22

527 49 22
                                    

Jeonghan çoktan tanışmış ve kaynaşmış iki ailenin arasında kalmıştı. Seungcheol'un işi bitene kadar beklemiş ve Chan'ı uyandırıp küçük bedenle birlikte babasının evine gelmişti. Bayan Choi ve annesinin bir şeyler konuşup gülüşmesine odaklanmış durumdaydı. Buraya geç geldikleri için annesi henüz kızmamış ya da üzüntüsünü dile getirmemişti ama yine de çok geriliyordu Jeonghan.

Etrafta koşturup Bay Choi ile oynayan Chan'ın gülüşleri kulağına ulaşırken nefesini dışarı verdi. "Jeonghan bana geç haber verdi, keşke daha önceden haberim olsaydı en azından yardım ederdim"

"Hiç sorun değil. Subin sandığımdan daha rahat bir şekilde altından kalktı bu işin" bakışları annesiyle buluştu o an. Derince yutkunup özür dilercesine karşısındaki bedene bakıyordu. Ne yapsa affederdi? "Çocuklar küçükken ayrıldığımız için onlarda derin yaralar bıraktık farkında olmadan. Subin babasının disipliniyle büyüdüğü için çabuk olgunlaştı. Hareketleri hala çocuksu olsa bile kararlarında ondan başka kimseye güvenilmez. Jeonghan benim elimde oradan oraya savrulup durdu ve en sonunda kendi hayatını yaşamaya karar verdi" annesinin bunu neden anlattığını asla bilmiyordu ama dinliyordu. Yanındaki sevgilisi ve Bayan Choi dikkat kesilmişti.

"Şimdi onun evliliğine şahit olmak tuhaf hissettiriyor. Kendisine yakışan birini bulacağını sanmazdım" uzanıp elini tutan sevgilisi ile bakışlarını kaçırdı sadece. Annesi ve Bayan Choi konuşmaya devam ederken yanındaki bedene döndü. Seungcheol'un kendisine hayran hayran bakışları ile karşılaşmayı asla beklemiyordu. "Bir şey mi oldu?"

"Hayır" saçlarıyla oynamaya başlayan sevgilisini izledi Jeonghan. Onu öpmek istiyordu. Bakışları dudaklarında durmaya devam ederken bu düşüncesi aklına daha çok kazınıyordu. Feromonlarını yaydığının farkında olmadan boğazını temizledi ve Chan'a döndü. Seungcheol'un etkisine girmek ve kapılıp gitmek çok doğaldı ama buna bir son vermesi gerekiyordu.

O günden sonra Jeonghan Subin ile daha sık görüşmeye ve düğün hakkında bir şeyler konuşmaya başlamıştı. Davetiyeler çoktan dağıtılmıştı. Jeonghan yeni boyanmış saçlarına alışmaya çalışırken ortalarda dolanıyor ve gözüne kötü gelen yerleri Subin'e söylüyordu. Tabi kardeşinin pek de umursadığı söylenilemezdi. Subin'in önüne koyduğu listeye bakıp ofluyor ve ilk kez gördüğü adamların fotoğraflarına bakıp kim olduklarını aklında tutmaya çalışıyordu. Babasının bir sürü samimiyetsiz arkadaşı vardı ve açıkçası hepsini aklında tutması da imkansızdı.

Herkese hava atmak adına böyle bir iş yaptığını biliyordu ama bu artık çok da umrunda değildi. Seungcheol ile evleniyordu. Artık o herif kocası olacaktı ve bunu bilmeyen de kalmayacaktı. Hayatları kolay da olmayacaktı ama bu da umrunda değildi. Sadece mutlu hissediyordu.

Her geçen günde düğün yaklaşırken kendileri için dikilmiş takımları giydi ikili. Seungcheol, karşısında melekten farksız duran bedene bakarken dili tutulmuş gibiydi. Dudaklarını birbirine bastırıp kocaman bir gülümseme sunan sevgilisine doğru adımladı ve elini tutup üzerine bir öpücük kondurdu. "Hayatımda yaptığın en doğru şey" diye mırıldanıp Jeonghan'ın yanağına bir öpücük kondurdu. "Aşırı gerginim Cheolie. Her şeyi berbat edecekmişim gibi geliyor" bir şey demeden kollarını ona sardı ve kendisine çekti.

"Her şey çok güzel, sen de buna dahilsin o yüzden böyle şeyler düşünme sevgilim" geri çekilip dudaklarına bir öpücük kondurdu. "İçim baydı" ikili aynı anda Joshua'ya döndüğünde Soonyoung kıkırdadı. "Cidden bu arada her şey hazır, siz de dahil. Bu kadar kasmayın" Jihoon'un söylediği şeyle Jeonghan nefesini dışarı verdi. "İlk kez evleniyoruz"

"Bu yüzden rahat olman gerekiyor zaten. Düğün sahibi sensin" Soonyoung göz kırpıp Jeonghan'a bakmaya devam etti. "Sana içmeyi yasaklamış mıydık?" Seungcheol'un söylediği şeyle diğerleri aynı anda gülmüştü. "Çok kötüsün"

 cherry blossom -jeongcheolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin