24

9 1 0
                                    


Rüzgar

Muhteşem bir akşam yemeğinden sonra sofrayı hep beraber toparlayıp bahçeye çıktık. Mete'nin normalde çok içmemesine rağmen buzdolabını içki doldurmasına hepimiz şaşırsak da 1 haftadır sadece ilk günler içtiğini ısrarla söylediğinde ona inandım. Yalan söyleyecek biri değildi zaten.

Kendimi bahçe koltuklarındam birine attığımda Oğuz'da hemen yanıma oturdu. Herkes yavaş yavaş gelirken Mete'nin neden kaçtığını düşünüyordum hâlâ.

Sonunda herkes koltuklara yerleştiğinde Oğuz'a yaklaşıp kafamı omzuna koydum ve Mete'ye itafen konuştum.

"Artık bize neden kaçtığını ve neden bu kadar geç haber verdiğini anlatır mısın?"

Derin bir nefes aldığında yanında oturan Ege cesaret vermek için omzunu sıktı ve Mete ona döndüğünde içten bir gülümseme sundu ona.

İçten içe Poyraz'ın bu durumdan rahatsız olacağını düşündüğüm için gözlerim direkt onun oturduğu tarafa döndü. Yüzünde gördüğüm kırgın gülümseme ister istemez canımı yakarken ne yapabileceğimi bilemedim. Bu duruma onları kendisi getirmişti ve belli ki şu an pişmanlık yaşıyordu. Ama biz dışardan hiçbir şeyi düzeltemezdik işte, eğer düzeltmek istiyorsa onun bir şeyler yapması Mete için çabalaması gerekiyordu.

Mete'nin sesini duymamla tekrar ona dönüp dinlemeye başladım.

"Olayların başını biliyorsunuz zaten oraları tekrar anlatmama gerek yok, Oğuz'un evinden çıktıktan sonra hep gittiğimiz tepeye gidip düşündüm bir süre acaba ben mi hislerimi yanlış yorumluyorum diye sonuçta her şey çok hızlı ilerlemişti o sıralar ama hislerimin önceden başladığını fark etmemle bu olasılığı aklımdan sildim. Hava kararana kadar orada oturdum ve bir süre sonra beynim benimle oynamaya başladı eğer o an zorla kalkıp kaçmasaydım şu an burada oturmuyor bile olabilirdim. Biliyorsunuz basit olaylarda bile kendime zarar vermem için beni tetikleyen sesleri. Tedavilerin işe yaradığına eminim o yüzden buradayım zaten eğer tedavi olmasaydım o an yapabileceğim şeyi düşünmek istemiyorum şu an. Her neyse sonra kaçtım hızla eve gidip çantama birkaç kıyafet atıp buraya geldim. Burası babamındı, ben çocukken gelirdik ama o öldükten sonra ben hiç gelmedim sizin de buranın varlığından haberiniz yoktu o yüzden buraya gelmeye karar verdim. İlk 3 gün pek kendimde olduğum söylenemez. Normalde çok az içmeme rağmen o günler tüm geceyi içerek geçiriyordum. Akşama doğru ise uyanıp hava almaya çıkıp eve döndüğümde yiyecek bir şeyler yapıp saatler sonrasında tekrar içmeye başladım."

Sustuğunda anlatmaktan yorulduğunu anladık ama hiçbirimizin konuşacak cesareti yoktu henüz. Bu yüzden sessizce tekrar konuşmasını bekledik. Kafasını Ege'nin omzuna koyup nefeslenmesi ise hiç beklemediğim bir şeydi. Aralarında nasıl bir ilişki olduğunu hâlâ bilmediğimizi fark ettim. Sonunda Mete doğrulup tekrar konuştu.

"Bu üç günün sonunda yine hava almak için ormandan geçip uçurumun oraya gittim ama o gün beynimdeki ses fazlaca konuşuyordu. Her susturmaya çalıştığımda başka bir fikirle ortaya çıktığında yoruldum ve eve dönmek yerine kasabaya inmeye karar verdim. İnsan kalabalığının beynimi bir süre susturabileceğini düşündüm ve yemeğimi de yiyip eve dönebileceğime karar verdim. O gün merkeze indiğimde etraftaki dükkanlara bakınırken Ege bir anda yanımda belirdi. Restoranı varmış karşımızda beni davet etti. Öyle tanıştık Ege'yle işte. Sonrasında sizi arayana kadar yanımdaydı kafamdaki sesi kalan günlerde hiç duymadım ve beni biraz daha kendime getirdi bu mavi kafa. İyi hissettiğime emin olduğumda ise sizi arayıp çağırdım işte. Her şeyden uzaklaşmam lazımdı ve uzaklaştım kendime geldiğimde sizi de çağırdım ki hem habersiz gittiğim için özür dileyebileyim hem de güzel bir tatil yapalım beraber diye."

Müzik Kutusu(B×B)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin