17

19 2 2
                                        

Oğuz 

"Gerçekten senelerce bana mektup mu yazdın Oğuz?"

Yazdığım mektupları okumayı bitirdiğinde gözleri parlayarak bana döndü. Mutlu ifadesi içimi ısıtırken elimi yanağına atıp okşadım.

"Evet güzelim. Bir gün sana itiraf ettiğimde seni gördüğüm günden itibaren neler hissettiğimi bil istedim. Her gün neler yaşadığımı, sana olan sevgimin nasıl günden güne büyüdüğünü öğrenmeni istedim."

Gözlerindeki yaşlar akmaya başladığında benim de gözlerime yaşlar dolmaya başladı. Yüzündeki elimle göz yaşlarını silerken diğer elimi beline atıp yanında huzur bulduğum bedeni kucağıma çektim. Rüzgar kollarını belime dolayıp kafasını omzuma koydu.

"Beni sevmekten vazgeçmediğin için teşekkür ederim Oğuz."

Cümlesini bitirdikten sonra boynuma kondurduğu öpücükle tüm düşüncelerim beynimi terk ederken kalbim yine hızlanmaya başladı.

"Rüzgar nasıl vazgeçebilirdim ki? Sana seni sevdiğimi söyleyemesem de seni sevmek bana hep iyi geldi."

Boynumu tekrar öpüp kafasını omzumdan kaldırdı. Gözlerinin içi gülerken daha fazla karşımdaki güzelliğine dayanamayıp elimi ensesine atıp onu kendime çektim. Dudaklarımız birbirine değdiği anda bütün vücuduma bir titreme yayıldı. Üç sene uzaktan sevdikten sonra Rüzgar'ı istediğim an öpebilmeye uzun bir süre alışamayacaktım sanırım. 

Ellerimi Rüzgar'ın beline koyup aramızdaki mesafeyi daha da azaltmak için onu kendime çektim. Dudaklarımız yavaşça hareket ederken tek derdimiz duygularımızı anlatabilmekti aslında. Nefes almak için birbirimizden ayrıldığımızda miniğimin boynuna küçük küçük öpücükler bırakmaya başladım. 

"Seni çok seviyorum Rüzgar. Tahmin bile edemezsin çok seviyorum."

"Ben de, ben de seni seviyorum Oğuz."

Duyduğum itirafla nefes almayı bıraktım. Boynuna değen dudaklarım öylece oldukları yerde kaldılar. Tüm bedenim kaskatı kesilirken bu duyduğum itirafın gerçek olup olmadığını sorguluyordu beynim. Senelerdir dudaklarından duymak istediğim iki kelimeyi duymuştum demin. 

"Rüzgar, tekrar söyler misin?"

Gülüşlerini duyduğumda kafamı kaldırıp yüzüne  baktım. 

"Seni çok seviyorum Oğuz."

Adımı söylerken çoktan dudaklarıma kapanmıştı. Bu sefer duygusallıktan çok açlıkla öpüyordu beni. Aynı sertlikle karşılık verip belindeki ellerimle onu kendime bastırdım. Ağzından kaçan küçük inleme beni kendimden geçirirken dudaklarımızı ayırıp kafamı koltuğa dayadım. Rüzgar direkt açılan boynuma dudaklarını dayadığında titrek bir nefes alıp ellerimi kalçalarına indirdim. Elimin altındaki yumuşak kalçasını sıktığımda dişlerini boynuma geçirdi. Bana sürtünmesi için ellerimle kalçasını hareket ettirdiğimde dudaklarından sesli bir inleme döküldü. 

"Oğuz."

Boynuma çarpan sıcak nefesleri ve üzerimde bana sürtünen bedeninden dolayı beynim kendini kapatmıştı. Bu noktada dünyada olan herhangi bir şey beni ilgilendirmiyordu. Benim için sadece biz vardık. Kucağımdaki minik beden hareketlerini hızlandırırken dudaklarını boynumdan ayırıp tekrar dudaklarıma yöneldi. Ona hızla karşılık verirken kalçasındaki ellerimi tişörtünün içinden sırtına çıkarttım. Ellerim çıplak tenine değdiğinde ikimiz de titredik. Onu görmek istediğimi fark ettiğimde ellerimi teninden çekip üzerinde tişörtü hızlıca çıkarttım. Kucağımda kızarık dudakları ve beyaz teniyle oturan çocuk kalbimin teklemesine neden oluyordu. Elleri üzerimdeki tişörte gitti.

Müzik Kutusu(B×B)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin