Oğuz
Hafta sonunu babamlarla geçirdiğim için iki gündür miniğimden haber alamamıştım. En son bizim evde olan yakınlaşmalarımızdan sonra ne bir mesajlaşma geçti aramızda ne de açtığımız sohbet grubuna yazdı. Neden birden sessizliğe gömüldüğünü merak ediyordum açıkçası, gerçi ben de babamın çiftliğe gitmek istemesiyle gruplara hiçbir şey yazamamıştım ama önümüzdeki iki gün şehir içinde olmayacağımı cuma gecesi gruba yazmıştım. Çantama ihtiyacım olan şeyleri attıktan sonra telefonumu cebime atıp kulaklıklarımı taktım. Ayakkabılarımı giyip apartmanda aşağıya inerken The Last Shadow Puppets-My Mistakes Were Made For You açıp son üç seneyi düşünmeye başladım, ilk başlarda varlığımdan haberdar olmayan çocukla şimdiki halimiz çok garip geliyordu. Sırf o yemek yemeyi çok seviyor diye yemek yapmayı öğrenmeye çalışırken kendimi yaktığım o günler aklıma geldiğinde kendi kendime güldüm. Okulda bayılarak yediği pastaları gördüğüm gün gidip yazıldığım pastacılık kursundaki ilk günümde bütün mutfağı birbirine katmıştım. Sürekli elinde kitapla okula geldiğini gördüğüm zaman her getirdiği kitabı gördüğüm gün alıp okuduğum o günlerden her gün beraber takıldığımız ve sürekli birbirimize temas etmeye çalıştığımız zamanlara gelmiş olduğumuzu görmek içimin huzurla dolmasına neden oluyordu. Yüzümde ister istemez bir gülümseme oluşurken çoktan okulun önündeydim, kafamı kaldırıp bahçeye göz gezdirirken ileride bir kalabalık olduğu dikkatimi çekti, üzerinde çok oyalanmadan tekrar bizim çocukları aramaya döndüm. Hiçbir yerde göremezken yanımdan koşarak geçen biri bana çarptığında hızla ona doğru döndüm.
"Rüzgar, ne bu acele?"
"Oğuz, Ulaş Caner'le kavga ediyormuş ilerde kalabalık o yüzden orda Caner'in arkadaşlarından duydum okula yürürken."
"Devam etmesine bile gerek kalmadan ikimiz de ilerideki kalabalığa koşturduk. İnsanların içinden geçip tam yanlarına vardığımızda Caner Ulaş'ın yüzüne sert bir yumruk geçirdi. Direkt aralarına geçip Caner'i Ulaş'tan uzaklaştırdığımda Rüzgar Ulaş'ı kenara çekmeye çalışıyordu. Dikkatimi ikisine yönelttiğimden ötürü Caner'in bana vurmak için harekete geçtiğini fark etmemiştim. Boşluğuma yediğim yumrukla nefessiz kalırken Caner durmadan yakamdan tutup kafasını burnuma gömdü. Yere düştüğümde elimi burnuma atıp akan kanları gördüğümde ellerim bulanık gözükmeye başlamıştı bile, Caner karnıma tekme attığında artık hiçbir şey kesinlikle net değildi ama birinin Caner'i yere serdiğini rahatça anlayabiliyordum. Müdürün sinirle bağırışını duyduğumda sakince bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Kan gördüğüm her an bayılmama rağmen şu an bilincimin bu kadar süre açık kalabilmesi bile bir mucizeydi resmen. Rüzgar'ın sinirli sesini duyduğumda ne dediğini anlamaya çalıştım.
"Arkadaşımı dövüyordu ne yapmamı bekliyorsunuz bu durumda?"
"Rüzgar sakin ol, lisansın yanabilir böyle bir durumda biliyorsun Caner'i ben halledicem okulda kavgaya karışma bir daha lütfen."
Poyraz'ın sesini de duyduğumda içime bir rahatlık çöktü, duruma o müdahale ederse Rüzgar'ın başına bir sorun çıkmaz diye umuyordum. Yanaklarıma değen yumuşak ellerin sahibi o tatlı sesiyle konuştuğunda yavaşça gözlerimi açtım.
"Oğuz, iyi misin? Gözlerini açabilir misin?"
"Kan gördüğümde bayılıyorum bu kadar dayanabilmem bile mucizeydi, sen iyi misin? Poyraz halledecek değil mi?"
"Evet halledecek, ben de iyiyim seni revire mi götürsek kalkabilir misin başın dönüyor mu?"
"Ulaş nerede?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzik Kutusu(B×B)
Teen FictionNe yani! Hep mi uzaktan seveceğim seni.. Hiç mi beraber uyanamayacağız? 03.06.20