22. Uludağ Tatili

100 17 187
                                    

(Yorum yazıp oylama yapmayı unutmayın... iyi okumalar ♡♡♡)

Not: Labirentin final bölümlerini yazmam gerektiği için bir süre beklemeniz gerekecek. Biliyorum bu bölüm biraz kısa oldu ama hiç uçağa binmediğim için böyle olduğunu düşünüyorum. KSJSKSYDIEBDNS)

'...Ona zarar vermek istemiyorum. Terk etmek, ağlatmak istemiyorum.'

Birinin size değer vermesi ve arkasına alıp koruması kadar huzur veren bir duygu yoktur bence. Sanki üstünüzdeki yükler bir anda siliniyor ve büyük bir heyecan kaplıyordu içinizi. Çınar küçüklüğümüzden beri beni korurdu ve ben bu duyguyu gerçekten özlemiştim. Geri gitmesini istemiyordum. Tekrardan beni bırakmasını istemiyordum.

Annemden Uludağ tatili için izin bile almamıştı, sadece gideceğimize dair bir haber vermişti. Beni arkasına alması karşı konulamaz bir histi. Ama biliyordum o gidince annem beni azarlayacaktı. Her şey tekrardan eskisi gibi olacaktı. Çınar 6 gün sonra gidecekti. Bir gün ne ara dolmuştu?

Biraz eskilerden sohbet ettikten sonra salonda Recep İvedik 4 izleyip uyumuştuk. Ertesi gün ise o önce kendi bavulunu hazırlamıştı. Hazırladıktan sonra beni uyandırmış, 1 saat sonra Fırfır yani motoruyla evime getirmişti. Küçük bir bavul hazırlamak için odama geçtim. Evde zaten kimse yoktu. Annem klinikte, babam hastanedeydi. Tek başıma gitsem kızardı ama yanımda Çınar olacağı için benim her yere gitmeme izin verirdi. 2 günlük bir Uludağ tatili bence güzel bir plandı. Hemde bize karışan büyükler olmadan hemde...

Bavulumu yere koyup açmıştım. Dolabımdan çıkardığım gerekli eşyaları tek tek içine doldurmaya başladım. Ben bavulumu hazırlarken Çınar yatağımda uzanmış duruyordu. Bir konu açmak için ona doğru hafif döndüm. "Ne oldu? Ne düşünüyorsun?" diye sorduğumda gözlerini kapattığını gördüm. Sonra aklıma spor salanonundaki olay geldi. Merak ediyordum acaba ne hissediyordu?

"Burçin hakkında ne düşünüyorsun?" dediğim anda göz kapaklarını açıp tavana baktı. Eğer umrunda olmasa gözlerini direkt açmazdı.

Dudaklarını aralayarak omzunu silkti. "Tatlı kız yani... büyümüş, güzelleşmiş gibi."

Bavuluma kırmızı sweatshirtümü koyarken tebessüm ederek ona dönmeden, "Bu açıdan sormadım, onu görünce elektrik çarpmış gibi oldun da bilmem farkettin mi?" dedim.

Cevabı pek geç gelmemişti. "Saçmalama, gayet olağan davrandım. Hem uzun zamandır görüşmüyoruz, bir anda görmek tuhaf geldi."

Dolabımdan bu seferde lacivert sweatshirtümü katlarken başımı ona doğru çevirdim. "Bir şeyler hissediyor musun peki?"

Gözlerini tekrardan kapatıp ofladı. "Sana ne? Neden soruyorsun bunları?" Somurtarak yüzümü buruşturdum. Sonra da belki duygularını anlayabilirim diye bir yalan geldi aklıma. Yavaşça dudağımın kenarı kıvrıldı.

"Senden etkilendi sanırım..."

Göz kapakları bir kez daha açıldı. Sonrada bir anda uzanırken oturma pozisyonuna geçti. Bana meraklı ve heyecanlı gözlerle bakarken komik ve tatlıydı.

"Uydurma!"

Lacivert sweatshirtümü bavula koyarken, "Valla, yemin ederim." dedim. Sonrada ona geri dönerek tebessüm ettim. Bunu yaparken sol işaret ve orta parmağımı çapraz tutup sırtımın arkasına götürdüm. Kimsenin günahını almak gibi bir isteğim yoktu.

"Burçin mi dedi bunu sana?" diye sorduğunda başımı yarım yamalak salladım. Pek dememişti ama pekin ne önemi vardı.

"Neden ona ismiyle hitap ediyorsun?"

Deniz KabuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin