11. Bölüm İltifatlar

168 14 3
                                    

Merak ediyorum, acaba çevremdeki kişiler tarafından neyi ifade ediyorum? Benim hakkımda ne düşünüyorlar? Ben iyi, yardımsever, dürüst birimiydim. Yoksa aksine kötü, asosyal, cimri birimiydim. Ben kimdim? Çevremdeki insanlar beni seviyormuydu? Neden seviyordu? Ben ne yapmıştım da beni seviyorlardı? Ben kendimi sevmeye daha yeni başlamışken onlar beni, ben olduğum için mi yoksa başka bir sebepten dolayı mı seviyorlardı? Ben bunu hak ediyormuydum?

"Neden bilmiyorum ama sana her baktığımda huzurlu hissediyorum Masal Hilal Durmuş" beynimi uyuşturacak cümleyi söylemişti. Kesinlikle şuan beynimde arıza ortaya çıkmıştı ve düşünme yetimi kaybetmiş gibi hissediyordum. Kafamın içindeki tek şey 'eror!...eror!...eror!...eror!...' sesiydi.

"Anlamadım? Nasıl yani? Ben mi? Huzur! Benim yanımda mı?" Yine saçmalamaya geçmiştim. Şuan hiçbir şekilde beynimden komut alamıyordum. Bana sadece "sana her baktığımda huzurlu hissediyorum"
demişti ve ben, buna rağmen abartıyordum. Bana bakarak gülümsedi

"Çok doğal, güzel ve tatlı bir kızsın. Senin yanındayken sanki kayalıklarda oturmuşum, denizdeki dalgaların sesini dinliyorum ve rüzgarın rahatlatıcı esintisini hissediyorum. Biliyorum bunları duymak çok tuhaf ama içimden bunlar geçiyor."

Yapma yiğidim, yanarız... senin yanında delirmek istemiyorum. Resmen platonik olduğum çocuk şuan bana birsürü iltifat ediyor, hatta bana açılıyor.

"Sağ ol, yani iltifatlar için"

"İnşallah, ama hepimiz için"

Bana bakarak gülmeye devam etti ve yanıma doğru yaklaşıp sağ eliyle çenemi tuttu. O küçücük temas beni farklı bir boyuta çoktan götürmüştü.

Bu cümleler benim için çok anlam kazanmaya başladı. Neden bilmiyorum ama dünya üzerinde galiba sadece bizim böyle bir sohbetimiz vardı. '-Sağ ol -İnşallah' kendime engel olamıyordum. Çünkü gerçekten ondan çok etkileniyordum. Eli hâla çenemdeydi ve gözlerimin içine bakıyordu, bende onunkilere.

Dizilerde ve filmlerde tam bu pozisyondayken yakışıklı çocuk, güzel kızı öperdi. Acaba o beni ne zaman öpecek. Bunu düşünmek bile dudaklarımın hafifçe kıvrılmasına sebep oldu. O bana yaklaştı bende ona. Ama bu istem dışı olan birşey. Beni mıknatıs gibi kendisine çekiyordu.
"Şeyy eğer öpüşecekseniz bir saniye bekleyin, bunu izlemeye bünyem katlanamaz" Berk'in sesinin geldiği yere doğru hızla baktığımızda yatın duvarına yaslanmış vaziyette, film izler gibi bizi izliyordu.

"Oğlum! Senin ne işin var burada?"
"Size bakmaya gelmiştim, sonra aşkınıza dalmışım."
"Nee!" Neden şaşırıyordum ki, beni mutlu edecek birşey söylemişti.
"Ama gerçekten kabul ediyorum Deniz kızı! Güzel kızsın, bizim oğlanı bu hâle soktuğuna göre sen kesin" Yiğit sözünü kesti.
"Berko! Oğlum hani geçen Yasmin, Bulut'tan nazikçe birşey istedi ya! İşte onu sana uygulamadan git buradan" Şimdi konunun bununla ne ilgisi vardı.
"Neymiş o?" Berk bunu eğlenerek mi yoksa merak ederek mi sordu, hiçbir fikrim yok.
Yiğit alaycı bir gülümsemeyle Berk'e bakarak "Şu şekilde. Nazikçe söylüyorum, lütfen buradan siktir olup gidermisin Berko!" Berk gülmeye başladı. Bu çocukta psikopatlıkta vardı anlaşılan.
"Baya nazikçe oldu ya, çok sağol" Yiğit, bana bakarak 'hadi dışarıya çıkalım' bakışı attı.

Dışarı çıkıp sahile indiğimizde gördüğümüz şeyden dolayı gülmeye başladık. Yasmin ve Ecrin dakka başı yere eğilip oradan aldıkları kumları yerde oturan Bulut'un kafasından aşağıya boca ediyorlardı. Bulut hiç onlara aldanmadan doğruca bize bakıyordu. Ama gerçekten çok tuhaf ve komikti.
Bulut'un kafasından başlayarak, omzuna kadar dolan kumlar yüzünden çok komik gözüküyordu. Kafasında şapka gibi bir sürü kum vardı. Yasmin en son yerde bulduğu büyük bir deniz kabuğunu sanki pasta süsler gibi Bulut'un kafasındaki kum yığınının en üstüne koymuştu. Çok eğleniyor gibilerdi. Bulut hiç ses etmemiş ve bir abi edasıyla onların bunu yapmalarına izin vermişti.

Deniz KabuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin