14. Bölüm Kimsesizliğin Ateşi

126 13 3
                                    

"Son derece haklısın Yiğit Yıldırım.
Benim arayıp da bulamadığım o şarkısın sen..."

Bence hayatta üç şey güzeldi. Güneşin batışı, suyun akışı ve onun kurt bakışı. Öyle derinden bakıyordu ki etkilenmeyen bile etkileniyordu.

Bir ağaç misali, yapraklarını sonbaharda dökmeye başlar. Kışın sadece dallarla ve üstünde duran karlarla süslenir. İlkbahara doğru tekrardan yaprak ve çiçekler canlanır. Yaz ayına geldiğimizde de o çiçekler meyve verir. İşte bence hayat budur.

Yeri geldiğinde senin boynunu düşürür, ağlatır, üzdürür. Yeri geldiğinde ise tekrar canlandırma isteği uyandırır.

Ağla, üzül, bağır, çağır nereye kadar? İllaki kaldırtır o kafanı, tutar elinden yeni bir uyanışa başlatır.
Pes etme der.
Hayat daha bitmedi der.
Yaşamaya devam ediyoruz der.
Boyun eğme der.
Yeni bir sayfa aç kendine der.

Yapraklar ve çiçekler nasıl her yıl dökülüp, açıyorlarsa biz insanlarda üzülünce veya kızınca illaki yeni bir sayfa açıp hayatımıza mutlu, neşeli bir şekilde devam ederiz. Niye yapamayalım ki?

O kadar çok ağlamıştım ki gözlerim kan çanağına dönmüştü. Önce Yiğit'i, Berk'i sonra ise Bulut'u kaybedeceğimi sanmıştım. Kızlar benim yanımda kalır bana her türlü destek verirlerdi.

Üç ay boyunca istediğim şey olmuştu nihayet. Gözlerini açmıştı. Sadece bununla yetinmemiş bir de bana açılmıştı. 'Galiba senden hoşlanıyorum' bu cümle çok hoşuma gitmişti. Kendime engel olamamıştım.

Berk ve Bulut babamla görüşmeye gitmişlerdi. Yiğit'in çıkış işlemleri ne zaman başlatabileceklerini soracaklardı.
Kızlar ile birlikte karşılıklı oturmuş konuşuyorduk. Yiğit de bize katılıyordu.
Zaman o kadar hızlı geçmişti ki var ile yok arasında Yasmin'in doğum gününü bile kutlayamamıştık. Yeni yıla ve Bulut'un doğum gününe bir hafta vardı. Deminden beri bu konuyu konuşuyorduk. Nasıl telafi ederiz diye fikirler üretiyorduk. En son bir karar alarak konuştum.

"Tamam o zaman telafi edelim aynı anda kutlayalım sizin doğum gününüzü. Hatta ikizlerinkini de kutlayalım en baştan. Hep beraber pasta üfleyerek girelim yeni yıla olmaz mı?" Diye sordum.

İkizlerin doğum gününü zaten önceden kutlamıştık. Ama Yasmin'in doğum günü arada kaynamıştı. O da benim için hiç aldırış etmemiş hatta ailesi pasta kesmek istediklerinde bile reddetmişti.
Hepsi bana hevesli gözlerle bakarken Yiğit konuşmaya başladı.

"Olur aslında. Hepiniz haftaya bize gelirsiniz. Yeni yılı birlikte kutlarız. Üç aydır beraberiz, yani biraz kısa ama az çok tanıdık birbirimizi ve bunun uzun sürmesi için kadeh kaldırırız.Yeni başlangıçlara..." dedi. Heyecanla ellerimi birbirine çarptım. Yasmin düşünceli bir ifadeyle kendi fikrini de ortaya kattı.

"Tamam olur. Yeni yılı birlikte kutlarız ama ben başka bir şey isteyeceğim. Zaten iki hafta tatiline girdik. Yarın buz patenine mi gitsek? Uzun zaman oldu hem..." Burçin fırsat beklemeden elini kaldırdı ve Yasmin'in sözünü keserek, "Kabul yarın gidiyoruz." Dedi.

Ecrin de onaylayarak kafasını salladı. Ben zaten okeydim. Buz pateni yapmayı da çok severdim. Kızlarla her kış bir-iki kez giderdik. Düşe düşe öğrenmiştik. Özgürce hareket etmek ve yer ile olabildiğince bütünleşmek hoşumuza gitmişti.

Yiğit'e baktığımızda elini kumral saçlarına geçirip kaşırken oldukça sevimli gözüküyordu. Oflayarak bize baktı.

"Yalnız, biz bilmiyoruz ki... Daha önce hiç buz pateni yapmadık." Dediğinde birbirimize baktık ve gülmemek için zor durduk. Ama Yasmin özgür ruhlu biri olarak kahkahayı bastı.

Deniz KabuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin