalp atışlarım eski hızına döndüğünde banyo kapısını açıp sakince salona gittim, şansıma hiçbiri benim yokluğuma dikkat etmemişti.
"Yemekleri söyledim arkadaşlar yirmi dakikaya gelir, içecek bir şey ister misiniz dolaptan?"
Hepsi isteklerini sayarken Rüzgar'a döndüm, kendine çoktan sade soda aldığını gördüğümde evimde sanki kendi eviymiş gibi davranabilmesi hoşuma gitti. Kendi kendime gülümseyip mutfağa yöneldim. İçecekleri tepsiye yerleştirip arkamı döndüğümde önümde Rüzgar'ın minik bedeni duruyordu. Aramızdaki mesafe bugün her seferinde olduğu gibi yine çok azdı, sadece ellimdeki tepsi bana daha da yaklaşmasını engellerken konuştum.
"Bir şey mi istiyordun?"
"Evet bir şey istiyorum."
Elimdeki tepsiyi tezgaha bırakıp kendim de tezgaha yaslandım.
"Söyle bakalım minik ne istiyorsun alimizde olan bir şeyse hemen verebilirim."
Yüzünde küçük bir sırıtış oluştu ve elindeki soda şişesini tezgaha bırakmak için yaklaştı. Sanki aramızdaki mesafeleri sıfıra indirmek ister gibi şişeyi tam arkama koydu ve geri adım atmadan gözlerime bakmaya başladı.
"Canımın çektiği her şeyi isteyebilir miyim?"
Sorduğu soruyla yeni normale dönmüş kalp atışlarım tekrar hızlanırken kocaman açtığım gözlerimle ona bakakaldım, yutkunup kendimi konuşmaya zorladım.
"Tabii ki, sen benim misafirimsin evde yoksa bile sipariş verebiliriz."
Gülümsemesi genişlediğinde kollarını boynuma doladı ve parmak uçlarıyla ensemdeki saçlarla oynamaya başladı, elleri bana dokunduğu anda direkt mayışmaya başladım.
"Sadece soda almaya geldim koca oğlan, benimki bitti de."
Yakınlığımızdan dolayı asla anlayamadığım bir şeyler söylediğinde bilinçsizce onu onayladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzik Kutusu(B×B)
Teen FictionNe yani! Hep mi uzaktan seveceğim seni.. Hiç mi beraber uyanamayacağız? 03.06.20