Düğün gününün ertesi sabahında Jeonghan deli gibi ağrıyan başıyla ortalarda dolanıyordu. Dinmeyen ağrısı yüzünden yapmadığı şey kalmamıştı. İkili o günü Jeonghan'ın ağrıyan başı ile uğraşmakla bitirmişti. Aceleye gelen evliliklerinin güzel bir şekilde ilerlemesinin tadını çıkarıyorlardı. Jeonghan her sabah Seungcheol tarafından öpücüklere boğularak uyandırılmanın verdiği mutluluğu yaşayarak okula gidiyordu.
Öğrencilerinin arasında artık Chan yoktu. İki gün önce çoktan Kanada'ya varmışlardı ve biraz üzgün hissediyordu. Ona çok alışmıştı ve yokluğu elbette fark ediliyordu. Bu duruma alışmasının zor olduğunu biliyordu. Yine de bunu dışa yansıtmayıp öğrencileriyle vakit geçiriyordu. Yanına gelen küçük bedene gülümseyip elindeki kağıda baktı. "Bizi çizdim Hannie" küçük kızın resmini eline alıp baktı ve ona dönüp yanağına bir öpücük kondurdu. "Çok güzel olmuş tatlım" arkasındaki masadan kalem alıp kağıdın bir köşesine kalp çizdi.
Gününü okulda bitip eve dönmek adına taksiye bindiğinde nefesini dışarı vermişti. Seungcheol ile bir haftayı aşkındır evliydi ve değişen pek bir şeyleri yoktu. Kocasının sırf evlendikten sonra taşınmak adına dizayn ettiği evleri dışında. Onun dışında ne aşkından bir şey eksilmişti ne de davranışları değişmişti. Aksine Seungcheol'un bu kadar üstüne düşmesi Jeonghan'ı şımartmaya başlamıştı. Aynısını kendisi de yapıyordu gerçi. Tek endişelendiği şey Seungcheol'un bu aralar yoğun çalışmak zorunda kalmasıydı.
Taksiden inip eve girmek adına adımladı ve anahtarıyla kapıyı açıp içeri girdi. Jeonghan son birkaç gündür tuhaf hissediyordu. Düğün gecesini mahvetse bile ertesi gün Seungcheol ile birlikte oldukça güzel bir gün geçirmişti. Bedeninden ziyade duyguları anlamsız bir şekilde çok hızlı değişiyordu. Kızgınlığa girmediğinden emindi ve asıl tuhaf olanı da buydu. O adam daha tanışalı üç gün olmuşken Jeonghan'ı kızgınlığa sürükleyen biriyken neden hala etkilememişti? Yaydığı feromonları da rahatça almışken neden değişen tek şey duygularıydı? Nedenini bilmiyordu. Bazen sebepsiz yere ağlayası geliyordu, bazen aşırı sinirli ya da kıskanç oluyordu.
Nefesini dışarı verip bornozunun kemerini sıktı ve aynadan kendisine baktı. Saçları dışında değişen pek bir şey yoktu. Sadece biraz zayıflamış gibi duruyordu. Her zaman baktığı yüzü kendisine yabancı geliyordu. Şu an Seungcheol tarafından sıkıca sarılmak istiyordu. Onun feromonlarını isterken gözlerini kapattı sadece. Neler oluyordu? Anlamsız duygusallığı yüzünden gözleri dolmuştu fakat üşümeye başladığını hissedince daha fazla oyalanmadan odaya doğru adımladı. Üzerine birkaç şey geçirip bir şeyler yemek adına mutfağa girdi. Pek aç değildi yine bir şeyler yemek istiyordu.
Duyduğu sesle yüzüne bir gülümseme takınıp mutfaktan çıkmak adına kapıya yöneldi Jeonghan. "Hoş geldin" sesi neşeli çıkmıştı. Sevdiği adama doğru ilerlerken Seungcheol yüzüne dahi bakmadan direkt olarak yanından geçip gitti ve odaya girdi. Tanıdık gelen bu sahneye karşılık kaşları çatıldı sadece. Neden böyle bir şey yapmıştı? Ona seslenmek ya da peşinden gitmek yerine öylece dikildi ve kapanan kapıya baktı. Aklındaki soru işaretleriyle mutfağa dönüp bir bardağa soğuk su koydu ve salona adımladı. Elbet yanına gelecekti. O zaman neler olduğunu sorardı.
Koltuğa oturmuş bir şekilde dakikalardır karşısındaki televizyona bakıyordu. Bakıyordu bakmasına ama kafasında bambaşka şeyler dönüyordu. Seungcheol'un hala yanına gelmemesi bir yandan endişelenmesine neden olurken elindeki bardağı dudaklarına götürdü ve bir yudum aldı sudan. Birkaç dakika sonra sevdiği adamın yanına gelip "ayrılmak istiyorum" gibi bir şey diyeceğini düşünmesi ile tüyleri ürperdi. Böyle bir şey mümkün olamazdı. Yani hiç değilse öyle düşünüyordu. Kendisine ne kadar aşık olduğunu biliyordu Jeonghan.
Elindeki bardağı mutfağa bırakmak adına ayaklandığında gördüğü şeyle kaşları çatıldı. Seungcheol'a anlamaz bakışlarını sunarken ne yaptığını anlamak adına izlemeye devam etti. "Ne yapıyorsun?" sinirli çıkan sesi ile kocası kendisine baktığında bir şey demeden arkasını döndü ve mutfağa girdi. Elindeki bardağı sert bir şekilde tezgaha bırakıp tekrar salona adımladı. "İş için şehir dışına çıkmam gerek Hannie" duyduğu şeyle durdu ve kocasına yöndü. Yanına gelen bedeni seyretmeye başladığına eline uzanan eline baktı. "Bunu daha düzgün bir şekilde neden söylemedin?" diye sordu. "Az önce beni hiçe saydın Seungcheol"
"Üzgünüm sevgilim. Sadece üzerimdeki kötü feromonları almanı istemedim. Seni hiçe saymak mümnün değil" Jeonghan ellerini birbirine kenetleyen sevgilisinin gözlerine baktı. Dudaklarını birbirine bastırıp "özür dilerim" diye mırıldandı. "Biraz alıngan hissediyorum. Ayrıca nereye gideceksin?"
"İncheon. Seninle gitmek istiyordum ama öğrencilerinle çok ayrı kaldın" Jeonghan kafasını sallayarak onayladı. "Kaç gün sürer?" Seungcheol, kocasının kızıl saçlarını gözlerinin önünden çekerken konuştu. "Bilmiyorum, bir haftayı bulabilir" omega olan sessiz kaldı. Bir hafta uzundu ve Seungcheol olmadan nasıl geçecekti bilmiyordu. "Uzun" dedi. "Elimden geldiğince hızlı bitireceğim"
"Seni özleyeceğim"
"Özlediğinde yanına geleceğim"
"O zaman hiç gitmemen gerek" Seungcheol kıkırdadı. Sevdiği adamın dudaklarına bir öpücük kondurdu. Ardından çenesine ve boynuna da kelebek öpücüklerinden kondurup Jeonghan'ın gülmesine neden oldu. Gitmeyi istemiyordu ama mecburdu. Bu iş için çok uğraşmıştı. Diğer yandan kocasını tek başına bırakmak istemiyordu. Jeonghan'ı özleyeceğini kendisi de iyi biliyordu. Geri çekilip Jeonghan'ın yüzünü incelemeye başladı. Şu an uçağı kaçıracak oluşu umrunda bile değildi. "İşimi engellediğini düşünüp beni aramamak gibi bir hataya düşme Jeonghan. Sen işimden daha önemlisin"
"Yine de seni bölmek istemem" dedi sadece. Kocasının feromonlarını rahatlıkla hissederken gülümsedi ve kapıya doğru ilerledi. "Seninle geleceğim" dedi ayakkabısına uzanırken. "Gerek yok sevgilim"
"Emin misin?" Seungcheol kafasıyla onaylayıp kapıyı açtı ve hazırladığı valiziyle birlikte evden çıktı. Çıkmadan önce bir kez daha kocasını öptü. Jeonghan onu öylece izleyip kapıyı kapattı ve salona ilerleyip camın önüne geçti. Daha yeni evlilerdi ve Seungcheol iş için şehir dışına çıkıyordu. Bu gece yalnız hissetmek istememişti ama sanki hayat tam tersini sunuyordu. Onu şimdiden özlediğini hissediyordu hatta.
Aşağıda bekleyen taksiye binen kocasına bakıp el salladı ve taksiye binişini izledi. Tüm evi feromonlarıyla doldurup gitmesi Jeonghan'ı içten içe sararken camın önünden çekildi ve yatak odasına doğru adımladı. Yorgun bedenini yumuşacık yatağa bırakıp üstünü örttü. Bir hafta. Sadece bir hafta Seungcheol olmadan hayatına devam edecekti. Yani, hiç değilse öyle umuyordu.
"Sikeyim" diye küfür edip kocasının yastığına sarıldı sıkıca. Hiç de idare edebilecekmiş gibi durmuyordu.
-
Kisa bi bolum oldu ve amk wattysi bolumu sildi sandim odum bokuma karisti aqSurdayim arkadaslae sormayim bemi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cherry blossom -jeongcheol
FanfictionSevgilisi olmasına rağmen sürekli aklını meşgul eden adama karşılık ne yapması gerek bilmiyordu Jeonghan. Bu yanlıştı ama Choi Seungcheol doğru tek insanmış gibi hissediyordu. "Ne yapacağım seninle Seungcheol" Alfa¡ Choi Seungcheol Omega¡ Yoon Jeong...